Dönem öyle garip ki takibi mümkün değil. Herkes her şeyi biliyor. Bazen düşünüyorum herkes doğru da bir ben mi yanlışım diye. Eminim böyle düşünen çok insan vardır. Kendi kendimi sorguladığımda özellikle narsistlikle ilgili acaba ben de Narsist bir karakterin bulguları var mı diye bazı noktalar örtüşüyor bazı noktalar tam tersine zıt. Analizim yarım kalıyor her şeyde olduğu gibi. Kendin haricinde oturup sohbet edip yorumlayabileceğin insan sayısı da oldukça az. Ara sıra böyle ortamlar oluşturmaya çalışıyoruz, münazara söyleşi tarzında ama yetersiz.
Narsist kişilik özellik olarak benmerkezci bireyler olup kendilerini dünyanın merkezinde gören, diğer insanlardan önemli, değerli ve üstün olduğunu düşünen kişilerdir. Bu durum aynı zamanda psikiyatrik bir rahatsızlık ve kişilik bozukluğu olarak tanımlanır. Psikiyatride narsist kişilik bozukluğuna sahip olan narsist kişiler, aşırı derecede bencil ve kendini beğenmiş kişi olarak tanımlanır. Kibirlidir, çıkarcılardır ve hata yaptıklarını düşünmedikleri için özür dilemeyi bilmezler. Tabiri caizse en büyük organı egosu olan narsistler, bütün sevgi yatırımını kendisine yaparlar ve en çok kendisini severler.
Ben kendimi severim ama hayatın merkezi değilim kıyısında yaşayan ve tutunmaya çalışan bir karakterim. Diğer insanlara aşırı önem veririm ve her canlıyı severim. Üstünlüğüm asla yoktur ama yaptığım her eylemi tutkulu yaparım bu yüzden bazen eleştiriyi dinlesem de özümsemeyebilirim. Bencillik yanımdan geçmez. Paylaşmayı özellikle yakınımdaki insanların mutluluğu mutluluk katar bana. Kibirden Allaha sığınırım ve birçok şeyi bir arada yapmaya çalıştığım için tutku ile yapsam da asla mükemmel yapamam. Mutlaka sonucunda hata ve eksikler olur bunları da görürüm. Egom yoktur bütün yatırımı kendime yapmam ama yaptığın her şey mutlu olmamı sağlamasına dikkat ederim. Zevk aldığım bir uğraşı devam ettirmek için elimden gelen çabayı gösteririm. Belki farkına varamadığım kişisel bozukluklarımda olabilir. Fakat ben kendimi olduğum gibi kabul ettiğimde mutlu olmayı öğrendim için benden bir başkası olmaz bir başkası da ben olamaz. İşin sırrı da haddini bilerek yaşamak. Sizin istediğiniz her şeyi karşınızdakinin de isteme hakkı ve özgürlüğü olduğunu kabul etmek esasında.
Durup dururken neden böyle karakter, kişilik analizi yapma ihtiyacı duydum açıklamaya çalışayım. Her zaman olduğu gibi iyi veya kötü toplumsal bir olayda ortaya her şeyi çok bilen. Mangalda kül bırakmayan insanların çıkıp akıl vermesi. Suçu birilerinin üstüne yıkma çabaları. En dürüst kendileri, her şeyi en iyi bilen onlar. Başkasının söyleme hakkı yok. Herkese akıl verme çabaları. Bir insan her konuyu bilemez bir fikri olur lakin bilirkişi olamaz. Kurulan sistemi yöneten işletenlerde bizim gibi insanlar. Sistemin çürümesi için insanın çürümüş olması gerekli. Tamda burada herkes kendi muhakemesini yapsın. Çürüdüğünü kabul eden var mı? Çürüdüğünü kabul etmeyip de şartlar normalken yaptığı paylaşımları uygulayan kaç kişi var. Kendi işini yaptırmak için sistemin altını üstüne getiren, benim işim görülsün de gerisi önemli değil diyen sonrada her şeyi eleştiren.
İçimiz yandı yanan otelle beraber, bu olaylar yalnız ülkemizde olmuyor. Dünyanın her yerinde yaşanıyor. Asrın felaketleri deyip büyük puntolarla haber yapıyor uluslararası kanallar. 06 Şubat depremin de biz yaşadık. Amerika yangında yaşadı, Çernobil’de yaşandı, uzak doğuda Tsunamide yaşandı. Afet olarak tanımlanmasında ki sebep insanların aciz kaldığı kişi ya da kurumların bu felakete güç olarak yetme şanslarının olmadığı durumların adıdır. Ama Bir otelin yanması, Tren kazası, düşük ölçekli depremlerde şehirlerimizin yerle bir olması bunlar hatalı yapılan işlerin sonucu.
Hadi hep berber suçlayalım birilerini. Kim hangi cephedeyse diğerine saldırsın, hakaretler küfürler etsin. Hepsi boş. Bize Avrupa’yı örnek verenler Türkiye sınırına girince yerlere çöp atanlarla inanın aynı kişiler. Çünkü insanlıkları ahlakları sınırların arkası ile çizilmiş. Çok acı yetmiş dokuz canımız gitti gerçekten içi yananlar değil de duyar kasanlar saldırıp dursun. Her konuda olduğu gibi bunu da siyasi bir tarafa çekelim.
Soruyorum. Ölen kişilerin hangi partili, hangi görüşlü olduğunun bir önemi var mı? Öldüler hem de yok pahasına, birileri özellikle şu an mangalda kül bırakmayan birilerinin kendi işlerini, işlerine geldiği gibi hallettikleri için. Devlet denetlesin tamam amenna yetkiliyi gönderiyor bu yetkili bizim gibi etten kemikten insan, biri bir şekilde ikna ediyor. Çalışma izni veriliyor. Görmezden geliniyor ahbap çavuş ilişkisi devam ediyor sonrada veryansın. Olan yine vatandaşa oluyor ocaklar sönüyor. Sonuç sessizlik.