Birincisi: Nübüvvet ve peygamberliklerini halka tasdik ve kabul ettirmek. İkincisi: Maddî terakkî ve ilerlemeler için gereken örnekleri insana sunmak. O mucizelerin benzerlerini meydana getirmesi için, insanı teşvik edip gayrete getirmek.
Sanki Kur’an, enbiyanın kıssa ve hikâyeleriyle ilerlemelerin esaslarına, temellerine işaretler ederek demek istiyor ki: “Ey insan! Şu gördüğün mucizeler, birtakım örnek ve nümûnelerdir. Fikirlerin birbiriyle gelip birleşmesi, birbirine eklenmesiyle; yani çalışmalarınla bu örneklerin emsal ve benzerlerini yapmalısın.” diye ihtar edip, hatırlatmaktadır.
Evet, geçmiş; geleceğin aynasıdır. Gelecekte yapılacak icatlar, mazide kurulan esas ve temeller üzerine yükselir. Evet, şimdiki tüm maddî ve teknik ilerleme ve gelişmeler; tamamen dinlerden alınan işaret ve özlerden hâsıl olan ilhamlar vesilesiyle ortaya konmuşlardır. Nitekim, ilk saat ve gemi, mucize eliyle insana verilmiştir.
İnsan, kâinatın içerdiği bütün tür ve çeşitlerin isimlerini, sıfatlarını ve özelliklerini ifade ederken; fikirlerin birbiri peşine gelip birleşmesi, birbirine eklenmesi suretiyle meydana gelen binlerce fen sayesinde, “Ve Âdem’e bütün isimleri öğretti.” (Bakara: 31) ayetiyle işaret edilen Hz. Âdem’in mucizesine mazhar olmuştur.
Bütün sanatların medar ve sebebi olan demirin yumuşatılıp kullanılması sayesinde icat edilen bu kadar ilerleme, gelişme ve yükselişlerle, insanoğlu “Ve demiri de onun için yumuşattık.” (Sebe: 10) ayetiyle işaret edilen Hz. Davud’un mucizesine mazhardır.
Yine telâhuk-i efkâr / fikirlerin birbirine eklenmesiyle icat edilen uçak gibi havayı kullanıştaki ilerlemeler sayesinde insan, “Sabahtan bir aylık, öğleden sonra da bir aylık yol giderdi.” (Sebe: 12) ayetiyle hızı anlatılan Hz. Süleyman’ın mucizesine yaklaşıyor.
Kıraç ve kumlu yerlerden suları çıkartan santrifüj aleti “Biz de ona ‘Asanı taşa vur!’ demiştik.” (Bakara: 60) ayetiyle işaret edilen Hz. Musa’nın asasından ders almıştır.
Tecrübe ve deneyler, fikirlerin bir araya gelmesi sonucu meydana gelen tıbbî gelişmeler, Hz. İsa’nın mucizesinin ilhamlarındandır. Hakikaten şu mucizelerle bu ilerleyiş arasında pek büyük münasebet, muvafakat ve uygunluk vardır. Evet, dikkat eden adam, tereddütsüz, ‘O mucizeler bu ilerleyişlere birer mikyas ve örneklerdir.’ diye hükmeder.
Yine, “Ey ateş, serin ve selâmetli ol.” (Enbiya: 69) ayetinin delâletine göre, Hz. İbrahim ateşe atıldığı zaman, ateşin sıcaklığı gidip, soğumaya yüz tutması, insanın keşfettiği yakıcı olmayan bir madde; ateşin derecesine örnek ve kaynaktır.
Ve yine “Rabbinin delillerini görmeseydi…” (Yusuf: 24) ayetinin, bir kavle göre, işaret ettiği gibi, Hz. Yusuf’un Kenan’da bulunan babasının timsalini görür görmez Zeliha’dan geri çekilmesi; kervanları Mısır’dan döndüğünde, Hz. Yakup’un “Ben Yusuf’un kokusunu alıyorum.” (Yusuf : 94) demesi ve yine bir İfrit’in / Cin’in Hz. Süleyman’a “Gözünü açıp yummazdan evvel Belkıs’ın tahtını getiririm” demesine işaret eden “Sen daha gözünü açıp kapamadan ben onu sana getiririm.” (Neml: 40) ayeti, pek uzak mesafelerden ses ve suretleri bir yerden bir yere nakletme ve saire gibi insanın keşfettiği veya edeceği icatlara örnek ve kaynaklardır.
Ve yine “Hz. Süleyman’a kuş dilini öğrettik.” anlamında “Bize kuşların dili öğretildi.” (Neml: 16) olan ayeti, insanın keşiflerinden olan telefon ve radyo gibi âletlerin kullanılacağına, papağan ve güvercin gibi hayvanların konuşmalarının anlaşılacağına ve bunlar gibi, daha nicelerinin bilineceğine kuvvetli delillerdir.
Ve yine, insanın henüz içyüzüne vâkıf olamadığı nice meçhul mucizeler vardır ki, gelecekte bunlar yavaş yavaş keşfedileceklerdir.