Toplu çıldırma!..
"Memlekette olan biten hiçbir şeye akıl erdiremiyorum. Sanki toplu bir çıldırma yaşıyormuşuz gibi geliyor. Soluduğumuz havaya, içtiğimiz suya bir şeyler karıştırılmış da mantık denilen şey uçup gitmiş, ülke sınırlarının dışına çıkmış gibi."
Ve bir türlü akıl sır erdiremediği konuları tek tek sıralıyor:
Ø Hayatında elini çakıya değdirmemiş okur yazarlar, terör örgütü üyesi oldukları gerekçesiyle hapiste yıllar geçiriyor, buna karşılık herkesin bildiği katiller elini kolunu sallaya sallaya dolaşıyor.
Ø Bir özel tim görevlisi (Raskolnikov sendromuna yakalanmış olmalı ki) öldürdüğü kişilerin adlarını sayıyor, cinayetlerin ayrıntılarını veriyor, suç ortaklarının isimlerini haykırıyor ama devlet suskun. “Yok canım, öyle şeyler yapmadınız sizler” tavrındalar.
Ø 34 yurttaşını bombalayarak öldüren devlet, bir özür cümlesini bile çok görüyor; kamuoyu ise “canım hepsi de kaçakçıymış!” diyerek katliamı mazur görmeye çalışıyor.
Ø Sivillerin arasına bomba yerleştirirken yakalanan iki astsubayı mahkûm etmek yıllar alıyor, bazı güçler onları aklayabilmek için elinden geleni yapıyor.
Ø Adresi, yaşamı ve çevresi belli bir genelkurmay başkanı tutuklanıp hapse atılıyor. Hem de “terör örgütü kurmak ve yönetmek” suçlamasıyla.
Ø Milli Eğitim Bakanlığı 19 Mayıs Bayramı’nı kaldırmaya hazırlanıyor.
Ø TV'de birileri “Deniz Gezmiş solcu değil, Kemalistti” diye bağırıyor.
Ø Bir profesör, protesto yürüyüşü yapacak Kürt yurttaşlarımızın üstüne füze atılmasını öneriyor.
Ø Seçilerek Meclis'e gelmiş bir siyasetçi, “silahın tek güvenceleri olduğu” cümlesini sarfediyor.
Ø Yıllarca “yok” denilen JİTEM karargâhından insan kemikleri çıkıyor.
Ø Alman mahkemelerinin mahkûm ettiği Deniz Feneri davasının savcıları toptan görevden alınıyor.
Ø Milletin seçilmiş temsilcileri hapiste çürüyor.
Ø Birileri, Hrant Dink'in gerçek katillerinin ortaya çıkmaması için elinden gelen çabayı gösteriyor.
Evet bunların hepsi doğru, insanın aklına durgunluk verecek, cevap bulamadığı konular… İşin garibi insanlarımız da bunlarla fazla ilgilenmiyor, ya da ilgilense de fazla tepki göstermiyor. Zülfü Livaneli hepsini sıralamış ama benim de şaşırdığım birkaç noktayı eklemeden geçemeyeceğim:
Ø Üçüncü Köprü yapma konusundaki ısrar. Her köprü trafiği daha da artırdı ama bu nasıl bir rant iştahı ki, ihaleye teklif veren olmayınca, devlet kendi yapmaya kalkar?
Ø Fransa'yı boykot ediyoruz diyorlar. Üç, beş gün sonra büyükelçiyi geri yolluyorlar. Yılbaşı turlarında da en çok tercih edilen ülke yine Fransa oluyor. Böyle de konuya sahip çıkan bir milletiz yani…
Ø İzmir Büyükşehir Belediyesi sanki bir suç örgütüymüş gibi tutuklamalar, sorgulamalar yapılıyor. Ve yargı bu konuda o kadar hızlı ki; hemen 400 sayfalık iddianame hazırlayıp Belediye Başkanı için 397 yıl hapis cezası isteniyor.
Ø Ana muhalet partisi lideri hakkında fezleke hazırlanıyor. Amaç, halka gözdağı vermek… Bizden olmayan kim varsa içeri tıkarız mantığı…