Gazetecilik kolay meslek değil. Özellikle yerelde gazetecilik yapmak cesaret işi. İşinizde dürüst ve samimiyseniz kısa vadede kaybedensiniz...

Bigazete 9’uncu yılında, yayında. Ben de 5 yıldır bu yapıya katkı vermeye çalışıyorum. Bu süre içinde ‘Bu gazeteyi okumayın, reklam vermeyin’ diye dolaşanlara bile tanık oldum. ‘Reklam vermeyin’ baskısıyla ilgili son örneği de yakın zamanda yaşadık.

Bigazete 9 yıldır her türlü engellemeye ve zorluğa göğüs gererek Biga’da yayın hayatına devam etti. Çanakkale eski Valisi’nin yasaları çiğneyerek, mali tablomuzla ilgili ‘açıklama’ tehditi bile yıldırmadı. Sayın Tuna, veda yemeği sonrası özellikle ‘Hakkınızı helal edin’ diyerek Biga’dan ayrıldı. Tanıkları yaşıyor.

Şöyle bir hafızamı yokladım. Bizim şantajcı olduğumuz iddiasına ilk kez tanık oluyorum. Bu yüzden ilgili firma yetkililerini tüm samimiyetimle tebrik ediyorum. Gençler komik doğrusu.

Haberin yayınlandığı yayınları değil de firmayı tebrik ediyorum, çünkü...

Edindiğim bilgiye göre ilgili firma, tek elden yazılmış haber metinlerini ve fotoğrafları ilgili yayınlara mail yoluyla göndermiş ve yayınlamalarını istemiş. Bu metinleri Biga’daki tüm yayınlara gönderdiklerini de sözlü olarak iletiyorlarmış. (Her haberci ‘haber’ ile ‘basın açıklaması’ arasındaki farkı bilir.)

Önce reklam vereceksin. Ardından tek elden yazılmış metinleri gönderip yayınlatacaksın. Sonra da işini ahlaklı yaptığını söyleyeceksin. Edep be kardeşim. Biraz ahlaklı davranın, az yüzünüz kızarsın.

Hangi işadamı, gazete haberiyle şantaj gördüğü için o gazeteye reklam verir? Biga’da insanları salak yerine koymayın. Bir atasözümüz der ki; ‘Kişi, kendinden bilir işi.’

Aklı başında herkese sözüm...

Reklam verilmediği için şantaj yaptığımızı iddia edenlere sormak gerekmez mi?

Reklam aldığınız için tetikçilik yapmak yakışıyor mu? Aynı kalemden çıkmış metni ve fotoğrafları kullanarak haber yayınlıyorsunuz. Peki ahlak nerede? Haberin asıl sahibi kim? Hukuk bilmez misiniz? Hatır reklamı yayınlamak ne demek?

Faturasız iş yapanlara yasal bir yaptırım yok mu?

İşte bütün mesele bu
Gazeteciliği yalama yıkama faaliyetleri olarak icra edenler kadar, bu iğrençliğe göz yumanlar da yaşanan çirkinliklerden sorumludur. Gazetecilik yarı kamusal bir iştir. Gazeteciler kamuoyu adına soru sorarlar ve haberlerinde sorumluluk sahibi olmak zorundadırlar.

Bu, toplum için de geçerlidir. Kendi seçtiklerinin önünde şekilden şekile girenler, başka gün yeni seçilenler için de aynı manzarayı yaşatırlar. Gelenler ve gidenler değişir. Manzara hep aynı kalır.

Benim de doğru kabul ettiğim; Bigazete yayıncılık anlayışından ödün vermemizi kimse beklemesin. Gazetecilik meslek ilkeleri ve hukuk çizgisinden ayrılmadan bu mesleği inatla sürdüreceğiz. 

William Shakespeare’nin Hamlet’inde yer alan ‘olmak ya da olmamak. İşte bütün mesele bu’ ünlü repliğinden atıfla son sözü söyleyelim: ‘yalamak ya da yalamamak. İşte bütün mesele bu.”

takip için:
 https://twitter.com/ahmetunc
banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981