Japonya adeta kıyameti yaşıyor. 1 Mart sabahı büyük bir depremle uyandılar, ardından kasabaları yutan, gemileri havalandıran dev dalgalar ve 20 binin üzerinde ölü.
Ve yeni bir korku; Fukushima santrali radyasyon yaymaya başladı. Tüm dünya deprem, evsizler ve kayıpları unutup nükleer felakete odaklandı.
Aslında nükleer bir dünyada yaşıyoruz. İkinci Dünya Savaşı'nın sonunu getiren Japonya'nın Hiroshima ve Nagazaki kentlerinin ABD tarafından atom bombasıyla yok edilmesi, insanlığın Soğuk Savaş ve 1980'lerin sonuna kadar süren silahlanma yarışındaki nükleer bomba kabusu, ABD'de Three Mile Island, Rusya'da Çernobil nükleer santral kazaları ve son olarak Japonya'da Fukushima santrali..
Anlayacağınız insanlığın nükleer tehlike ve radyasyon felaketi ile başı hep belada...
Dünyada toplam enerjinin yüzde 14'ü sayıları 439'a ulaşan nükleer santraller tarafından karşılanıyor. İşin kötü yanı bu oran daha da artacak. Yani 439 nükleer bomba var ve daha da olacak.
Oysa Japonya'daki nükleer erimeyle birlikte atom çağının sona ermesi gerekir. Çünkü dünyada yeni nükleer santral inşa etmenin hükümetler için çok ağır faturaları olacaktır.
Kullanımda olan nükleer santrallerin yüzde 23.5'i ABD, yüzde 13'ü Fransa, yüzde 12.5'i Japonya ve yüzde 7'si Rusya'da.
Toplam enerji kullanımında nükleerin payı ABD'de yüzde 30'a yaklaşıyor, Fransa'da yüzde 16.
Peki ülkeler nükleere ne kadar bağımlı? Bu konuda rekor yüzde 76 ile Litvanya'nın. Toplam enerji üretiminde nükleerin payı Fransa'da da yüzde 75, Slovakya'da yüzde 53.5, Belçika'da yüzde 52.
İşin kötü tarafı komşumuz Bulgaristan da yüzde 36 oranında nükleer enerjiye bağımlı.
Maalesef nükleer felaketlerden ders alan yok. Çin tam 160 yeni santral planlıyor. Hindistan 58, Rusya 44 yeni santralin peşinde...
Bizim de sıradaki iki nükleer santral planlarımıza gelecek olursak... Kesinlikle yapılmamalı, karşıyım. Ancak diğer yandan süreç ilerliyor.
Akkuyu için bütün sorumluluk Rus şirketi Rosatom'a verildi. Türkiye'nin denetim elemanı yok ve tüm sorumluluğu başka bir ülkeye verdik.
Daha da kötüsü Ruslar VVER 1200 denilen üçüncü nesil yeni bir santral tipi kuracak. Ne yazık ki halen denenmemiş ve Avrupa Birliği'nden onay almamıış.
Nükleerde en büyük, en düşündürücü sorun ise nükleer atığın ne yapılacağı. 10 binlerce yıl doğadan yok edilemeyen atık her halde Mersin veya civarında depolanacak. Ruslar ülkelerine götürecek değil ya...
Yaşanan acı deneyimleri ve bütün bu sorunları hesaba kattığımızda bir kez daha söylüyorum: Nükleere hayır, bu dönem bütün dünyada ve Türkiye'de kapanmalıdır.