6 – 15 Eylül 2015 tarihlerinde Uzakdoğu Asya’nın önemli iki ülkesini kapsayan ve Asya kaplanları olarak da bilinen Malezya ve Singapur’da belgesel çekimlerimizi yaparken, aklımız ve fikrimiz Türkiye’deydi. Türkiye tam bir terör kıskacında teröre karşı mücadele verirken, ülkemizin geleceği ile ilgili kara bulutlar içimizi karartıyordu.
Türkiye, Güneydoğu Asya’dan nasıl gözüktüğünü, burada yaşayan Türkler ve Türkiye ile ticari bağlantısı olan şirket yetkilileri ile konuşmaya çalıştım. Birçok şirket Türkiye ile iş yapmak istiyor. Türkiye gündemini yakından takip ediyorlar. Özellikle Malezya kamuoyu Türkiye’yi yakından biliyor, Malezya halkı Türkiye’ye büyük sevgi duyuyor ve kendilerini gönülden bağlılık hissediyorlar.
TÜRKİYE MALEZYA OLUR MU?
AK Parti’nin ilk yıllarında Türkiye kamuoyunda “Türkiye, Malezya olur mu?” tartışması yapılıyordu. Bu konuda halen internet sayfalarında haberler var. O günler üzerinden çok zamanlar geçti. Bugün Malezya, ekonomik gücü ve kalkınmasını ikiye katlayarak büyürken, Singapur Uzakdoğu Asya’nın İsviçre’si olma yolunda hızlı adımda ilerlerken, Türkiye’deki siyasi gerginlik ve terör kıskacı Türkiye’nin geleceğini karartıyor.
Nüfusu 30 milyon dolaylarında olan Malezya son 25 yılda dünyanın sayılı ekonomileri arasında yer alırken, Türkiye bir türlü hak ettiği yere gelemedi. İçteki siyasi karmaşa ve gerginlik, dıştaki düşmanlarımızın sinsi planları Türkiye’yi doksanlı yıllara götürdü.
7 Haziran seçimlerinden sonra Türkiye kamuoyu gündeminde koalisyonlar tartışılıyor, siyasi kavgalar, terör olayları ve en önemlisi halkın birbirine bakış açısı ve gerginlikler Türkiye’nin gelişmesine büyük darbe vuruyor.
Bugün Malezya’da 400, Singapur’da 700 Türk yaşıyor. Burada çalışan ve iş yapan insanlarımız ile konuştuk. Ciddi anlamda bu insanlar Türkiye’nin geleceğinden kaygılı. Türkiye’de yaşananların, ülkemizi çok kötü duruma düşürdüğünü, Türk milletinin bu olayları hak etmediğini söylüyorlar.
Adım adım Asya kaplanları olarak bilinen Malezya ve Singapur’u gezerken, Türkiye’nin kıymetini bir kez daha anladım. Ortalama 30 derecelik sıcak ve yılın on iki ayı %90 nem oranı ile yaşanılamayacak bir ülke. Bunaltıcı hava, insana hayatı zehir ettiriyor. Endonezya’daki sürekli orman yangınları ve volkanik patlamalar yüzünden nefes almak bile imkansız. Sosyal hayat yok denilecek kadar az.
Fazla değil geçmişi 50-60 yıl maziye sahip bu ülkeler dünyanın en zengin ülkeleri arasında yer alırken, binlerce yıllık tarihi geçmişi olan Türkiye’nin içinde bulunduğu durum insanı gerçekten kahrediyor. Türkiye her türlü siyasetin ötesinde ülkenin yüksek menfaati için titreyip kendine gelmeli. Olumsuz olaylara dur demek için yeniden ayağa kalkmalıdır.
Dün toplam 11 saatlik uçuş ile binlerce kilometre yol kat ederek İran hava sahasından Türkiye semalarına girdiğimde zirveleri karlı Ağrı dağı adeta bize hoş geldin dercesine bir abide gibi duruyordu. Ağrı dağının zirvelerine bakarken kıraç ve verimsizde olsa Anadolu toprakları ile Anadolu toprakları ile Uzakdoğu Asya topraklarını karşılaştırdım. Anadolu’nun ve Türkiye’nin ayağa kalkması için yeni şahlanışlar ve yeni heyecanlara ihtiyaç var.
Buradan tüm siyasi partilerimize bir çağrıda bulunmak istiyoruz. Milletvekili aday listeleri üzerinde çalışmalar yapılıyor. Hangi aday ne kadar oy getirecek yerine, hangi aday ülkeye daha fazla katkıda bulunur şartı aranmalıdır. Ahbap çavuş ilişkisine son verilip, hak edenler listeye konulmalıdır.
