Hukuk Fakültesi öğrencisiydim. Okuluma devam edebilmek için çalışmam gerekiyordu. Bir gün Kavacık’ta Akasya Durağı’nın önünden geçerken, şoför arandığına dair bir yazı gördüm. Hemen durağa koşup, duraktakilerin Nuri Baba dedikleri sevimsiz, ota – boka karışan adamla tanıştım. Nuri Baba’ya sevimli gözükmek için, onu çok sevdiğimi – gerçekten baba bir insan olduğunu falan söyledim. Kendisi iyilik meleği bir insan olduğundan, beni de kendi gibi sanıp hemen inanıverdi.

Durakta neredeyse her bölgeden insan vardı. Trakya’yı temsilen Osman Aga, Doğu’yu temsilen Seyit, Karadeniz’in gülü Ali Kemal falan. İlk zamanlar eğlenceli gibiydi her şey. Her gün bir olay oluyordu. Genelde olayların arka planında Sinan adındaki üç kağıtçı vardı. Olay anlaşıldığında toplanıp, Sinan’a dalıyorduk. Kalaslarla adamın ağzına – gözüne vurduğumuz halde, her ne hikmetse adama bir şey olmuyordu. Doğrusunu söylemek gerekirse bizim durak, Arka Sokaklar adındaki polisiye diziden daha hareketliydi. Hatta aksiyonun dibine vurmaktan, direksiyon sallayamaz olduk.

Bir zaman sonra olaylara o kadar alıştım ki, üniversiteden mezun olduktan sonra avukatlık yapmak yerine KPSS’ye girip polis oldum. Tam Nuri Baba denilen sevimsizden kurtuldum derken bu sefer de Rıza Baba adındaki dingil çıktı karşıma. Mesela adamın biri 37 kişiyi öldürdükten sonra sonunda biz adamı bulup, adama; ‘teslim ol ’’ uyarısı yapıyoruz. Adam ise her eli silahlının verdiği klasik ‘‘yaklaşmayın, sizi de yakarım kendimi de’’ cevabını verdikten sonra araya bu Rıza Baba danası girip, ‘‘evlat ver hadi o elindeki silahı, bir yanlış daha yapma’’ falan diyor ve adam nasıl oluyorsa elinde silahı ağlayarak Rıza Baba’ya veriyor. Birkaç kere ben denedim aynısını, adamlar bırakın silahı vermeyi, kafamıza gözümüze sıktılar. Nuri Baba’nın etrafındaki yağcıların aynısından, Rıza Baba’nın yanında da var. Bence bu Rıza’yla - Nuri kompleksli adamlar. Bilerek kendilerine yağ çekenleri etraflarına topluyorlar. Ne güzel duraktan, duraktakilerin ailelerinin sorunların kurtuldum diye sevinmiştim ama şimdi de ekiptekilerin aileleriyle uğraşıyorum. Saat başı başlarına gelen olaylarla; Hüsnü, karısı Suat ve çocukları bizim durağa bedel.

Bu işten de sıkıldım. Sakinlik istiyorum, bahçede domates yetiştirmek falan. Türk televizyonlarınki diziler beni çok yordu. 
banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981