İnsanlar birbirleriyle ve doğayla uzlaşmadan da var olabiliyor, ancak bir gün kaybolan türler arasına girme ihtimalini göze almak koşuluyla...
Uzlaşmanın zıttı; yok etmek veya yok olmak. Ama uzlaşmanın getirdiği hayat, ortaya sonsuz alternatifler çıkarıyor.
Kendisiyle ve çevresiyle elinden geldiğince uzlaşan orta yolu bulan insan, kendinin ve çevresinin potansiyelini kullanabiliyor, geliştirebiliyor ve varoluş düzeyini yükseltebiliyor, böylece kendisini ve çevresini yarına taşıyabiliyor.
Kişinin varoluş ve gelişmişlik düzeyi; uzlaşmayı, müzakere etmeyi, olumlu yönde etkileyen unsurların başında geliyor.
Buradan yola çıkarak Gezi Parkı olayında çeşitli tepkilerin ne olabileceğine bir bakalım.
Klasik tepki:
Boşalt burayı kardeşim
Neoklasik tepki:
Şeker kardeşim boşaltıverin burayı
Realist tepki:
Boşaltın
Sürrealist tepki:
Boşaltmayanları sallandıracaksın gör bak bir daha yapıyorlar mı
Romantik tepki:
Ay! Park boşaltılmasın yıldızlar buradan çok güzel
Postmodern tepki:
Boşaltın lan
Mutabakatçı tepki:
Boşaltırlar, bir çözüm bulunur, üzmeyin çocukları
Devrimci tepki:
Alt yapı sorunları çözülmeden Gezi boşaltılamaz
Kaderci tepki:
Bırakın boşaltırlar, biraz beklesek kıyamet mi kopar
İktidarın tepkisi: Görüldü