Bandırma limanında memurluk yaptığım zamanların birinde, bir akşam kafaları çekelim dedik. İş yerinden bir kaç arkadaş toplandık, masayı kurduk. İlk kadehleri kaldırıyoruz, ‘Tatlı Osman’ lakaplı arkadaş “Haydi namusunuza” demez mi?

Bir an için şaştık kaldık.

Tatlı Osman “Arkadaş, neden şaşırdınız? Şeref ile namus bir değil mi?” demez mi ?

Osman’a dalacaktık, ama adam bizim iki katımız.

İşyerlerinde bazen böyle numunelik ve garip  arkadaşlar olur.

Eskişehir Demiryolu Meslek Lisesi’ni bitirince, onyedi yaşında devlet memuru oldum. Çanakkale’de demiryolu olmadığı halde demiryolcu olan numuneliklerden biri de ben olabilirim.

Garip olan bir şey de, ben demiryolu meslek lisesini bitirdim. Bandırma Limanı’na tayinim çıktı. Bandırma Limanı Devlet Demiryolları’nın olduğundan...

Tamam anladık... Bunda ne gariplik var diyebilirsiniz ama Bandırma Limanı inşaatı bitmediğinden, devlete teslim edilmemiş... Yani, bizim işyerimiz var, ama yapacak işimiz yok!

Tabii... Görev görevdir... Teslim edilmeyen limanda, bir müdür olmak üzere toplam 11 kişi göreve başlamıştık.

Sabah 08;30'da işe gidiyor, akşama kadar yardımcı hizmetler görevlisi Çarpık Osman’ın çay ocağında sohbet ediyorduk. Müdürün şoförü Fethi abi, okul arkadaşım Afyonlu Ahmet, güvenlik görevlileri...

Bir yıl boyunca aynı mekanda 8 saat geçirince, tabii yeni bir şeyler yapmak gerekirdi. Biz de işyerimiz çay ocağının kapısına ‘Osman’ın Yeri’ tabelası takarak bir ar-ge çalışması başlattık. Ayrıca; çaydanlıkları, fincanları, cezveleri duvara çivileyip, üzerine de “Dışarıya takım verilmez!” diye tabelayı taktık. Yani bir bakıma inovasyon uygulaması diyebiliriz.

Devlete teslim edilmeyen limanda, olmayan limanın memuru olunca , yorgunluktan biraz da değişiklik olsun diye ikinci vardiyayı kurduk. İkinci vardiyaya 17:00'de başlanıyor, 17:10'da mesai son buluyordu. Bu 10 dakikalık süre içinde atılması gereken 4 imza vardı.

İş başı saatinde işe giriş - (imza)

Yemek arası yemeğe gidiş - (imza )

Yemek sonrası geliş - (imza)

Mesai bitimi işten çıkış - (imza)

Bu görevleri tamamladıktan sonra, mesai son buluyordu.

Gündüz vardiyası daha zevkliydi ama..

İşi olmayan personelin ve idaremizin, idari işler müdürümüz Turan bey vardı. O da çok tatlı biriydi. “Bekçi Niyazi’nin karateden siyah kuşağı varmış” diye gaz verdikçe, o da “Benim de sarı kuşağım var” der; 110 kiloluk müdürümüze liman sahasını turlattırırdık.

Bir diğer güvenlik görevlisi Halim vardı. Çok detaycıydı. İşteki detaycılığını görmek nasip olmadı ama özel hayatındaki konuları çok detaylandırırdı. Bir konuyu anlatacak diyelim...

“Kapıyı vurdum. İçeri girdim. Selamünaleyküm dedim. Aleykümselam dedi. Baba dedim. Buyur dedi...”

O arada Bekçi Niyazi sözünü keser:

“Halim... Atlatmadan anlat!”

Halim; “Atlatanın anasını... Bak tekrar ediyorum. Kapıyı çaldım. Buyur dedi. Baba dedim. Buyur dedi...”
Aynen devam ediyor.

Halim, Niyazi ve Ekrem; 3 güvenlikçimiz vardı. İleride liman bize teslim edildiğinde ihtiyaç olur diye, bir yıl önceden göreve başlamışlardı.

Benim de yaşım onsekize yeni giriyor... Lacivert takım elbiseler, her iki yakamda kırmızı zemin üzerinde yıldız apoletler... Maaşımı da almışım...

İşyerinin önünden  geçen ilk kıza arkadaşlık teklif edeceğim, kafaya koydum. Nasıl olsa iş de yok...

Kıza yaklaştım. Tam konuşacağım...

Henüz  işletmeye geçmeyen işletmemizin şefi Arif beyi işyeri binamızın önünde görünce, kızın yanında ayrıldım.

Yanına yaklaşınca, bana kızarak “Sen ne yapıyorsun böyle? Müdür seni kızlarla görüşürken görmüş, sana ifade açmamı söyledi. İş saatinde hovardalık yapmaktan ifadeni alacağım. Ne diyeceksin bakalım” dedi.

İşte, beklenen an gelmişti. İşyerimizin  işleri açılmıştı.

Sonunda müdür bey büyük bir tespitte bulunmuştu.

Şefimiz Arif bey ifade açmak görevi ve sorumluluğunu üstlenmişti.

İdari işler müdürümüz Turan bey ifadeyi alacaktı.

İfadeyi daktilo etmek için Nur hanım görevlendirilmişti.

İfadenin tebliğ zarfını odacı Osman bey imza karşılığı tebliğ edecekti.

Tebliğ aşamasında bir sorun olmaması için güvenlik görevlisi Niyazi de hazırdı.

Ben de ifade verebilmem için, benim dışımda diğer 2 memur ve 2 güvenlikçi arkadaşları şahit gösterdim.

Bandırma Liman İşletmesi’nin 11 kişilik kadrosu olarak, hepimize önemli birer görev çıkmıştı.

Tam 11 kişiydik.

İşte takım oyunu  budur!

İş olmayan zamanlarda oynanması tavsiye edilir.

Dışarıya takım vermemek şartıyla..


banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981