Küresel krizlerin giderek sıklaşması, biri bitmeden diğerinin başlaması rakipsiz ideoloji haline gelen kapitalizmi ameliyat masasına kadar getirdi. Dünyanın her yerinde düşünce kuruluşları, bilim çevreleri, siyasal örgütler tartışıyor.
Elbette halkımız her devirde olduğu gibi bu tartışmalarla ilgilenmiyor. Her şey düşünülüp planlanıyor, olup bitiyor, halkım “son dakika” yı, açıkçası mucizevi bir kurtarıcıyı beklemeyi seçiyor.
Kapitalist üretim ilişkilerinin temelinde katmadeğer üretimi ve katmadeğer üretecek faaliyetlerin odağında da adına firma dediğimiz işletme vardır.
Firma dediğimiz adres, şeklen girişimcinin malı görünse de, bu adres patron, işçi, tedarikçi, müşteri ve devlet ortaklığıdır.
Patron kar, işçi ücret, müşteri kalite, tedarikçi girdi bedeli, devlet vergi adı altında paylar alırlar.
Beş ortağın aralarındaki ilişkileri ise kapitalizmin hukukunu yazan burjuva demokrasisi sağlar.
Kapitalist ekonomik modelin iflas edebileceği iddiaları ve yeni bir ekonomik model arayışı neden var?
Burjuva demokrasisinin ürettiği hukukun iflası nedeniyle var!
İşletme ve ortaklarına geri dönelim.
İşçi verimsiz veya gereksiz bulunduğunda işten atılabilir mi? Sosyal güvenliği, çalışma koşulları değiştirilebilir mi?
Evet!
Değişmez, değiştirilemez değildir.
İşletmenin müşteri dediğimiz ortağı, üretilen mal ve hizmeti satın alan kitledir.
Müşteri değiştirilebilir mi? Müşteriye satılan mal veya hizmet, kalitesi, sunumu değiştirilebilir mi?
Evet!
Değişmez, değiştirilemez değildir.
İşletmeye girdi sağlayan tedarikçi değiştirilebilir mi? Tedarik ettiği girdi, kalitesi, miktarı, biçimi değiştirilebilir mi?
Evet!
Değişmez, değiştirilemez değildir.
Ya patron?
Ya hükümet!
Kapitalist ekonomik düzende onlar ilahidir, kutsaldır; değiştirilemezler.
İlahi, kutsal, değiştirilemez ortakların bulunduğu yapı liberal olabilir mi? Buna gerçek demokrasi denilebilir mi?
Belli bir dönem içinde 100 birim katma değer üreten bir işletme örneğine bakalım.
Patron 10 birim pay alsın. Dönem sonunda üretilen katma değer 100'den 50'ye düştüğünde, 10 birimlik payından vazgeçer mi? Başarısızlığı kendinde bulur mu? Patron, kusuru kendinde bile bulsa, faturayı kendine çıkarır mı?
Böyle bir örneğe tanık var mı?
Diğer ortak devlet görünse de gerçekte hükümettir. Örnek işletmemiz ile ilgili kusur hükümette ise, hükümet kendi payını azaltır veya “Beceremedim, yönetimdeki güç payımı başkasına devrediyor, vergi almıyor veya çekiliyorum” der mi?
Sorusu bile komik geliyor.
Değiştirilemeyen bu iki kutsal gücü, burjuva demokrasisinde kime havale etmişiz?
Şeklen Meclise! Gerçekte siyasi partilere ve özünde liderlerine!
Onların seçimi kimin ellerinde?
Seçmenin!
Asıl sorun da burada düğümleniyor.
Seçmen siyasetten soğutulunca veya değişmez patron ve değişmez hükümet, olanaklarını birleştirip onu biçimlendirince, kapitalizm zor da olsa iktidar ömrünü uzatıyor.
İşbirliğinin görünen bölümüne baktığımızda ne görüyoruz?
Siyasi partilere yapılan Hazine yardımları ile patronların seçmen tercihlerini değiştirmeye yarayan “sosyal sorumluluk harcamaları” seçmeni iknada kullanılıyor.
Bu ömür uzatma, kapitalizmin iflas noktasına gelişine kadar, yalnızca seçmenlerin farkına varamadığı bir yalancı bahardır. Siyasi liderler ve patronlar bu yalancı baharı en iyi bilenlerdir ama sürdürmekten başka çare de bulamazlar.
Yeni ekonomik model arayışları bu nedenle en çok onların ilgisini çeker, bu nedenle en çok onlar destek verirler. Kapitalizmi üreten ilerici sınıf olarak, ilerici kimliklerini gittiği yere kadar sürdüreceklerdir.
Tıkanan her noktada, iki ilahi gücün faşizm ile özgürlükler arasında tercihe zorlanmaları kaçınılmaz.
Yeni ekonomik düzen, bu iki ilahi gücün “değiştirilebilir” kimliğe geçişiyle kurulabilir.
Bu değiştirme gücü yeni bir ilah gerektirdiğine göre, kim olacak?
Uyuşmuş, biadçı seçmen mi?
Formülün bilinmeyeni işte budur!

banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981