Tarihi eserler il ve ilçelerin manevi tapu senedidir. Tarih ve kültür eseri olmayan yerlerin geçmişi olmadığı gibi geleceği de olmaz. Gebze bu bakımdan çok şanslı bir bölge. Ancak tarihi eserlerimize maalesef sahip çıkamıyoruz ve kıymetini de bilemiyoruz.
Gebze’nin Çoban Mustafa Paşa Külliyesi, İbrahim Ağa Çeşmesi, Hamamlar, Sultan Orhan Cami, Dilovası Mimar Sinan Köprüsü, Osmanlı döneminin çok önemli tarihi eserleridir. Başta Eskihisar ve Darıca Kalesi olmak üzere Bizans ve Roma dönemi eserleriyse tamamen yok olup gitmiş durumda.
Gebze bölgesinin tarihi eserlerine sahip çıkılması için özel çalışmalar yapılmalıdır. Ancak bırakın korumayı restorasyon yapmak adına birçok tarihi eserimiz yok olup gitmekte. Çoban Mustafa Paşa Kulliyesi’nin ilk restorasyonu 1950’li yılların sonunda merhum başvekil Menderes’in talimatı ile yaptırılmış, külliye yıkılıp, yok olmaktan kurtarılmıştır. Külliyenin restorasyonunu yapan Mimar Merhum Cahide Tamer hanımla söyleşi ve belgesel çekimleri yaparak, restorasyonun nasıl gerçekleştiğini kayıt altına almıştık.
Çoban Mustafa Paşa külliyesi ile ilgili merhum Milletvekili Alaettin Kurt’ta yakından ilgilenmiş, külliyenin restorasyonunu 1990’lı yıllarda yeniden yaptırmıştı. Depremden sonra ise yine bir restorasyon yapılarak, Vakıflar Genel Müdürlüğü çok büyük harcamalar yaparak külliyeyi restore etmiştir. Ancak restorasyon işini alan firmanın deneyimsiz oluşu, restorasyonu uzun süre geciktirdiği gibi, külliyede çok büyük sıkıntılar meydana getirmiştir.
MUSTAFA PAŞA CAMİ DUVARINA PİSUAR
30 Aralık 2015 günü gazetemizin özel haberi olarak ‘Tarihe saygısızlık’ başlığı ile yer alan manşet haberimiz üzerine ulusal basın konuya el atmış, birçok ulusal televizyon kanalı ve gazetede ‘Cami duvarına pisuar yaptılar’ başlığı ile yayınlanan haber büyük yankı uyandırdı. Konuyla ilgili birçok okurdan takdir ve teşekkür telefonu aldık. Haberle ilgili Almanya’dan arayan bir okurumuz, ‘Gerekirse biz Almanya’dan imza kampanyası başlatacağız’ derken, en anlamlı telefon ise Çoban Mustafa Paşa Külliyesini yapan Mimar Sinan’ın dünyaya geldiği Kayseri’nin Ağırnas beldesi eski Belediye Başkanı Sayın Mehmet Osmanbaşoğlu’ndan aldık.
Uzun yıllar Kayseri Ağırnas Belediye Başkanlığı görevini yürüten ve başkanlığı döneminde Devri Âlem program yapımcısı olarak bizleri de iki kez Ağırnas’a davet eden Mehmet Osman Başoğlu, “Olayı şiddetle kınıyorum. Konuyu yakından takip edeceğiz. Mimar Sinan’ın muhteşem eseri Çoban Mustafa Paşa’nın duvarına pisuar yapılması hem tarihe karşı büyük bir ayıp hem de Mimar’a Sinan’a karşı vefasızlık. Biz Mimar Sinan’ın hemşerileri olarak konuyu yakından takip edip, olayı hem Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan’a hem de Başbakanımız Sayın Ahmet Davutoğlu’na şikayet edeceğiz” diye konuştu.
Ağırnas eski Belediye Başkanı Osman Başoğlu, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nü, Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu ve Kültür Bakanlığı’nı da göreve çağırarak, “Mimar Sinan’a bugüne kadar hak ettiği değer verilmedi. Dünya’nın birçok coğrafyasında tarih ve kültür eseri yapan Mimar Sinan gençlere çok iyi tanıtılmalı. Mimar Sinan’ın çalışmalarından gençlerimiz ilham alarak daha muhteşem eserler yapmalıdır. Biz Mimar Sinan’a gerekli değeri vermediğimiz için hatta onun yaptığı eserlere Mustafa Paşa Camisinde olduğu gibi duvarlarına pisuarlar yaparak kirlettiğimiz için gençlerimiz tanımıyor. Yayınlarınızdan ve haberlerinizden dolayı sizlere teşekkür ediyoruz” diye konuştu.
