Yangınların yalnızca can ve mal güvenliği açısından değil, çevre ve insan sağlığı açısından da çok boyutlu etkileri bulunmaktadır. Özellikle sanayi tesislerine, atık depolama alanlarına ya da işleme sahalarına yakın bölgelerde çıkan yangınlarda, çevreye yayılan duman ve gazlar ciddi sağlık ve çevre riskleri oluşturabilir. Bununla birlikte, ormanlık, makilik ve doğal alanlarda meydana gelen yangınlar da; toprak kaybı, biyoçeşitliliğin zarar görmesi, hayvan yaşam alanlarının yok olması gibi geri dönüşü zor çevresel sonuçlara yol açabilir. Bu tür yangınlar yalnızca bölgesel değil, uzun vadede iklim ve ekosistem dengesine de zarar verebilmektedir.
Bu çerçevede, yangınların çevresel etkilerine dair bilimsel değerlendirmeler de konunun çok boyutluluğunu ortaya koymaktadır:
Yangın sırasında oluşan duman, havaya zararlı bazı maddelerin karışmasına neden olur. Bu maddeler, plastik, boya, solvent veya benzeri malzemelerin bulunduğu alanlarda daha yoğun hale gelebilir. Dumanla birlikte yayılan ince tozlar ve gazlar, solunum yoluyla vücuda alınabilir ve özellikle çocuklar, yaşlılar ve solunum hassasiyeti olan bireyler için risk oluşturabilir.
Ayrıca, bu tür yangınlar toprağa, su kaynaklarına ve genel hava kalitesine de zarar verebilir. Bu etkiler kısa sürede fark edilmese de zaman içinde çevresel bozulmalara ve sağlık sorunlarına neden olabilir.
Yangınların oluşmasında ya da etkilerinin artmasında rol oynayan bazı maddeler ve malzemeler de ayrıca önemli çevresel riskler teşkil etmektedir. Örneğin;
• Özellikle tarımda yaygın olarak kullanılan ve zararlı böceklerle mücadelede etkili olan magnezyum fosfit gibi kimyasallar, ambalajlarının dibinde kalan az miktarlarda bile yanıcı veya reaktif özellikler gösterebilir. Bu tür maddelerin uygun koşullarda saklanmaması veya bertaraf edilmemesi, yangın riskini artırmakta ve çevre sağlığı açısından ilave tehditler oluşturmaktadır.
• Sanayi yangınlarında ise, plastik ve türevlerinin yüksek sıcaklık altında toksik gazlar açığa çıkarması ciddi bir sorundur. PVC, polistiren, poliüretan gibi malzemeler yandığında, dioksin, formaldehit, hidrojen siyanür gibi insan sağlığına son derece zararlı kimyasallar atmosfere yayılabilir. Bu maddeler yalnızca yangın alanını değil, rüzgarla taşınarak çevre yerleşimlerini de etkileyebilir.
• Ayrıca, geri dönüşüm tesisleri, hurdalıklar ve geçici atık depolama sahalarında yeterli önlem alınmadığında yangınlar hızla yayılabilir ve içerdikleri çok çeşitli maddeler nedeniyle kontrolü zorlaşabilir. Ambalaj atıkları, boya kalıntıları, elektronik bileşenler gibi maddeler hem yangının şiddetini artırır hem de havaya karışan kirleticilerin etkisini büyütür. Bu durum, hem akut solunum yolu rahatsızlıklarına hem de uzun vadeli kanserojen etkilere neden olabilir.
Tüm bu nedenlerle, bu tür olaylar yalnızca yangına müdahale ile sınırlı kalmamalı; çevresel etkileriyle birlikte bütüncül olarak değerlendirilmelidir. Bu kapsamda:
• Yangın sonrasında hava, su ve toprak kalitesi üzerinde oluşturabileceği etkiler izlenmeli ve ölçüm sonuçları kamuoyuyla şeffaf bir şekilde paylaşılmalıdır.
• Sanayi tesisleri ve atık alanlarında yangına karşı önleyici sistemler (dedektörler, otomatik söndürme sistemleri vb.) düzenli olarak kontrol edilmeli, riskli alanlar için denetimler artırılmalıdır.
• Acil durum müdahale planlarının yeterliliği gözden geçirilmeli ve gerektiğinde güncellenmelidir.
• Yangınların çevre ve halk sağlığı üzerindeki etkileri için ilgili kurumlarca kamuoyuna yönelik bilgilendirme çalışmaları yapılmalıdır.
Kurumsal ve endüstriyel düzeyde alınacak önlemler kadar, bireysel farkındalık ve sorumluluk da yangınların önlenmesinde büyük önem taşımaktadır. Özellikle sıcak ve kurak dönemlerde:
• Ormanlık alanlarda ve yol kenarlarında sigara izmariti atmamak,
• Cam şişe, pet şişe veya güneş ışığını yansıtabilecek materyalleri doğaya terk etmemek,
• Piknik alanlarında kontrolsüz ateş yakmamak,
• Evsel atıkları ayrıştırarak geri dönüşüm sistemlerine uygun şekilde bertaraf etmek,
gibi basit ama etkili davranışlar, hem yangınların hem de çevre kirliliğinin önlenmesine katkı sağlar.
Her bireyin çevreyle olan ilişkisi, doğrudan veya dolaylı olarak çevresel riskleri etkileyebilir. Yangınlarla mücadelede yalnızca müdahale değil, önleyici bilinç ve davranış da en az teknik önlemler kadar önemlidir.
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Kocaeli Şubesi olarak, mesleki bilgi ve birikimimizi kamu yararı doğrultusunda kullanmaya, çevre sağlığını önceleyen her çalışmanın yanında yer almaya devam edeceğiz.
Saygılarımızla,
TMMOB ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI KOCAELİ ŞUBESİ YÖNETİM KURULU
(Erkan ERENLER)