Gebze gazetesi www.gebzegazetesi.com ve gazete Gebze de belgeselcinin not defteri köşesin de 16 Kasım 2021 Tarihin de yayınlanan makalelerim sizlerle paylaşıyorum
Kültür Bakanlığı’nın ev sahipliğinde düzenlenen Korkut Ata Türk Dünyası Belgesel Film Festivali, büyük ilgi gördü. Festivalin ilk kez bakanlığın himayesinde düzenleniyor olması önemli. Kültür Bakanı festivalde Türk sinema ve belgeselcilik tarihi ile ilgili çok önemli konuşma yaptı.
Kültür Bakanlığı tarafından, adına festival düzenlenen Dede Korkut veya Korkut Ata ile ilgili Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi’nde yer alan ayrıntılı bilgi;
Dede Korkut olarak bilinen ve Türbesi Bayburt’ta bulunan Korkut Ata Türk Dünyası Belgesel Film Festivali büyük ilgi gördü. Atatürk kültür Merkezi’nde 12 Kasım’da düzenlenen gala gösterimi ve ödül töreni, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un ev sahipliğinde gerçekleştirildi.
Korona vebası ve kovit tedavim evde devam ettiği için, İlim Kültür Tarih Araştırmaları Vakfı www.iktav.com Başkanı ve yıllardan beri birçok TV kanalında yayınlanan Devri Alem www.devrialem.tv belgesel program yönetmeni olarak davetli olmama ve çok arzu etmeme rağmen festivale katılamadım. Ancak töreni medyadan takip ederek geniş bir makale yazmaya çalıştım.
Korkut Ata Belgesel Festivali Tanıtım Filmi
Türk Dünyası Belgeselciler Zirvesi
Türk dünyasının sinemacı, sanatçı ve yöneticilerinin katıldığı "Korkut Ata Türk Dünyası Film Festivali"nin ödül törenine Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ev sahipliğinde Azerbaycan, Kırgızistan, Kazakistan, Özbekistan Ķültür Bakanları, sinema sektör profesyonelleri, sanatçılar, yazarlar başta olmak üzere çok sayıda kültür sanat insanı katıldı.
Korkut Ata Türk Dünyası Film Festivaline Azerbaycan, Kazakistan ve Özbekistan’dan Kültür ve Medeniyet Bakanları Sn. Anar Kerimov, Sn. Aktoty Raimkulova ve Sn. Ozodbek Nazarbek katıldılar.
Kültür Bakanından Tarihi Konuşma
Bu yıl "Merhamet Yüklü Kanatlar" mottosuyla yola çıkan ve İstanbul'da ilk kez gerçekleştirilen törende konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, "Korkut Ata Türk Dünyası Film Festivali"nin ödül akşamında seçkin bir topluluğu ağırlamaktan duyduğu mutluluğu dile getirdi.
***
Kültür Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’dan sinema tarihine ışık tutan konuşma
Bakan, Türk sinema tarihi ile ilgili şu bilgileri verdi;
“....Beyoğlu'nda halkın sinematograf denilen cihazla tanışmasının üzerinden 125 yıl geçtiğini belirten Ersoy, "Dile kolay, 1896'dan 2021'e gerçekten de Türk dünyasının beyaz perdeyle tanışıklığı bu denli eski.
Düşünün ki sinemanın mucidi olarak kabul edilen Lumiere kardeşler bile halka açık ilk sinematografi gösterisini ancak 28 Aralık 1895'te Paris'te gerçekleştirebiliyorlar. Elbette İstanbul'daki o ilk buluşma ile de bitmiyor iş. Farklı mekanlarda yeni gösterimlerle devam ediyor, ilgi büyüyor ve İzmir, Selanik derken hızla yayılıyor bu yeni icat ve yeni sanat." diye konuştu.
Bakan Ersoy, ilk yerli sinema girişimcileri Cevat ve Murat beylerin adı "Milli" olan bir salon açtıklarını ve Fuat Uzkınay'ın Yeşilköy'deki Ayastefanos Anıtı'nın yıkılışını filme çektiği 14 Kasım 1914 gününün, Türk sinema tarihinin de yazılmaya başlandığı gün olarak kayıtlara geçtiğini aktardı.