Sokullu’nun adını özellikle anmıyorlar. Türkiye’den gelenler bile bu eserin Sinan tarafından yapıldığını bilmiyor” diyerek üzüntüsünü bizlerle paylaşıp, Devri Alem Belgesel programına önemli açıklamalar yapmıştı. Mimar Sinan’a sahip çıkmak için çok ciddi çalışmalar yapılmalı. Mimar Sinan’ı gençlerimize tanıtmalıyız, yaptığı eserleri tanıma ve tanıtmak için kampanyalar başlatarak, Mimar Sinan’ın yaptığı eserleri gelecek nesilleri en iyi şekilde ulaştırmak için adeta seferberlik ilan etmeliyiz. Mimar Sinan kimdir ve yaptığı eserler nelerdir konusunda yaptığımız araştırmayı sizlerle paylaşıyoruz
GAZETEMİZDE YER ALAN HABER
Mustafa Paşa Cami ile ilgili ulusal basında yankı uyandıran gazetemizde yer alan haberin özetini sizlerle paylaşıyoruz.
TARİHE SAYGISIZLIK!
Gebze’nin tarihine şahitlik yapan Çoban Mustafa Paşa Camii’nde tarihe büyük sahipsizlik yapıldı. Geçtiğimiz yıl Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilen Tarihi Çoban Mustafa Paşa Cami’ne, tarihi dokusunu bozacak düzeyde mermerlerle pisuvar yapıldı. Caminin içerisinde ki görüntüyü gören vatandaşlar adeta şoke oldular. Tarihi yapıya Anıtlar Kurulu’nun izni olmadan bir çivi bile çakılamazken mermer pisuvaların yapılması büyük saygısızlık olarak yorumlandı.
VATANDAŞLAR TEPKİLİ
Mustafa Paşa’nın tarihi taş yapısını bozacak şekilde yapılan ve çirkin görüntü oluşturan mermerden yapılma pisuvarları ve mermerleri Vakıflar’ın neden yaptığı merak ediliyor. Vakıflar Genel Müdürlüğü restorasyonu aslına uygun yaparken caminin içerisinde Pisuvar olması bile akla hayale sığmadı. Dinen uygun görülmeyen pisuvarlara vatandaşın tepkisi sert oldu. Vatandaşlar tarihi yapıya zarar veren bu çirkin görüntünü ortadan kaldırılmasını istediler. Evet bu çirkin görüntü Gebze kaymakamı’ nın talimatı ile kaldırıldı. Başta sayın kaymakamız olmak üzere tüm ilgili ve yetkililere teşekkür ederken. Aynı ilginin Mimar Sinan’a gösterilmesini’ de istiyoruz.
MİMAR SİNAN UNUTULMASIN
Evet, dünyanın birçok ülkesinde belgeseller çekiyorum. Son olarak Bosna’da Drina nehri üzerinde meşhur Nobel ödüllü yazar İvo Andriç’in Drina Köprüsü romanına konu olan ve Mimar Sinan’ın Balkanlarda en son yaptığı Sokullu Mehmet Paşa Köprüsü’nde bile Sinan’ın adı ve esamesinin okunmadığını üzülerek gördüm. Drina Köprüsü üzerinde belgesel çekerken Bosnalı rehberimiz, “Sırplar ve Avrupalı tur firmaları bu köprüyü tanıtırken, Mimar Sinan’ın ve Sokullu’nun adını özellikle anmıyorlar. Türkiye’den gelenler bile bu eserin Mimar Sinan tarafından yapıldığını bilmiyor” diyerek üzüntüsünü bizlerle paylaşıp, Devri Alem Belgesel programına önemli açıklamalar yapmıştı.
Mimar Sinan’a sahip çıkmak için çok ciddi çalışmalar yapılmalı. Mimar Sinan’ı gençlerimize tanıtmalıyız, yaptığı eserleri tanıma ve tanıtmak için kampanyalar başlatarak, Mimar Sinan’ın yaptığı eserleri gelecek nesilleri en iyi şekilde ulaştırmak için adeta seferberlik ilan etmeliyiz. Mimar Sinan kimdir ve yaptığı eserler nelerdir bu konuda değişik kaynaklarda yaptığımız araştırmayı sizlerle paylaşıyorum.
