Radyo kelimesi, Latince radius (ışınlama) ve Yunanca fone (ses) kelimelerinin bir araya gelmesinden oluşan Radyofoni kelimesinin kısaltılmış şeklidir.19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başları, dünyada pek çok icat ve buluşun art arda insanları şaşkınlığa sürüklediği ve toplumsal hayatı değiştirdiği bir zaman dilimidir. Binlerce yıldır hayat tarzında büyük değişiklikler olmayan insanoğlu; yüz yıl gibi bir zaman diliminde uçaklar, trenler ve okyanusları aşabilen dev transatlantiklerle uzun mesafeleri aşmış; telsiz, telefon, radyo ve televizyon ile haberleşme alışkanlıklarını köklü bir biçimde değiştirmişti.20. yüzyıldaki en önemli cihazlardan biri olan radyoyu tek bir kişinin icat ettiğini söylemek doğru olmaz. Birbirine yakın zaman dilimlerinde pek çok kişi, radyo alıcıları üzerinde çalışmıştır. Tabii bu cihazdan önce elektriğin, telgrafın, telefonun ve radyo dalgalarının da bulunması gerekmiştir. Aynı yıllarda sanayi, ulaşım, tıp ve sosyal bilimler gibi hayatın bütün alanlarında pek çok icatlar, buluşlar yapılmaktaydı. Radyoculuk tüm dünyada 1927–1945 yılları arasında altın çağını yaşadı. Bu olgunluk döneminde yayınlar hem teknik hem de içerik olarak hızla gelişti. İkinci Dünya Savaşı’nın bitimiyle dünyada televizyon yayınları konusundaki çalışmalar hızlandı ve ilk yayınlar başladı. Sesin yanı sıra görüntü de sunan televizyon, radyonun altın çağını bir daha geri dönmemek üzere bitirmiş oldu. Evlerdeki radyo alıcıları yerlerini TV cihazlarına bıraktı.