Beyin, dev bir biriktirme ve yorumlama deposu. İnsan vücudunun yüzde 2’si ağırlığındaki beyin, yüzde 98’i idare ediyor. Vücudun sol tarafını, beynin sağ tarafı yönetiyor. Aynen bazı yönetimler gibi.
Kendimizi tanıyor muyuz? Asla tanıyamıyormuşuz. Birçok araştırma, bize tamamen yabancı kişilerin hareketlerimizi tahmin etmekte, bizi tanımakta daha başarılı olduğunu gösteriyor.
“Ben senin ciğerini bilirim” lafı bir anlamda doğru, ancak “Ben senin beynini bilirim” de olabiliyor bu durumda.
Kendimizi ve başkalarını anlamamızı zorlaştıran şey, beynimizde taşıdığımız acı dolu, deforme olmuş anılar imiş.
Beyin müthiş bir depolama ağı içinde olayları, düşünceleri ve anıları yeniden depolayan, yeniden yorumlayan ve tekrar depolayan bir mekanizma çünkü.
100 milyardan fazla nöron içeren insan beyni kişinin tüm işlevlerini düzenliyor. Aşk, kişilerde muhakeme yeteneğinin kaybolmasına ve saplantılı kişilik bozukluğuna neden oluyor. Beyin, normal işlevine dönünce aşk da bitiyor.
Aşkın ömrü, beyin fonksiyonlarının yerli yerine oturmasıyla doğru orantılı. Üç gün, beş gün, üç yıl vs…
Herhangi bir durumda, davranışlarınıza dikkat etmek, kendinizi daha iyi tanımayı sağlıyor, yine beyin devrede...
Araştırmalar, başkalarının gelecekteki hareketlerini tahmin etmenin, kendimizinkini tahmin etmekten kolay olduğunu gösteriyor. Çünkü kendimizi daha pozitif bir bakışla değerlendiriyoruz bu da hatalı bir değerlendirmeye neden olabiliyor.
Sorunu bir kez inceledikten sonra karar veren bir kişinin doğru kararı alma olasılığının, günler, hatta aylarca inceleyenlerinkinden daha fazla olduğu görülüyormuş. Nöronların kendi gibi 10 bin tane nöronla bağlantı yapmasıyla ilgili bu durum…
Sözün özü, “beyim bilir değil, beynin bilir…” Beynini kullan, analitik düşün ve hızlı karar ver…