Her zamanki gibi yine son dakikalara bırakmışım yapacaklarımı. Aceleyle çıkıyorum dışarıya. Benden daha aceleci ve telaşlı hareketler yaparak ilerliyor bir kız, kulağında telefonuyla. ‘Sen benim bilgisayarımı salak mı zannettin’ diyor, konuştuğu kişiye. Muhtemelen erkek arkadaşı olmalı.

‘Konuşma kayıtlarına baktım, aşkım yazmışsın birine. Benim bilgisayarım salak mı? Kaydediyor her şeyi sohbet günlüklerine’ diyerek devam ediyor konuşmasına. Biran okula yetişmek için hızla dışarıya çıktığımı unutup, hikayenin içine dalıyorum. Adımlarımı, onun adımlarına göre atıyorum. Sevindirici olan tek şey onunda büyük ihtimalle minibüs durağına yürüyor olması. Bu hikayenin yarıda kalmasını istemiyorum.

O telefonda ses tonunu bazen yükseltip, bazen alçaltarak yürümeye devam ederken, bende içimden bu kızı tebrik ediyorum. İlk defa konuya bu şekilde yaklaşan birisini gördüm. Ben salak olabilirim, sen salak olabilirsin, hepimiz salak olabiliriz ama benim bilgisayarım salak değil. Bakış açısını seviyorum. Minibüs durağına geliyoruz. Kalkmakta olan minibüste iki kişilik yer olduğunu söylüyor, duraktaki adam. Mutlu oluyorum, yan yana oturup hikayeyi daha rahat dinleyebileceğim için. Minibüse bindiğimizde maalesef ki yerlerin yan yana değil de ayrı ayrı koltuklarda olduğunu görüyorum. Üstelik biri başlarda, diğeri ise arka tarafa doğru. Arka taraftaki yere oturuyor. Bende kaderime razı gelip boş olan ön taraftaki koltuğa oturuyorum.

Yolculuk başlıyor. Tam sıkıntısız, sevimli bir yolculuk yapacağımı umduğum anda yine sessiz, dükkan tabelası okuma, ağaçlara bakma, koltuk başındaki kılıfta bulunan delikleri saymalı bir yolculuk yapıyorum. Hiç olmayacak şeyleri düşünüyorum. İyide bu adam şimdi neden aklıma geldi ki dediğim kişileri bile düşünüyorum. Sevdadandır diyor Feridun Düzağaç’ın annesi. Benimki ise uzakta. Sesini telefonla duyabiliyorum. Birden ailemi özlüyorum. En çok da Deniz Ege’yi. Eğer zamanında kafamı çalıştırsaydım biraz, o büyürken her anına tanıklık edebilecektim. Şimdi yalnızca tatillerde görebiliyorum. Daha önce hiç kimseyi bu denli özlememiştim, bıdırık yeğenim benim.  Ben yolculuklarda birisini dinlemezsem eğer hemen böyle duygusala bağlıyorum. Acilen çıkmalıyım bu ruh halinden. Ve fakülteye yaklaşırken, beni rahatlatan ses arkamda oturan kızdan geliyor; ‘Şuraya bak!’ diyor yanındaki arkadaşına. ‘Dışarıdan baktığında büyük gibi. İçerisinde bir şey var zannediyorsun. Oysa içi de boş, insanları da…’ Tam yine klasikleşmiş bir yolculuk yaşadığımı düşündüğüm anda gelen bu ses, beklediğimden çok ama çok ağır bir cümle kuruyor. ‘İçi de boş, insanları da…’ Arkamı dönüp alkışlamak geliyor içimden, kendimi kaybetmiş bir şekilde. Esasında dönüp, ‘Sen ne kadar dolusun ki’ demek istiyorum. Eğer insanın bilgi birikimi gibi çeşitli konularda, yaş gruplarına göre doluluğunu ölçen bir alet olsa ve bir baraj sistemi uygulansa; eminim ki bu kız barajın altında kalır. Çünkü yalnızca şikayet eden birisi. Nereden biliyorsun ön yargılı herif demeyin. Biliyorum, az da olsa tanıyorum onu, tanımamazlıktan geliyorum konuşmamak için. Birkaç defa istemeyerek de olsa, yanımda olan arkadaş yüzünden konuşmuştuk. Saçma sapan şeyler söylemişti. Arkasından gülmüştük. Belki de yeterli doluluğa ulaşmamış olduğumuzdan, anlayamamışızdır onu…

İnsan yalnız ölmemeli, hayatında biri olmalı denir ya hep. Bir tarafta teknolojinin üstünlüğünü kabul eden bir kadın, diğer tarafta ise mevcut ortamda bulunan herkesten üstün olduğunu düşünen bir kadın. Tabii ki de hiçbiri. Peki ya kim? Birisi olmalı. Tamam bunlar üst üste gelen kötü örnekler olabilir. Ama birisi olmalı. Mesela adı, ‘Ayda’ olan. Bu dünyadan uzak biri. Saçmalıklarından, teknolojisinden, işinden-gücünden uzak…

Özcan Alper’in ’Sonbahar’ adlı filminin bana göre en özel diyalogu geliyor aklıma. Gürcü kadın, hapishaneden yeni çıkmış otuzundaki adama; ‘Biliyor musun? Sen şimdiki zamanda yaşamıyorsun sanki, Rus romanlarından kaçmış gibisin. Yusuf! Ne düşünüyorum biliyor musun? Keşke her şeyi geride bırakıp uzun bir yolculuğa çıkabilseydik seninle...’

İkisi de değil. Birisi olmalı. Rus romanlarından kaçan… Belki her şeyi geride bırakıp uzun bir yolculuğa çıkabileceğim…(AYDA’YA)
banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981