Aga be!
Erdoğan mağdur edebiyatı ile bunca yıldır iktidar değil mi?
Hani şiir okuduğu için 1999 yılında, İmralı’da (pardon Pınarhisar’da) 4 ay kadar ağırlandığını 16 yıldır kafamıza kaka kaka...
Benim gibi 12 Mart’ların, 12 Eylül’lerin işkencelerini yakinen bilen mağrurlar, böyle mağdurluğu anlayamadık tabii...
Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’nin Çatı Adayı Ekmek bey de meğerse çok mağdurmuş. (Koca Cumhur Reisi Adayı, adını yazarken hata yapmaktan çekiniyorum, ondan seçim sloganı ile yazdım.)
Devletin televizyonu, kronik mağduru 255 dakika, onu ve diğer refikini ise 1’er dakika haber diye Dünya Kupası maçları arasında izlettiriyormuş.
Ahali artık hangi mağduru seçer bilemem.
Ben sandık gününe kadar gülmekten baygın düşeceğimi hissediyorum, sandık görevlisi öğretmenlerin yaz tatilleri kendilerine haram oldu diye ettikleri beddualar beni tutmayacak.
Demokrasi gerçekten komik bir rejim.
Düşünsenize...
Çocuk CHP gençlik kollarının en altından girip en üstüne çıkıyor, abileri onun bu söz dinleyen kuzucukluğunu ödüllendirip, Antalya Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi yapıyor. A’aaa... Çocuk üç gün sonra “pat!” diye Erdoğan’ın ellerinden AKP rozeti ile kameralar karşısında...
CHP’liler feryat figan: “Meclis üyeliğini de bırakmalı!”
Gel de gülme!
Yahu siz mi aday yaptınız?... Bu CHP’lilere ne demeli bilmem ki?...
Hay gözünüze Edirne’de Budak kaçsın, İstanbul’da başınıza Tunay düşsün, Adıyaman’da Fırat’ta boğulun, Adana’da Başoğlu kebap yiyin “he” mi?
La bunlar neydi ki ne?...
Bu demokrasi komik bir şey diyorum, siz bana kızıyor musunuz?
Haksızlık edersiniz.
MHP Genel Merkezi Çanakkale il ve merkez ilçe yönetimlerini “şıp” diye görevden alıverdi.
“Orası MHP, abilerin sözü dinlenir ülkücü kültüründe...” dediğinizi duyar gibiyim.
E o zaman, neden diğer Çanakkale ilçelerinin yönetimleri görevden alınmayı beklemeden istifa ettiler?
“Aksaçlı, gün görmüşler gelsin hakkınızdan” diyeceğim, ama eceler de, hakanlar da mezarlarından kalkıp “lan biz bunlardan daha demokrattık!” derler diye çekiniyorum. Haklı çıkacaklarına eminim de...
Demokrasi işte bu kadar komik bir şey.
Baksanıza Metin Aralot isimli şarkıcı, klip yönetmeni “Ben çapulcuyum!” demek için Erdoğan’ın davetine gitmiş.
Yahu Erdoğan’ın davet ettiği bu kardeşimiz çapulcu mu, çaputçu mu bilmemesi mümkün mü? Kabataş’ta türbanlı kadına olmayan saldırıyı bile capcanlı, gözleriyle görmüş gibi meydanlarda anlatan o değil mi?
Demokrasi deyince elimde değil, çok gülüyorum. Bakıyorum gülmekten kırılacağım, dağarcığımdan demokrasinin geçmişi ile ilgili bilgileri çıkartmaya çalışıyorum.
Örneğin, günümüz komik demokrasisinin aktörleri, İsmet İnönü’ye saldırmayı alışkanlık haline getirdiler ya... İşte onu anımsayarak gülme krizimi tedavi ediyorum.
Anımsadınız mı?
Cumhuriyet’i kuran İkinci Adam!
Demokrasi ile bu Cumhuriyeti tanıştıran Birinci Adam!
Çok partili sistemi Türkiye’ye getiren, iktidarı törenle muhalefete devreden, siyaset biliminden yoksun zamane siyasetçilerinin “diktatör!” dedikleri büyük insan!
Ruhun şad olsun İsmet İnönü!
Bu komik zamane demokrasisi oyuncularının, seni diktatör ilan ettiğini heybemden çıkarıp çıkarıp, gülerken ölmekten kurtuluyorum.
Seni sevdiğimi, sonsuz dek saygı duyduğumu bil ve derdimi anlatmak için saygısızlıkmış gibi görünen üslubum için beni bağışla!
Erdal İnönü, size bu perşembenin gelişinin, çarşambasını zaten anlatmıştır...
Benimki, ahaliye kırıp dökmeden anlatma çabası...