Utanmadan dinledim
O günde otobüste önümdeki koltukta oturan iki çocuğun muhabbetlerine kulak misafiri olmuştum. Ve hatta bu misafirliği abartmış, bildiğiniz dinlemiştim işte. Bu benim için bir fantezidir aslında. Genelde yolculuklarda müzik dinlerim. Bazen sıkılıp, ön koltuktakileri ya da arka koltuktakileri dinlerim.
Öndeki çocuklardan biri gördüğüm kadarıyla yalnızca karşı tarafı onaylayan kafa sallama, vay be, hadi ya gibi eylemleri yaparken karşı taraftaki ise geçen gün sekiz kişiye daldık, Hasan’ı askere yollarken otuz kişilik bir grupla birbirimize girdik gibi kahramanlık hikayelerini anlatıyordu.
Onaylayıcı, kendi halinde bir çocuktu. Belli ki kahraman arkadaşıyla çocukluktan gelen ve günümüzde de devam etmek zorunda olan korkuya dayalı bir mahalle arkadaşlığı vardı. Çünkü bu kahramanla küsmeye kalksa kahraman, kahramanlık hikayelerine bir bölüm daha eklemek için onaylayıcı çocukcağızı döverdi.
Kahraman ve onaylayıcı arkadaşını dinlemeyi bırakıp, biraz da arka koltukta oturan çifti dinledim. İki erkeğin muhabbeti bir yerden sonra sıkıyor. Ama eğer dinlenilen kişiler sevgili ise sohbet daha merak uyandırıcı hale geliyor. Koltuğa otururken göz ucuyla gördüğüm bu çiftin ilişkilerinin ne düzeyde olduğunu, birbirlerine hitap şekillerini merak ederim ben. Merak edincede hiç utanmam dinlerim. Çiftin arasında bir tartışma var. Erkek, 'Aşhum yapma, yapma aşhum acıyi ' diye feryat ederken, kız da ona, ‘Sen onu başka kızlara bakarken düşünecektin' şeklinde bir savunma yapıyor. Anlaşılan o ki damat bey daha aşkım bile diyemediği halde bir aşhula yetinmiyor, gözleriyle de etrafı kesiyor. Kız acı çektirici faaliyetine son vermiş olmalı ki damat, 'Aşhum bir müsaade etsen, dinlesen açıklıcam' diyor fakat ihanete uğradığını düşünen genç kız ' Sus bak vallaa sıkarım tekrar etlerini' diyip tehditler savurmaya devam ediyor.
Nasıl bir şanssa benimki arkamda ve önümde oturan biri erkek biri kız iki adet cani ve onların kurbanlarıyla çevrelenmiş bir yolculuk yapmaktayım. Kahraman onaylayıcıdan aldığı vay be, hadi ya gibi gazlarla coşmuş olacak ki ses tonunu iyice yükseltmeye başlıyor. Arkadaşım biraz sessiz ol desem kahraman bunu bir kavga sebebi sayacak ve höd–zöt etmeye başlayacak. Bende sinirlenip, alacağım ayağımın altına. Ondan uğraşmak istemiyorum. Otobüste sadece ben mi varım hem. Herhalde bu sesten başkalarıda rahatsız olup kahramana, 'hooo' der ve durdurur. Kahraman ters yaparsa eğer bende karşı tarafın yanında olurum. Kahramanı bütün otobüs bir güzel döveriz. Kahramanda bütün otobüsten dayak yiyip ağzı burnu birleşmiş bir şekilde mahallesine döndüğünde, 'Dün akşam otobüste elli kişiyle kavga ettim ama görmeniz lazımdı beni. Ellisini birden ayıkladım' diye hikayesini anlatıp genç bünyelere yeni macerasından bahsetmiş olur. Ona da ekmek çıkar bu sayede. Arka tarafta da durum kızışmaya başladı. Damattan yine 'Aşhuum yapma acıyi' nağmesi geldi.
Biraz önce yalnızlıktan korkarken şimdi ise önümdeki ve arkamdaki canilerden korkmaya başladım. En azından yalnızlık onlardan iyiydi. Şiddet içeren hareketleri yoktu. Bazen biraz insanın içini acıtıyordu, o kadar.