Tarihi mekânlar, tarihi yerlerimiz. Şehirlerin insan onuruna yaraşır hale getirilmesi ve o şehirlerde yaşayan insanların da bilgili olması, medeniyetin tanımlamasıdır. Afyon ve Kütahya’da ki belgesel çekimlerimizin dönüşünde, binlerce yıllık uygarlığa sahip olan Eskişehir’de mola verdik. Kültür ve Medeniyet tarihimizden önemli izler taşıyan Eskişehir’i Eskişehir yapan, ziyaret ettiğimiz tarihi Kurşunlu Cami. Aslında ismi biraz eksik. Burası Çoban Mustafa Paşa Kurşunlu Cami. Gebzeliler yakından tanır bu ismi. Evet, Gebze’de mezarı bulunan, Osmanlı Sadrazamlarından Çoban Mustafa Paşa tarafından yaptırılmış bu tarihi Kurşunlu Cami. Çoban Mustafa Paşa, Hem Anadolu hem Rumeli Beylerbeyliği yapmıştır. 1549 yılında Kanuni Sultan Süleyman ile çıktığı Zigetvar seferinde hayatını kaybetmiştir. Çoban Mustafa Paşa önemli bir şahsiyettir. Kurduğu vakıflarla, insanlığa hizmet yapmıştır. Eskişehir’de ki tarihi Kurşunlu camini gezdik, bu cami Gebze’de ki Çoban Mustafa Paşa Cami’nin bir kopyası adeta. Yolunuz Eskişehir’e düşerse, mutlaka Odunpazar ilçesinde ki bu camiyi ziyaret edin diyerek sözlerime son verirken, sizleri Kurşunlu Cami hakkında ki bilgilerle baş başa bırakıyorum. 

TARİHİ KURŞUNLU CAMİNİ TANIYALIM
Kurşunlu Külliyesi, 16. yüzyıl Osmanlı dönemine ait bir eserdir. Osmanlı Devleti vezirlerinden Çoban Mustafa Paşa tarafından 1517 yılında yapılmıştır. Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi’nde bulunan vakıf kaydına göre, Büyük Kervansaray hariç, külliye içinde bulunan binaların tamamı vezir Çoban Mustafa Paşa tarafından 1517-1525 yılları arasında inşa ettirilmiş ve muhtemelen 1525 yılında tamamlanmıştır. Kurşunlu Külliyesi’nin mimarı muhtemelen, Mimar Sinan’dan önce mimarbaşı olan, Acem Ali’dir. Gerçek adı Alaeddin Ali Bey olan Acem Ali (Acem Alisi ya da Esir Ali diye de bilinir) klasik Osmanlı mimarlığında adı bilinen ilk mimarbaşıdır (1519-1537). Külliye; cami, şadırvan, zâviye (medrese), talimhane, harem, imâret, Mevlevî şeyhlerine ait türbe ve iki kervansaraydan oluşmaktadır.

İMARET
Vakfiyede bildirilen ambar, yemek salonu ve mutfaktan dolayı bu birim karşısındaki kubbeli aşhane ile birlikte yemekhane yapısı olduğu belirtiliyor. Yapı, giriş bölümünden sonra enlemesine atılmış dört sivri kemerle desteklenen tonozla örtülüdür.

AŞEVİ
İmaretin mutfağı olabilecek batı girişinin kuzeyindedir. Batı duvarında, ocak nişinin bulunduğu noktada anıtsal tutulan bacasıyla ve halkın verdiği bilgiye göre 19. yüzyılın sonlarından itibaren saat kulesi olarak 1960’lara kadar kullanılmıştır.

KERVANSARAY
1529’dan sonraya tarihlenen yapı, kesme ve doğal taşın bir arada kullanılmasıyla inşa edilmiştir. Eksende bulunan altı adet paye, mekanı hem derinlemesine hem de enlemesine böler. Enlemesine yapı on dört bölüme ayrılmış ve her birimin üstü beşik tonozla örtülmüştür. Mekan, günümüzde nikah salonu olarak kullanılıyor.
 ŞADIRVAN
Şadırvan, 1536’da Matrakçı Nasuh’un çizdiği minyatürde görülmesine rağmen onarımlar nedeniyle bugünkü şadırvanın eskisiyle ilgisi kalmamıştır.

CAMİ
Caminin kubbesi kurşunla kaplı olduğundan Kurşunlu Camii adını almıştır. Kubbe içi kalem işleriyle süslüdür. Cami, kare planlı kubbeyle örtülü, beş bölümlü, son cemaat yeri 
bulunan ve külliyede kitabeye sahip tek yapıdır. Kesme taş malzemeyle yapılmış caminin son cemaat yerinde bulunan sütunlar ve başlıklarında mermer kullanılmıştır. Klasik dönem özelliği olan sivri kemer ve mukarnaslı sütun başlıkları da görülür.

SIBYAN MEKTEBİ
Revaklı ve tek mekanlıdır. Biri giriş kısmı, diğeri kapalı kısım olmak üzere kubbeyle örtülü iki mekan bulunmaktadır. Taş ve tuğlayla oluşturulan almaşık teknikte yapılmıştır. Bizans dönemine ait devşirme malzemeler de görülür. Günümüzde kütüphane olarak kullanılıyor.

MEDRESE(HANİKAH)
Medrese, hanikah ve Mevlevi Asitanesi olarak da adlandırılır. L biçimindeki kubbeli mekana ve hücrelere, kubbeli mekanın önünde bulunan merdivenlerden ulaşılır. Yenilemelerle, avluya bakan kuzey cephe boyunca revak, destek ve örtü elemanlarıyla yeniden inşa edilmiştir. Semahane olarak kullanılan bölümünde kuzey cephesi sivri kemeri bir eyvan niteliğine büründürülmüştür. Mekan, günümüzde Lületaşı Müzesi olarak kullanılıyor.

TABHANE
Hanikah ile aynı düzlemde camiye paralel olarak gelişen ve vakfiyede yer alan misafir odaları için en uygun yer olarak düşünülebilir. Bu mekanın Mevlevihane’nin harem kısmı olarak kullanıldığı da ileri sürülür. Birbirine eş büyüklükte dört kubbeli mekan ve önünde bulunan revakla, hanikahla görsel bir bütünlük meydana getirir.



banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981