Splinter Usta'ya
Hem, işine baksana sen dedim, kabaca.
Bu arada kilo vermişsin sanki dedi. Offf. Sen nerden çıktın ya. Moralimi bozmak için mi geldin. İroni mi yapıyorsun kendince göbeği görünce dedim. Yo vermişsin gibime geldi. Hem ne bu sinir ki dedi. Bırak Allah aşkına ya pazarcı mantığıyla yaşama şu hayatı. Kilo aldın, kilo verdin saçın çıkmış, dökülmüş. O kadar zaman geçmiş görüşmeyeli söylediklerine bak dedim. Ama sen gerçekten sinir yüklü olmuşsun. Kahve falan iç dedi. Hala tavsiyevari konuşuyor. Sus, deli garı dedim. O zamanlarda gülmezdim deli garı demene şimdi de gülmüyorum. Komik değilsin zorlama boşuna. Hem, hep söyleyecek bir şeyin kalmayınca deli garı falan diyip yırtmaya çalışıyorsun dedi. İyice sinirlendim. Bak sana kötü konuşurum, küfür ederim. Yaparım yani çekinmem. Ciddiyim bak dedim. Tamam tamam sustuk be sustuk dedi. Ne o be ler falan mahalle kızı olmuşsun iyice dedim.
Saçmalamaya başladın iyice. Seninle uğraşamayacağım diyip gitmeye yeltendi. O an aklımda bir şimşek çaktı. Ne yapıyorum lan ben dedim kendi kendime. Onu tesadüfen görürüm diye bunca zamandır sağıma soluma baka baka yürümekten bir sürü ayakkabı eskitmiştim taşa, toprağa çarpmaktan. İçip içip arkadaşlara sarmıştım. Ulan var ya bu aşk efsane olurdu da yazanı yoktu diyerekten. Şimdi bulmuşum onu, karşımda duruyor. Kaçırmak içinden elimden geleni yapıyorum.
Hemen bir manevra yapıp; bugün biraz sinirim bozuk. Farkında olmadan incittim seni. Kusura bakma dedim, acıklı surat ifadesi yaparak. Ben suratımı ne zaman böyle osurukzede hale getirsem dayanamaz ve ' ay çekirdeğim benim, döşü kıllı sevgilim ' diyerek severdi beni. Tabi şimdi bunları söylemesini beklemiyordum ama en azından yumuşayacaktı biraz. Neyse... Önemli değil dedi. Sonrasında biraz önce bahsettiği kahveyi beraber içebileceğimizi ve hatta bu faaliyeti biz de yapabileceğimizi, sadece kahve içmekle sınırlı olacağını aklına başka bir şey getirmemesi gerektiğini söyledim. Şimdi ev falan olmaz bir yerlerde oturup içebiliriz dedi. Bak kaçak kahve getirttim. Paşalara özel. Sana ondan içireceğim. Gel hadi kırma beninin ve benzeri cümlelerin içerisinde bulunduğu uzunca bir cümle kurdum. Israrlarıma dayanamayıp kabul etti.
Filmlerdeki gibi ' hey taksi ' yapacak maddiyata sahip olmadığım için minibüse durmalısın işareti yaptım. Minibüsçüye 5 lira uzatıp ' abi buradan iki kişi alır mısın? ' diyecektim. Sonra vazgeçtim. Bana ne dedim, kendi ödesin parasını. ' abi buradan tek kişi alır mısın' dedim. Sonra ona dönüp sen vermeyecek misin dedim. O da bir onluk attı. Onluğun üstünü verirken ona, bir lirasına kesik attım. Yolu beleşe getirmiş oldum.
Sonra bunca zamandır başını şişirdiğim arkadaşlarımdan Hakan'a mesaj attım. Oğlum çocukları topla, birisine dalacağız diye. Arkasından bir mesaj daha attım taş, sopa ne varsa alın yanınıza diye. Bu ilişkiden sadece ben zarar görmemiştim. Onlarda yıpranmıştı çok. Bunca zamandır aynı hikayeyi sarıp sarıp ' böyle mi olacaktı he Ömerim, böyle mi olacaktı he söyle bana Hakanım ' diyerek çocukların başının etini yiyordum.
Kaptan sağda inecek var dedim. İndik. Yürümeye başladık. Hiç konuşmadan yürüyorduk. Uzaktan baktım. Çocuklar yerlerini almışlardı. Hakan bizi görüp, beni aradı. Oğlum bunu mu döveceğiz. Kafayı mı yedin dedi. Öyle deme Hakanım bunca zamandır çektiğimiz acıların sebebi o değil mi? Uykusuz gecelerin. Alacağız tabi ki de intikamımızı. Acı çekmek neymiş görsün bakalım dedim. Telefonda konuştuklarıma anlam veremeyip ' höö ' dediği anda bizim çocuklar Ninja kostümleriyle sağdan soldan çıkıp etrafını sardılar. Bana da mikelencelonun bandanasını verdiler.
Şaşkınlıkla bizi izleyip olanlara anlam vermeye çalışırken; ' Ninja Kaplumbağalar ölmedi ulan yaşıyor ' diyip buna saldırdık. Aldık aramıza bir güzel dövdük. Yerden ağzı burnu kan içinde kalkıp ' Biz Adanalıyık oğlum. Kan alırız. Göreceksiniz siz ' dedi. Plan yapmayın lan. Plan. Bizim mekanımız belli. Kemal Bey Sokak Ninja Team. Bu arada Orhan Pamuk'ta akıllı olsun dedim. Ağlayarak uzaklara gitti.