İlk yönetmenlerin 1918-1919 yıllarında kendi filmlerini çekmeye başladığına işaret eden Ersoy, sinemanın Sedat Simavi, Ahmet Fehim Efendi ile başlayıp Muhsin Ertuğrul, Faruk Kenç, Turgut Demirağ, Hadi Hun, Cahide Sonku gibi isimlerle devam eden ve giderek kendi kişilik ve yapısını bulan bir sektör olarak ortaya çıktığını, Lütfi Ömer Akad, Atıf Yılmaz, Ertem Eğilmez, Metin Erksan, Birsen Kaya, Bilge Olgaç gibi ustalara ulaşan bu silsilenin bugün Nuri Bilge Ceylan, Semih Kaplanoğlu, Derviş Zaim, Yeşim Ustaoğlu, Yavuz Turgul gibi değerlerle yoluna devam ettiğini kaydetti.
Bakan Ersoy, Ata yurdunda da durumun Anadolu'dan çok farklı olmadığına dikkati çekerek, şunları söyledi:
"İlk film gösteriminin 1897 yılında Taşkent'te yapıldığını biliyoruz. Bizim için bir mihenk taşı olan 1914 yılında ise Özbekistan'da 25, Kazakistan'da 20, Türkmenistan'da 6, Kırgızistan'da da 1 tane film gösterilen salon bulunduğu kayıtlara geçmiş. Elbette o yıllarda sinema, önce Çarlık ve ardından Stalin döneminin bir propaganda aracıydı. Ama onun da sonu gelecek, sonrasında hem estetik hem teknik olarak sinema sanatının ilmi ve fikri ilkelerine hakim, özgün ve öncü isimler Türk dünyası sinemasını kare kare, sahne sahne işlemeye başlayacaklardı. Öyle de oldu. 1960'lı yıllar ile birlikte kimliğine, karakterine, kültürüne sımsıkı sarılan o toprakların insanlarından yansımalar beyaz perdeye tek tek düşmeye başladı. Tolomuş Okeyev, Hocakulu Narlıyev, Şöhret Abbasov, Tevfik İsmailov, Bulat Mansurov, Bulat Şemşiyev, Hürriyet İsmailova, Ardak Amirkulov, Darejan Umurbayev gibi isimlerin çerçevesinden Biruni'den Nizami'ye, Ali Şir Nevai'den Mahdum Kulu'na kadar milli figürler sinemaya o dönemde taşındı. Şükür Bahşi, Çocukluğumun Gökyüzü, Kar Leoparının Soyu, Gelin, Atamdan Yadigar Topraklar, Otrar'ın Düşüşü, Kayrat gibi yapımlarla milli hafızalarının keskinliğini, yaşadıklarını ve yaşatılanları unutmadıklarını gösterdiler."
"Dur durak bilmeden üreten engin bir fikir dünyamız var"
Türk dünyasının birikiminin binlerce yıllık tarihe sahip bir benliğin son derece özgün anlama, anlamlandırma ve anlatabilme yetisine sahip olduğunu belirten Mehmet Nuri Ersoy, "Yaşayarak öğrendiklerimiz, şahitliklerimizle kenara not ettiğimiz eşsiz bir hayat tecrübemiz, yarınları bugünden şekillendirmek için dur durak bilmeden üreten engin bir fikir dünyamız var. İnsana dair en vurucu dram ve trajediler geçmişimizde saklı ve bugün bizimle yaşıyorlar. Heyecan verici ve fantastik olay örgülerinin, zengin ve derin karakterlerin romanları, hikayeleri, destanları ve mitolojisi yine bizde." değerlendirmesini yaptı.
Festival kapsamında, "Türk Dünyası Sinema Zirvesi"nin gerçekleştirildiğini anımsatan Ersoy, zirvede genel çerçevesiyle birlikte neler yapılabileceğinin, daha iyiye ve daha fazlasına nasıl ulaşılabileceğinin tartışıldığı, fikir alışverişi yapılarak deneyim ve birikimlerin paylaşıldığı bilgisini aktardı.
Bugün de aynı fikir ve amaçları temel alarak bir sonraki aşamaya geçildiğini aktaran Ersoy, "Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan ile birlikte çok kapsamlı bir bildiriye imzaları attık. 'Türk Dünyası Film Fonu'nun oluşturulmasından 'Ortak Yapım Anlaşması'na kadar birlikte izlenecek yol ve atılacak adımları karara bağladık. Türk dünyası için kültür ve sanat bağlamında ciddi bir irade ortaya konulmuş oldu. Önemli bir dönemece geldiğimizi düşünüyorum. İnşallah alınan kararları hızlıca hayata geçirip zamanla sinema sektöründe hak ettiğimiz üretim ve gişe rakamlarına, çıtasını kendimizin belirlediği kaliteli yapımlara ve uluslararası bilinirliğe hep beraber ulaşacağız." şeklinde konuştu...”