Lider sultaları yıkılıp, partilerde ortak akıl hâkim olmalıdır. Siyaseti kendi çıkarına, akraba ve dostlarına çıkar sağlamak için değil, hizmet yapmak için ortaya çıkanlar tespit edilip onlar listelerde yer bulmalıdır.
1 Kasım seçimleri Türkiye için bir milat olacak. William Shakespeare
Dediği gibi ‘Olmak veya olmamak. İşte bütün mesele bu” 1 Kasım seçimleri hiçbir parti için çantada keklik değil. Bu konuda çok ciddi araştırmalar yapıyorum. Yarın Yüksek Seçim Kurulu’na verilecek aday listeleri partiler içinde bir dönüm noktası olacak, akli selim sahibi vatandaşlar partilerden daha çok adaylara oy verecektir. Partilerin değil, adayların önemli olduğu bir seçim sürecine girdik. Bakalım, hangi parti hangi adaylarla vatandaşın huzuruna çıkacak. Heyecanla bekliyoruz.
Evet, sonuç olarak uzaklardan Uzak Asya’dan ve Pasifik’ten Türkiye çok önemli ve Dünyanın merkezinde bir ülke olarak görünüyor. Bugünkü sorun ve sıkıntıların geçici olduğuna inanılıyor. Dünya Türkiye kamuoyunu yakından takip ediyor. Türkiye önüne hangi engel konulur ise konulsun bu engelleri yıkacak, 21. Yüzyılın dünya ülkesi olarak yer alacağına inanıyorum.
Bugüne kadar değişik yazılarımda bu konulara değindim. İsterseniz sizi daha önce bu köşede yer alan Rusya’dan ve Almanya’dan Türkiye nasıl görünüyor yazılarının özet bir bölümünü sizlerle paylaşıyorum.
RUSYA’DAN TÜRKİYE NASIL GÖRÜNÜYOR? (7 Eylül 2013 – Gebze Gazetesi)
Dünya açık açık bir savaş tehdidi ile karşı karşıya. Rusya ile Amerika birbirine meydan okuyor. Suriye bahane. Asıl hedef Türkiye. Yayılmacı emellerinden hiç vazgeçmeyen Rusya dünyanın jandarması ABD’ye meydan okurken asıl hedefinin Türkiye olduğunu herkes biliyor. Suriye’nin ABD tarfından vurulmasından yine en büyük zararı Türkiye görecektir. Türkiye savaş tehdidi ile karşı karşıyadır. Esad’ın Türkiye’ye birkaç füze atması veya Rus istihbarat gemisinin ABD’nin Suriye’ye attığı bir kaç füzenin yönünü Türkiye’ye çevirmesi Türkiye’nin sıcak savaşa girmesine sebep olacak. Türk askerinin Suriye’ye ayak basmasından hemen sonra çözüm mözüm süreci demeden Türkiye’de iç karışıklığın çıkması ülkemiz için tam bir felaket olabilir. Yazının devamını http://www.yenigebze.com.tr/Koseyazisi-5062-rusya'dan-turkiye-nasil-gorunuyor.html adresindeki linkten okuyabilirsiniz.
ALMANYA’DAN TÜRKİYE NASIL GÖRÜNÜYOR? (2008 GEBZE GAZETESİ)
Müzeler bölümünde birbirinden ihtişamlı müze binalar ziyaretçi akınlarına uğruyor. Beni en çok Bergama sunağının kaçırıldığı Berlin Bergama müzesi ilgilendirdi. Bergama müzesindeki sunak Türkiye devleti her bakımdan tam güçlendiği zaman Bergama sunağının yeniden ülkemize geleceğine inanıyorum. Almanya Cumhurbaşkanlığı binasının önünde fotoğraf ve belgesel çekmeme polis karşı çıkmıyor. Fransızların Almanlara hediye ettiği Altın Melek heykeli muhteşem gözüküyor. Belediye ve Parlamento binalarına turist ve ziyaretçiler rahatlıkla gezebiliyor. Türkiye’de TBMM’ye girmek cehennem azabı. 1921’de Berlin’de bir Ermeni tarafından vurularak ötürülen Osmanlı’nın son dönem Başbakanlarından Talat Paşa’nın öldürüldüğü Cadde’de belgesel çektim. Talat paşa birinci dünya harbinde Ermenileri zorunlu göçe tabi tuttuğu için bir numaralı Ermeni düşmanı olarak kabul ediliyor. Yazının devamını http://www.belgeselyayincilik.com/ismail-kahraman/makale-arsivi/makaleler/almanyadan-turkiye-nasil-gorunuyor adresindeki linkten okuyabilirsiniz.