İnsanlık tarihini, okullarda ders diye çağlara ayırarak öğretmişlerdi.
Yontma Taş Devri, Cilalı Taş Devri...
Öğrenmede karar verme yetkimi kullanmaya başladığım lise yıllarımda, insanlık tarihini çağlarla anlamayı terkettim.
Yazının bulunuşu ile İlk Çağ başlamış, Fatih İstanbul’u fethetmiş Yeni Çağ açılmış, Fransız İhtilali olmuş Yakın Çağ başlamış safsataları, dünya insanlık tarihini açıklamıyordu çünkü...
İnsanlık tarihine, sosyalleşme tarihi olarak bakmak aklıma, mantığıma daha doğru geldi. Aynı zamanda insanlık tarihini, ekonomik dönüşümleriyle birikte anlamamı kolaylaştırıyordu.
İlkel Topluluk, Köleci Toplum, Feodal Toplum, Kapitalist Toplum...
Dikkat ederseniz ilki, yani ilkel olan dönem “Topluluk”, diğerleri “Toplum” olarak adlandırılıyor.
Bu sıralamadan, sakın bugün yaşadığımız süreci Kapitalist Toplum olarak adlandırdığım sanılmasın.
Kapitalist Toplum yapısı artık sona erdi!
Ön adını ne koyarsanı koyun, ardındaki kavram kesinlikle Topluluk!
“Ne var bunda?” demeyin. Toplum ile topluluk arasındaki en köklü fark, örgütlülüktür. Hanedan, ırk, din, ekonomik çıkar gibi ortak değerlerle biçimlenen/biçimlendirilen topluluklara toplum denir.
Günümüzde artık ortak değerler; bölünmüş, dağılmış durumda ve dolayısıyla da biçimlenmiş veya biçimlendirilmiş topluluk, yani toplumların sonuna gelindi.
Örneğin “Altıyüzelli milyonluk İslam Alemi” artık yok!
Şii, Sünni diye önce ikiye; Sünnileri Hanefi, Maliki, Hambeli, Şafii mezhepleri (hizip:parti) diye dörde ayırarak işin içinden sıyrılamıyoruz. Üstelik Pakistan, Hindistan, Endonezya gibi coğrafyalardaki halifeleri, mezhepleri, cemaatleri görmezden gelsek bile...
Cemaat kavramı çıktı çıkalı yalnızca Hanefi olanların, yalnızca Anadolu’da kaç cemaate bölündüğünü sayabilen varsa, beri gelsin.
İŞİD hangi Müslüman’dır, Nusra ne menem bir şeydir, bunlar ne kadar El Kaide’dir?...
Suriye’deki Aleviler Anadolu Alevileri ile ne kadar benzeşir?... 
Toplasan 85 bin nüfuslu Biga’da bile yalnızca ilçeye özgü olan dini cemaat var.
Din böyle de etnik kimlik farklı mı?
Etnik kimlik denilen kavram, 1700’lü yıllarda Kapitalist Toplum’a dönüşte işe yaradı.  Avrupa’nın batısında Fransız oldu birileri, kuzeybatısında Belçikalı oldu birileri, kuzeyde İsveçli, Norveçli oldu ötekileri...
Mustafa Kemal ve arakadaşları Türk Ulusu’nu oluşturma savaşına girdiler Anadolu’da.
Hanedanlar, yani Feodal Toplum, kentsoyluların sermaye sahibi olmasıyla ömürlerinin sonuna gelmişlerdi.
Erken davranan Avrupalılar, sömürgeci olarak ellerinde tuttukları Afrika, Asya, Amerika, Güney Pasifik gibi coğrafyalarda kafalarına göre ulus devletler icad ettiler. Çoğu cetvelle çizilmiş sınırlarla...
Bu sürecin bir ara sonunun geldiği, Sosyalist Toplum yapısına geçiş olacağı düşünülse de...
Ben de öyle düşünüyordum ve “tarihsel diyalektik” diye tanımlıyordum...
Yanılmışım, yanılmışız!
Bugün artık Modern Topluluk çağındayız.
Birey var. İşine gelirse şu etnik kimlikten, işine gelirse şu cemaatten, işine gelirse şu ekonomik kesimden, işine gelirse şu takım taraftarı, işine gelirse şu sosyeteden, işine gelirse şu kıyafetten...
Toplum denecek ve böyle tanımlanacak disiplinli yapılar hızla yok oluyor.
Cimbomluyum, ama Çarşı grubuna hayranım!
Apolitikim, ama her yer Taksim her yer direniş!
Müslümanım, ama katliam yaparım.
Camiye giderim, ama içkimi içerim.
Türküm, ama “Hepimiz Ermeniyiz!”
Kürdüm, ama Çanakkale’de yaşarım.
Laikim, ama Ekmel bey Cumhurbaşkanı olsun!
Çalıyor, ama Müslüman!
Başımı örterim, ama taytla gezerim.
Çiftçiyim, ama Allah Hükümet’e zeval vermesin.
İşçiyim, ama sendikaya hayır!
Vergi vermem, ama devlet bana versin.
Girişimcilik sertifikam var, ama KPSS’ye girip memur olacağım.
......
Sizce böyle kaç örnek verilebilir?
Bin, beşbin, onbin?...
Ben yine insaflı yazdım, “toplum değil artık topluluklar çağındayız” diye.
Biri çıksa “güruhlar” dese...
Der, değil mi?...


banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981