İş seyahati için yurt dışına çıkan eşi, yeni okumuş olduğu kitaptan etkilenerek karısına şunu söyledi: “Bir daha hiçbir şeyi kötü diye tanımlamayacağım. Hayatımızdaki olayları adlandırma şeklimiz hayatımıza yön veriyormuş, biliyor muydun?”
Kadının aklına küçüklüğünde yaşadığı bir anısı gelmişti.
Küçüktü güzel kız, sekiz yaşını henüz tamamlamıştı. Bayram sabahı tüm komşularını ve akrabalarını gezecek, sonra da yakın arkadaşı Deniz ile sokakta oyun oynayacaklardı. Bayramın ilk günü akraba ziyaretleri ve komşu ziyaretleri bittikten sonra, soluğu Denizlerin kapısında aldı. Kapıyı ısrarla çalmasına rağmen kapı bir türlü açılmıyordu. Kapıyı çalmakta olan kızı gören Denizlerin yan komşusu tatlı Nurten Teyze, kapıya çıkıp “ Yavrucuğum! Denizler evde yok, bayram için köylerine gittiler” dedi. Bunu duyan küçük kız boynunu bükerek eve gitti.
Evde ilk sorduğu soru “Baba bizim köyümüz yok mu? Herkes bayramda köyüne gitmiş, biz neden gitmiyoruz?” olmuştu. Babası, kızının bu sorularına, doğup büyüdüğü yerlerden bahsederek cevap verdi ve ona “seni de bir gün oralara götüreceğim. Bizim de köyümüz var tatlım, sadece biraz fazla uzakta” dedi.
Yaz tatiline girerken Hasan Amca, kızına müjdeli haberi vererek, yolculuk biletlerini gösterdi. Kız, sevinçten havaya uçmuştu. Sonunda o da babasının köyüne gidecekti, hem de koskoca bir yazı geçirmek için. Bunun muhteşem olacağını düşünerek çantasını hazırlamaya başladı.
Uzun bir otobüs yolculuğu, sınır kapısı ve gümrükte yorucu bir pasaport kontrolünden sonra, otobüsle birkaç saat daha yol aldılar. Sabah kalktığında gözlerini babasının şirin köyünde açmıştı. Köy tam da hayal ettiği ve Hayat Bilgisi kitabında okuduğu gibiydi, hatta fazlası vardı bu köyde. Gece yarısı herkes kalkıp at arabalarına biniyor ve tütün kırmaya gidiyordu. Sabah kahvaltısında ise evde olunuyor, kahvaltı hazırlığına başlanıyordu. İneklerden tazecik yeni sağılmış süt pişmesi için ocağa konuyor, tavukların kümesi yumurta için kontrol ediliyordu. Kahvaltıdan sonra dışarıya göz atmaya çıkan kız, bütün evlerin kapılarının açılıp ineklerin dışarıya çıkmaya başladığını görünce, ürküp bir at arabasının arkasına saklandı. Bu inekler nasıl serbest kaldılar, ya şimdi beni yerlerse diye endişeli bir şekilde at arabasının arkasında ineklerin gitmesini bekledi. Neyse ki, inekler çok çabuk gözden uzaklaşmışlardı.
Tüm günü anne babasını hiç görmeden, bostanda kavun yiyerek, kara gölde diğer çocuklarla balık tutarak, kuzuları severek ve atlara binerek geçiren kız; akşam saatlerinde eve dönmüştü. Annesi telaşla “Kızım nerdesin? Aç mısın? Seni çok merak ettim” dedi. Aslında annesinin endişesi sadece kızının aç olup olmamasıyla ilgiliydi. Çünkü tüm köy birbiriyle akrabaydı ve herkes birbirini kollar ve gözetirdi. Küçük kız “Merak etme anne, tüm gün sokaklardaki meyve ağaçlarından kopardığım meyvelerden yedim hiç aç değilim” dedi. Akşama doğru herkes tütün dizmek için avluda toplandı. Tütün dizme işinden sonra akşam yemeği hazırlıkları başladı. Akşam yemeği bittikten sonra herkes giyinip süslenmeye başlamıştı. Evdeki genç kızlardan birine “nereye gidiyoruz” diye sordu küçük kız. Gençler “ Haydi sen de hazırlan diskotekaya gidiyoruz” dedi. Küçük kızın gözleri kocaman olmuştu. Hem disko gibi bir yerin köyde olması hem de çocukların oraya girebiliyor olması, kafasını karıştırmıştı.
Güzel bir geceden sonra küçük kız yatağına yattığında şunları düşündü “Burası bir köy ve şehirdeki gibi rahat bir yaşam yok. Her yer pis kokuyor, tozlu ve çamurlu. Herkes şalvar giyip yazma takıyor. Gece yarısı çalışmak için tarlalara giden bu insanlar, akşam kendilerine vakit ayırıp diskoteka dedikleri müzikli mekanlara gidip kahve içiyordu. Hiç biri mutsuz değildi. Hepsi gülüyor hepsi çok eğleniyor ama bir o kadar da çok çalışıyordu. Oysa şehirde çok daha rahat yaşayan, temiz kıyafetleriyle temiz işlerde çalışan insanlar mutsuzdu.. Peki bu insanların bu kadar mutlu olmasının sebebi neydi?”
O zamanlar bunun nedenini anlayamayan küçük kız, şimdi eşinin söylediği bu cümleyle her şeyi daha iyi anlamıştı. “Yaşadıklarımızı adlandırma şeklimiz, gerçekten de hayatımızı etkiliyor" diyerek eşine katıldı.