MİMAR SİNAN’IN HAYATI
Mimar Sinan Ağa veya Koca Mimar diye de anılan Sinan, Kanuni Sultan Süleyman dâhil üç büyük Osmanlı padişahı döneminde yaşamış, dünyanın en büyük mimar ve yapı sanatçılarındandır. Mimar Sinan’ın, 1490’da Kayseri'nin Ağırnas köyünde dünyaya geldiği rivayet edilir. Yavuz Sultan Selim’ in hükümdarlığı sırasında başlatılan Anadolu’dan da devşirme alma uygulamasıyla yirmi iki yaşında devşirilmiş, İstanbul’a getirilmiştir. Zeki, genç ve dinamik olduğu için seçilen Sinan daha sonra ise o dönemlerde orduya asker yetiştiren Acemi Oğlanlar Ocağı’na yerleştirilmiştir. Burada eğitim alırken mimarlığa özenmiş, vatanın bağlarında ve bahçelerinde suyolları yapmak, kemerler meydana getirmek istemiştir. Acemi Oğlanlar Ocağı’nda dülgerliği öğrenen Sinan, yapı işlerinde çalışmış; bu çalışmalar sırasında da dönemin önde gelen mimarlarının yanında çalışma fırsatını da elde etmiştir. 1514'te Çaldıran Savaşı ve 1516 – 1520 arasında yapılan Mısır seferlerinden sonra, İstanbul'a döndükten sonra Yeniçeri Ocağı'na alınan Sinan, Kanuni döneminde, 1521'de katıldığı Belgrad ve 1522'deki Rodos seferlerine katılmıştır. Bu seferler sonunda sonra subaylığa yükselmiştir. Daha sonra Mohaç Seferi başta olmak üzere birçok sefere katılan Sinan son Bağdat seferinde, Van Gölü'nün üstünden geçecek üç geminin yapımını başarıyla tamamlaması sonucunda, haseki unvanını almıştır. 1536'da Prut Irmağı üstünde yaptığı bir köprüyle dikkatleri üstüne çekerek, Yüksek Dergâh Mimarları Başkanı olan ve 1539’da, Mimar Acem Ali'nin ölümü üzerine onun yerine Saray Baş mimarı olan Sinan, ölümüne kadar bu görevi sürdürmüştür. Osmanlı'nın en güçlü çağında yaşayan ve Kanuni Sultan Süleyman, II. Selim ve III. Murat olmak üzere, üç padişah döneminde mimarbaşılık eden Mimar Sinan, imparatorluğun gücünü simgeleyen mimarlık başyapıtlarının tasarlanıp uygulanmasında en büyük rolün sahibidir.
MİMAR SİNAN'IN ESERLERİ
Mimar Sinan, gördüğü bütün eserleri büyük bir dikkatle incelemiş, fakat hiçbirini aynen taklit etmeyip, sanatını devamlı geliştirmiş ve yenilemiştir. Mimar Sinan’ın, Mimarbaşılığa getirilmeden evvel yaptığı üç eser dikkat çekicidir. Bunlar: Halep’te Hüsreviye Külliyesi, Gebze’de Çoban Mustafa Külliyesi ve İstanbul’da Hürrem Sultan için yapılan Haseki Külliyesidir. Mimar Sinan’ın Mimarbaşı olduktan sonra verdiği üç büyük eser, onun sanatının gelişmesinin göstergesidir. Bunların birincisi İstanbul'daki Şehzade Camii ve külliyesidir. Mimar Sinan’ın bu eseri için çıraklık dönemi eseri denilir. Süleymaniye Camii, Mimar Sinan’ın İstanbul’daki en muhteşem eseridir. Bu eser kendi söyleyişi ile kalfalık döneminde, 1550-1557 yılları arasında yapılmıştır Mimar Sinan’ın en büyük eseri ise, 86 yaşında yaptığı ve "ustalık eserim" diye belirttiği Edirne’deki Selimiye Camiidir (1575). Mimar Sinan, Mimarbaşı olduğu sürece birbirinden çok değişik konularla da uğraşmıştır. Zaman zaman eskileri restore etmiştir. Bu konudaki en büyük çabalarını Ayasofya için harcamıştır. 1573’te Ayasofya’nın kubbesini onararak çevresine, takviyeli duvarlar yapmış ve eserin bu günlere sağlam olarak gelmesini sağlamıştır. Ayrıca bazı yerlerde çevre düzenlemeleri yaptırmış daha o yıllarda İstanbul’un dar sokaklarının yaratacağı tehlike üzerinde durulması gerektiğini vurgulamıştır. Elli yıla yakın süreyi kapsayan, Osmanlı Devleti’nde yaptığı mimarlık görevi boyunca, , başta İstanbul olmak üzere imparatorluğun her yanına dağılmış topraklarda suyolları, çeşmeler, camiler, külliyeler, medreseler yapmıştır. Bu yapıların bazılarının inşasında bizzat kendisi bulunmasa da, öğrencilerini ya da kendine bağlı mimarlar grubunu görevlendirmiştir. Mimar Sinan aynı zamanda bir şehircilik uzmanıdır. Yapacağı eserin, önce çevresini düzenlerdi. Eserlerini yapacağı seçiminde de büyük başarı göstermiş ve eserlerini, çevresine en uygun tarzda yerleştirmiştir. Yaptığı eserlerin birçoğu İstanbul’da olan Mimar Sinan 84 cami, 52 mescit, 22 türbe, 57 medrese, 7 okul ve darülkurra, 17 imaret ve 3 darüşşifa, 7 suyolu kemeri, 8 köprü, 20 kervansaray, 35 köşk ve saray, 6 ambar ve mahzen, 48 hamam ve kaydı olmayanlarla beraber, üç yüz elliyi aşkın yapının baş mimarlığını üstlenmiştir.