Afiyetle yiyeceğiniz bir Hindi Dolması tarifi vermek istiyorum. Malum Yılbaşı ve Hindi Dolması gibi güzel bir yemeği yalnızca Hıristiyan ailelerin ağzına bırakmak kültürel yoksullaşmayı kabullenmek olur.

Camilerimizin çoğunluğu Ermeni Kilisesi bozması mimari yapıda da, bunu sorun haline getiren var mı?

Her şeyden önce, tek kişilik değil en az 4 kişilik, yani aile sofrası yemeğidir, hindi dolması.

Hindi’nin asıl adı Türkiyeli’dir.

Kristof Kolomb’un  ‘Hindistan’ diye keşfettiği Amerika Kıtası’nın Türkler Adaları’nda bulduğu bir kanatlı hayvandır hindi. Piri Reis’in dedesi Kolomb’un tayfasıdır ve ihtimal o ki; adaların adı bu nedenle Türkler’dir.

Ameriko Vespuçi kıtanın Amerika olduğunu anlamış ve hepimiz öğrenmişiz, ama garibim adı Türkiyeli bu hayvana, Batılı deniz tüccarları getirip sattığı için Hintli, yani Hindi demekte ısrar etmişiz. Oysa, Papa bile adını değiştirememiş, Franklin ABD simgesi yapamamış.

Biz gelelim Hindi Dolması’na...

Eğer hala bahçesinde hindi besleyen kaldıysa, Hayvan Pazarı’na da hindi geliyorsa... Otu, ete en fazla çeviren kanatlıdır. Kazançlı olduğu için beslemiyoruz herhalde...

Siyahı, beyazı, bozu, hibrit olanı; çeşidi bol da, ben Yerli Boz Hindi’yi tercih ediyorum.

Hindi hayvanının erkeği canlı 10-12 kilo oluyor. Kadını narin, 8-10 kiloyu geçmiyor. Hem, kadını her oturuşta 10-15 bebek verdiğine göre, erkekleri yemek daha doğru!

Zamana da uygun yani. Doğurduğu için kadınları yaşatılıyor ve 15'i birden bir erkeğe harem oluyorlar.

Altı ayda kesimlik oluyor hindi ve bir erkek hindi, 12 kişilik sofrayı donatır, alimallah! Aile o kadar kalabalık değilse, konu komşu ne güne duruyor, hayır yaparsınız...

Hindiyi aldık, dualarla kestik. Kurban niyetine mi, değil mi, ona ben bakmıyorum. Beyaz hocaya sorun.

Çatısını kesin, sakadatını iyice temizleyin. Sakadatı aman bir tabağa ayırın, iç pilava karıştıracaksınız.

Hindi temizlendiyse aman ha, haşlamak yok! Hindi Dolması yapıyoruz, burası mutfak! TBMM kürsüsü değil! Besin değeri kaybolur. Tuzla, biberle ovup bekletin.

Küp küp doğradığınız soğanları tereyağıyla pembeleştirin. Özkök Paşa gibi çekinceniz yoktur umarım.

Ardından sakadatları içine atıp biraz daha kavurun. Görgüsüzler içine kuzu ciğeri de doğrayıp atarlar, aman siz yapmayın.

Sıra geldi kestaneye. Kabuğundan ayırın, taneler halinde ekleyin. Az haşlanmış olursa fena da olmaz.

Biliyorsunuz, kestane kebap, yemesi sevap!

Şimdi biraz su ekleyin ve sonra da yıkayıp süzdüğünüz Biga Pirinci’ni yayvan bir kapta yıkayıp, salın içine.

Pilav yapmayı herhalde hepiniz biliyorsunuzdur. Bilmiyorsanız neden buraya kadar okudunuz ki?...

Tuzu ve istediğiniz kadar baharatı son dakikada katın. Ben kimyon severim, İbo ise Urfa Biberi... Ses farkımız bundan olsa gerek.

Az pişirin, tamam mı? Hindinin içine girecek ve orada da pişecek.

Pilav harcınız oluştuğuna göre, Hindi’nin kıçından tepin içeri gitsin. Tıka basa doldurmayın ha... Pilav şişecek daha...

Birileri size “hindiyi boydan boya kesin” dese de, çatıdaki kesinti sezaryan kadar olsun ki, dikmek de sökmek de kolaylaşsın.

Hindi’nin derisini limon, bal ve tereyağı karışımı ile sıvayın, işte Hindi Dolması... Verin fırına!...

Alüminyum folyoya sarmayın sakın. Kanserojenmiş!

Yılbaşı nedeniyle yazdım diye, bir kez yapacak değilsiniz.  Talep artsın ki, Hindi yetiştiriciliği hortlasın.

Dünyanın Türkler’e ihtiyacı var!

Afiyet olsun!

Hindi’yi domuz yerine koyan sorgulamaz dincilerden de sakının.



banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981