Gençliğimiz çekirdek çitleyerek geçiyordu. Avuçladıkça eksilen çekirdek paketindeki çekirdekler gibi eksiliyorduk günden güne. Hep aynı şarkıyı dinler,  hep aynı şeylere güler olmuştuk. Oysa eskiden ne kadar kalabalıktık. Şimdi ise yalnızlığımız belli olmasın diye eskiden olanların taklidini yapıyorduk ki kalabalık görünelim, iyice bunalıma girmeyelim diye.

Eskidenle başlayan cümleler şimdinin yalnızlığını gösterir. Eskiden, eskilerden konuşulur hep. Seksenlik dedelerden farkınız kalmaz. Peki ya seksen yaşınıza geldiğinizde ne olacak acaba?

Nelerden konuşacaksınız? On dokuzunda seksenlik gibi davranan adamlar seksenine geldiklerinde ne yaparlar, bilinmez.

Yanımdakileri düşünüyorum da; hepsi ilginç adamlar. Bir tanesi takmış ölünce sevemezsem onu diye. Bir tanesi bozmuş kafayı köydeki arsaları ile. Ben ise uykuyu, hayata tercih etmişim.

İstesek oluşturamazdık bu üçlüyü. Sorunlu yaşıyoruz dostlarım, çok sorunlu. Aslında sorunsuz da yaşayabiliriz.

Sorunsuz yaşamanın tek yolu var; görmeyeceksin. Etrafında olup biten olaylar seni rahatsız etmeyecek. Günübirlik, benci bir hayatı tercih etmelisin. Biz düşüncesi insanı yorar. Daha bir sevgiliyle bile biz olmak zorken, hayatı biz fikri üzerine kurmanın zorluğunu varın siz düşünün. Siz ne kadar biz derseniz deyin. Karşı tarafın cümleleri ben ile başlıyorsa artık siz, biz olamazsınız. Siz her biz deyişinizde aslında o olursunuz. Yani çoğaldıkça, eksilmiş olursunuz.

Küçük bir oda düşünün. Ortada yere serilmiş bir gazete kağıdı, üzerinde çekirdek paketi, gazete kağıdına değmekle değmemek arasında gidip gelen altı ayağın çıplak otuz kıllı parmağı. Hepsi de aynı dertten muzdaripler. Oysa onlar da isterdi kendileri gibi on tane çıplak fakat kılsız, renkli parmaklar. Ama elimizde otuz adet, kıllı, insanlık dışı üç dananın parmağı var. Ayaklar bile sitemde artık; lanet olsun size diye. Koku salıyorlar, bizi fark edin diyorlar. Burada otuzumuz olmamalıydık, on tanemize on tane renkli, kılsız olmalıydı diyorlar fakat sahibi olan danalar bu durumu fark edemiyor. Ve de gayet hallerinden memnunlar.

İşin en kötü kısmı da bir zaman sonra o diğer yirmi kıllı olmadan yapamıyor olmak. Gözler onları arıyor. Hayatın basitliği, sıradanlığı, mutlulukların anlık oluşu, edebiyat, bilim, felsefe sizin neyinize otuz kıllı parmak. Yani nedir bu şehir yalnızı olma durumları. Hayat artık moda ve ilişki ekseninde dönüyor. Modanız geçiyor terk ediliyorsunuz. Ya da modası geçiyor, terk ediyorsunuz. İyi olana değil, popüler olana ilgi var. Şimdi bana kimse çıkıp da binlerce dansöz var diyen Serdar Ortaç'ın; insanların sahteliği, yerine ve zamanına göre şekil değiştirir yapıda olduğunu görüp, düşünüp bu şarkıyı yazdığını söylemesin. Arkadaki çıstak çıstak müziğin üzerine yapıştırma anlamsız sözler. Ama tutuyor işte. Çünkü popüler olan bu.

Engin; mesela sana neden Engin diyorlar. Cihan da diyebilirlerdi. Ama alışkanlık işte Engin deniliyor. Alışıyoruz bir şeylere ve yenilenmek istedikçe kaybediyoruz. Yani yenilenmek bir bakıma da kaybetmek. Mesela sevgilin saç şeklini değiştirmen gerektiğini söylüyor ve değiştiriyorsun. Değişimi sevmiyor ve seni terk edebiliyor. Ya da değiştirmek istemediğini söylediğinde demek saçların benden daha kıymetli diyip seni yine terk edebiliyor. Yani neticesinde genel olarak kaybediyoruz. E mağlubiyet bu kadar kesinken biz daha neyin derdindeyiz ki. Bırakalım.

Değişmeyelim, yenilenmeyelim. Kaybediyoruz nasılsa gibi uzun mu uzun, aynı kelimelerin sıkça kullanıldığı, üzerine düşünmediğiniz zaman vay be adam ne cümle kurdu gibi anlaşılacak fakat düşündüğünüzde çelişkili, saçma, aslında hepsinin de ötesinde bir yalnızın, kendini ifade edemeyen, anlaşılamayan bir bireyin sessiz çığlıklarından ibaretti tüm bu sözler.

Üzücü. Biz; biz öyle insanlarız ki onlardan farklıyız, bizim için güven önemli, biz bu otuz kıllı parmağın sahipleriyiz, bizi hiçbir güç yıldıramaz, yıldıramayacak da gibi içinde gaz öğeleri barındıran bir cümle kurmak isterdim ona. Ama ben artık bunları duymak istemiyorum. Görmek istemiyorum.

Yavaşça on kıllımı gazete kağıdından çekip, benim gitmem gerek diyerek odadan çıktım. Ve on kılsız, renklimi bulmak üzere kendimi dağa, bayıra vurdum.
banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981