Ben insan ilişkilerini yumurta pişirmeye benzetiyorum. Herkese omlet pişiremeyeceğiniz gibi tüm arkadaşlarınız ve yakınlarınızla olan ilişkileriniz de aynı olamaz. Herkese karşı davranış tarifimiz farklılık göstermelidir. Peki, bu tariflere nasıl ulaşacağız?
Yemek tarifleri gibi kişisel davranış tariflerinin bir kitabı mı var, diyebilirsiniz. Aslında herkesin kendisine ait yazılı olmayan bir hayat kitabı vardır. Bu kitapta yaşadığı deneyimler saklıdır. Zamanla eşimize dostumuza ve ailemize karşı oluşturduğumuz davranış tarifleri yer alır bu kitapta. Aynı yumurta tariflerindeki farklılık gibi, sizin annenize karşı geliştirdiğiniz davranış tarifi ile kardeşinizin annenize karşı geliştirdiği tarif aynı değildir. Bunu çok küçükken daha 9-10 yaşlarındayken deneyimlemiştim. Kardeşim benden 3 yaş küçüktür. O dönemlerde 6-7 yaşlarında olan kardeşim bir yaramazlık yaptığı zaman kıkır kıkır gülerek babama sarılır gergin ortamı bir anda yumuşatırdı. Ben ise yaptığım hatanın utancıyla hiç kıpırdamadan susardım. Ortam yumuşamadığı için de babamdan güzel bir nutuk dinlerdim. Kardeşimin yaptığını yapmaya kalktığımda ise bu davranış üstümde emanet kıyafet gibi kalır bir işe yaramazdı ve ben o nutuğu yine dinlerdim. Sonra bu duruma karşı benim kendi stratejimi geliştirmem gerektiğini anladım. Bu yüzden hayatta hiçbir zaman başkasının tarifini kullanmamak gerek. Yumurtayı pişirirken suyun kalitesi, ateşin gücü farklı olduğunda beklenmedik sonuçlarla karşılaşabileceğimiz gibi, başkasının davranış tarifinin de sonuçları beklenmedik şekilde gerçekleşebilir.
Atalarımızın da dediğin gibi “her yiğidin yoğurt yeme biçimi farklıdır.” Bu atasözünden siz kendinize nasıl ders çıkarırsınız bilemem ama ben buradan yola çıkarak kendi hayat kitabımı farklı tariflerle yazıyorum.