Biga bereketli topraklar üzerinde, tarım ve ticaretle uğraşan çalışkan insanların kasabası. Burası, binlerce yıldır kendine yetmeyi başarmış bir coğrafyanın yerleşim merkezi.
Ancak son 20 yılda Biga önemli yatırımlarla bir gelişim ve değişim içine girdi. OSB’de başlayan gelişim büyük özel yatırımlarla tavan yaptı. Çelik tesisleri kuruldu, limanlar inşa edildi. Bölgeye enerji ve doğal gaz altyapısı getirildi.
Ardından enerji santralleri devreye girdi. Biga çevre kaygılarıyla tanıştı. Çevreye duyarlı kesimlerin sesi yükseldi. Geçen süreç içinde tarım ve hayvancılıkla uğraşan Biga insanı sanayi işgücüne entegre oldu. Çevresel kaygılar geniş ölçüde giderildi. Toplumda derin tartışmalar sosyal yapıyı yeniden şekillendirdi.
Bugünlerde ise Biga yeni bir yol ayrımında.
Biga TSO temsilcisi Karabiga’da santral kül sahası iznine şerh konmasına, şerh koyuyor. Karabiga’da solunan deniz havasına santral gazı katılmasına katkı sunmaya çalışıyor.
Bölgedeki İÇDAŞ yatırımları birçok farklı yatırımcının iştahını kabarttı. Filiz, Sarıkaya, Kaptan, Cenal vs. uzayıp gidiyor liste… Öylesine ki, 15 yıl önce 1 megavat enerji üretilmeyen Bandırma-Lapseki arasında lisans alınan, yapılmak istenen enerji yatırımları bugün 14.000 megavata ulaşmış durumda. Kazanan birkaç kişi olacak elbet, ancak Biga milyonlarca ton kömürün kazanı olacak.
Bilim adamlarınca hava kalitesi üzerinde yapılan değerlendirmeler bölgenin oluşacak emisyonu kaldıramayacağını, insan bitki ve hayvan sağlığına zarar verecek sınır değerlerin defalarca aşılacağını açıkça ortaya koyuyor. Bu durum; bölgede filizlenen sanayii ve beraberinde binlerce yıldır yapılan tarım ve hayvancılık faaliyetlerini sürdürülebilir olmaktan çıkarmak üzere.
Oysa Çanakkale ekonomisinde et, süt ve birçok tarımsal üründe öncelikli üretim merkezi olan Biga’da bölge halkının beklentisi; filizlenen sanayilerin farklı sektörlerdeki yatırımlarla gelişerek sürdürülebilir bir yatırım yaratması.
Elektronik, otomotiv, beyaz eşya, teknoloji üretimi gibi birbirini geliştiren farklı sektörlerde yatırımcılar için cazibe merkezi olacağını düşünülen Biga; bir anda Karabiga’da, Bekirli’de, Gürece’de artarda gelen santral ÇED girişimleriyle sarsıldı. Sadece kendi kazancına odaklı yatırımcılar Biga’yı bir felakete sürüklemek üzere.
Tamamı ithal kömüre dayalı dev ölçekli enerji yatırımları; ne yeterli istihdam, ne sürdürülebilir bir sanayi, ne sürdürülebilir tarım ve hayvancılık, ne de sürdürülebilir bir gelecek vaat ediyor.
Biga ciğerlerini santral gazıyla doldurursa, sonuçları Çanakkale içinde yıkıcı olacak.
Biga’nın yol ayrımı Çanakkale’nin turizm kenti olma hayallerinin yanı sıra, Çanakkale’de yetiştirilebilen ürünlere derin bir darbe vurmak olacak.
Bölgeye sadece enerji yatırımları için yoğunlaşan talep, bölgenin havasını solunur, toprağını bereketli, suyunu temiz olmaktan çıkarmayı vaat ediyor.
Enerji santralli sanayileşmeyle Biga; 5-10 yıl sonra çevre felaketleriyle ekonomik tavandan dibe vurabilir. Zehirlenmiş ve işsiz kalmış insanlar, zehirlenmiş bir ova, hayalet şehre dönüşen bir kasaba...
Belki yaşayıp göreceğimiz kadar yakın bir gelecek.
Ancak kesin olan; Biga dibe vurduğunda bu yazıların hiç bir anlamı olmayacak…