***
Dede Korkut Kimdir?
Dede Korkut (Korkut Ata), Oğuz Türklerinin eski destanlarında yüceltip kutsallaştırılmış; bozkır hayatının geleneklerini ve törelerini çok iyi bilen, kabile teşkilatını koruyan yarı-efsanevi bir bilgedir ve Türklerin en eski destanı olan Dede Korkut Kitabındaki hikayelerin anlatıcısı ozandır.
Adı, tarihi kaynaklarda ve çeşitli Oğuz rivayetlerinde kimi zaman sadece "Korkut", kimi zaman "Korkut Ata" olarak geçer. Batı Türkçesinde "Dede Korkut" olarak da anılır. Sirderya havzasında tespit edilmiş yazılı kaynaklarda hükümdarlara vezirlik, müşavirlik yapmış bir Müslüman Türk velisi olarak tanıtılmıştır. Oğuzların İslâm'ı kabul edişlerinden önceki dönemlerin bir kâhini (kam, baksı) olduğu, İslâmlaşma sürecinde kültürel değişime paralel olarak bir evliya kimliğine büründüğü düşünülür.
Kazak ve Kırgız bahşılarının piri olarak da tanınmaktadır. Bir söylenceye göre Kırgız şamanlarına kopuz çalmayı ve türkü söylemeyi öğretmiştir.
Halk rivayetlerine göre aydın, berrak gözlü dev kızından dünyaya gelen Dede Korkut'un hayatı hakkında tarihi kaynaklardaki bilgiler birbirindn farklıdır. Korkut Ata'dan bahsedilen en eski tarihî kaynak İlhanlı veziri Reşidüddin'in Câmiü't tevârih'idir. Tabip Reşidüddin'in 1305 yılında bir heyetle yazdığı bu ünlü kitapta dört Oğuz hükümdarının çağdaşı olarak Korkut'tan bahsedilir. Bu esere göre Korkut, Bayat boyundan olup Kara Hoca'nın oğludur. 295 yıl yaşamıştır. Oğuz sülalesinin dokuzuncu hükümdarı İnal Sır Yavkuy zamanında ortaya çıkmış, onuncu hükümdar Kayı İnal Han'ın ve ondan sonraki üç Oğuz hükümdarının müşavirliğini yapmıştır.
Dede Korkut Türbesi Bayburt’ta
Bayburt’un doğusunda merkez ilçeye 39 km mesafede Masat vadisindedir. Türbe sekiz köşeli olup kesme taştan yapılmıştır. Yapılış tarihine ait bir bilgi bulunmamaktadır.
Dede Korkut Türk Dünya'sının en büyük birleştirici kişilerinden biri olarak bilinmektedir. Dede Korkut asırlar boyu yüksek erdem, hoşgörü ve anlayışın yayılmasında büyük rol oynamıştır. (Kaynak: Bayburt Kültür Müdürlüğü)
***
Giresun ili Espiye ilçesi Soğukpınar beldesi Garakışla Mahallesinden Gandazoğullarından Alisan, Osman, Yahya Kahraman’ların babaları Ahmet Kahraman hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi önceki gün öğlen namazına müteakip Yunus Emre Camisinde kılınan cenaze namazının ardından memleketi Giresun'a giderek dün toprağa verildi. Allah rahmet eylesin, geride kalanlara sabır versin inşallah.
***
Yaylalardan koyun göçü başladı
Giresun Espiye Karaovacık Yaylası’nda 30 yıl koyun çobanlığı yapan Espiye Soğukpınar Beldesi Dikmen Mahallesinden Kandazoğlu Ahmet Kahraman www.devrialem.tv canlı yayında.
An itibari ile Kocaeli TV’de Giresun Espiye Soğukpınar beldesi Yalakoba Yaylası’nda 2003 yılında çekilen Devri Alem belgesel programımda, merhum Kandazoğlu Mustafa’nın söylediği türkü eşliğinde tarihi yayla evleri belgeseli yayınlanıyor.
Gazetemizin kurucusu İsmail Kahraman’ın Gebze Gazetesi’nde çocukluk anıları ile ilgili yayınlanan makalesi;
Gebze Gazetesi sosyal medya canlı yayını
banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981