Esad hiç değilse barış istiyor!
Şaka yaptığımı sananlara da, kendi küçük dünyalarından bir an için sıyrılıp, Türkiye ve çevresinde olup bitenlere bakmasını öneriyorum.
Suriye’de demokrasi bugün yoksa, dün de yoktu. Türkiye’de de demokrasi dün yoktu, bugün de yok. Kendi partisine, kendi ülkesine demokrasi sunmayanın, diğer ülkelere demokrasi dersi vermeye kalkması cahilleri inandırır ve bu da çok tehlikelidir.
Türk Ceza Kanunu, Birleşmiş Milletler Şartı gibi açık ulusal ve uluslararası hukuk kurallarını Erdoğan ve onun hayranlarına ayrıntılarıyla yazacak kadar yerim yok. Zaten kim bakıyor ki, kim okuyor ki “yazılı hukuk kuralları” nı. Meraklısı için adres göstereyim belki bakan, okuyan olur.
Türk Ceza Kanunu Madde 304
Birleşmiş Milletler Şartı 2/4
Hangi nedenle olursa olsun savaş isteyen bir siyasetçi ile aynı coğrafyayı paylaşmak midemi bulandırıyor.
Nokta!
Kendini güçlü hissedenlerin, zayıf gördükleri üzerinde güçlerini sınamalarını kanıksadık. Güçlülerin birbirleri arasındaki çatışmalara ise pek sık rastlanmaz.
Peki...
Filler tepişirse, çayır çimen ezilir mi?
İngiliz Çimi ise bu oldukça zordur!
Kapitalist ekonomi tekelleşme ve kartelleşmeye karşı kendi ömrünü uzatmak için çeşitli kurallar koyar. Rekabet yasaları, anti kartel mevzuatı filler arasındaki tepişmeyi kontrol altında tutar.
Çayır, çimenin bu alanda sözü bile edilmez.
Küresel sistemin siyaseti; çayır, çimeni korumaya değil, zaten ezmeye biçimlendirilmiştir. Çayır, çimenini koruyan, sosyolojik ve kültürel zemindir. Ben bu noktaya dikkat çekmek istiyorum.
Elbette tepişen filler için de...
Bir fil ne ölçüde yerliyse, o ölçüde tribünde taraftar bulur. Örneğin Niyazi Önen’in malı da olsa Çanakkaleli için Dardanelspor kendi takımıdır.
Diyeceksiniz ki “O halde Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş nasıl semtlerinin dışındakilerinin takımı oldu?”
Kendilerini herkesin takımı olarak konumlandırdıkları için...
Demek ki taraftar üretmek, tepişen filler için “ben sizinle birlikte varım” algısı üretmekle sağlanabilir.
Yıllardır anlatmaya çalışıyorum.
Kimin nerede doğduğu elbette önemlidir, ama tek başına sonuç üretmez. Kimin nerede doyduğunun ve nereyi doyurduğunun önemi vardır. Yalnızca kendi için tepişen fil, güreşten galip çıksa bile, taraftar gönlünde yenilir. Yorumcu da, bir çayır, çimende tepişen fillere bakar, bir tribündeki seyirciye... Ve değerlendirir:
“Hakem kötüydü!”
Yorumcuyu asıl ilgilendiren ezilmişliğini aidiyet duygusuyla yatıştıracak seyircidir; çayır, çimen yapılmış çoğunluklardır.
Filler, çoğunluğu mutlu edebildikleri ölçüde önemsenirler, değerlidirler.
Tepişen fillerin bilmesi gereken bir nokta da; çimenlerin arasındaki mikroorganizmalardır. Ezilmeye pek gelemezler. Buldukları ilk yaradan içeri girer; mağrurca çayır, çimen üstünde selam çakan fili, bir daha tepişemez hale getirebilirler.
Virgül...