Bir yazarın dediği gibi, “ODTÜ'lülerin orantısız zekasına kızgınlığından olacak, Başbakan onlara karşı orantısız güç kullanmayı yeğledi.”
Öğrencilerden bazıları gözaltına alındı ve diğerleri aşırı güç kullanılarak dağıtıldı. Ortalık savaş alanına döndü ama olaylar bitmedi. Aksine büyüdü ve diğer üniversitelere sıçradı.
Başbakan öğrencileri terörist ilan etti, hocalara hakaret etti, ODTÜ'yü eleştirdi. Bazı rektörler, kendilerini rektör yapan güce destek açıklaması yaptı.
ODTÜ direnişi topluma umut verdi. Ve umut artarsa, her şeyin başarılacağı yolunda inanç güçlendi.
ODTÜ'lülerin yurtsever çıkışı kesinlikle “şiddet” ya da “terör” değildir. Aksine şiddet kullanan güvenlik güçleridir.
İşte 2013'e böyle girdik. ODTÜ direnişi bence toplumun en dinamik kesimi öğrencilerden önemli kıvılcımdı.
New York Times gazetesi yazarı David Rohde'nin yazısında dediği gibi, Başbakan'ın “Yeni bir hoşgörüsüzlük standardını tesis etmesine, siyaseti kutuplaştırmasına, muhalif seslerini susturmasına” öncü bir tepkiydi.
Başbakan'ın ODTÜ için “hocaların sapanla taş atmayı, araba lastiği yakmayı öğrettikleri yer” benzetmelerine de kimse inanmaz.
ODTÜ Türkiye'nin en iyi üniversitesidir. Çoğu yüksek lise düzeyindeki 168 üniversite arasında gerçek bir üniversitedir.
Öğretim üyesi başına makale, hoca başına düşen makale ya da atıf sayısı gibi ölçütlerde yılına göre Türkiye birincisi ya da ikincisi olur. Mühendislik, temel bilimler gibi alanlarda birincidir.
ODTÜ 2012'de dünyanın “En ünlü 100 Üniversitesi” listesine giren Türkiye'den giren ilk ve tek üniversitedir. ODTÜ, 2012'de İngiliz The Times Higher Education kurumu tarafından yapılan dünyanın en iyi 400 üniversitesi seçmesinde 203'üncü olmuştur.
Oysa Başbakan'ın istediği ODTÜ herkesin malumudur. Tıpkı Gırgır dersine kapak olan karikatür gibi…