Yanan ormanlar değil vatan geleceği.
Canımız, cananımız, ormanlarımız yanıyor.
Devlet ve milletimiz kan ağlıyor.
Ülkemiz günlerdir orman yangınları ile mücadele ediyor.
Yangından can verenler, yaralanan insanlarımız yüreğimizi dağlıyor.
Ağaçlar ve ormandaki canlılarla bizde yanıp kavruluyoruz.
Bu yazıyı bu sabah (4 Ağustos) İstanbul’dan Ankara’ya giderken, uçakta yazıyorum.
Uçağın penceresinden güzel vatanımız Anadolu’nun dağını, derelerini, ormanlarını seyri alem ederken yazıyor, yangınları hatırlayınca dehşete düşüyorum.
Uçağımız Gebze semalarından İzmit Körfezi Samanlı Dağları üzerinden uçarken kuş bakışı bölgeye bakıyor, ormanların ne kadar güzel vatanının süsü olduğunu düşünüyor, Ege ve Akdeniz’deki yangınlarla neler kaybettiğimizi hatırlayınca dehşete düşüyorum.
Sakarya Nehri’nin yeşil ormanlar içinden kıvrım kıvrım akışı ile vatanımızın kuruluş ve kuruluşuna canlı şahitlik yapan bir abide gibi duruyor.
Hendek, Düzce ve Bolu ormanları muhteşem bir tabloyu andırıyor, insana göz ve gönül ziyafeti sunuyor.
Düzce ve Bolu ormanlarını seyrederken orman yangınlarını düşünüyor ve içim ürperiyor. Devlet ve milletimizin her şeyi ormanların, hayatımız için ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anlıyor. Ormanlarımızı yakan vatan, devlet ve millet düşmanlarına isyan edip lanetliyorum.
Uçağımız Bolu Aladağlardan sonra kurak ve ormansız topraklar üzerinde uçarken gözüm su ve yeşillik arıyor. Uzaklardan bir serap gibi görünen yeşil ağaç ve suyun vatanımız ve insanımız için ne kadar önemli olduğunu anlıyorum.
***
VATAN VE ORMAN
Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatanda. Orman vatanın süsü ve zenginlik kaynağıdır. Ormanda hayat vardır. Orman, tarımın sigortasıdır. Ağaca beşikten mezara kadar muhtacız. Yol rehbersiz; dağ ormansız olmaz. Anadolu ve Karadeniz dağları ormanlarla vatan oldu. Geçit vermez dağlar, derin vadiler dik yamaçlar ağaçlar sayesin de yurt yuva oldu.
Devlet adamları ve sultanlar tarafından Anadolu’nun manevi fatihleri Alp Eren Gaziler için vakıf ormanları kurularak vatan yapıldı. Giresun ve Ordu’nun Türk yurdu olması vakıflarla sağlandı. Kültür ve medeniyet tarihimizde orman ve ağaç çok önemlidir. Orman türküdür, ağaç sevgidir, sevgilidir. Hayat ağaç beşikte başlar, servi ormanları içinde ebedileşir.
***
Ağaç ve Vakıf Medeniyeti
“.... Osmanlı Devleti sınırları içinde vakıflar sayesinde bir adam vakıf bir ağaç evde doğar, vakıf beşikte büyür, vakıf beşikte uyur, vakıf ormanlarından geçimini temini eder, vakıf mallarından yer ve içer, vakıf kitaplarından okur, vakıf bir medresede hocalık yapar, vakıf idaresinden ücretini alır. Öldüğü zaman vakıf bir tabuta konur ve vakıf bir mezarlığa gömülürdü...”
Osmanlı Arşiv Belgesi
***
TOPRAK VE ORMAN
İnsanlığın hamuru toprak... Uğruna canlar alınıp canlar verilen toprak... Milletlerin yurt edinip kendini var ettiği toprak... Ama unutulmamalıdır ki toprağı bu kadar önemli kılan en büyük yoldaşı ormanlardır. Bu muhteşem varlık, kökleriyle toprağa, yapraklarıyla da gökyüzüne hayat verir. Ağaç̧, yaşamın merkezindedir ormanlar.
Vatanımızın Süsü Ormanlar
Ülkemizin en büyük zenginlik kaynaklarından biri de ormanlarımızdır. Ormancılık bir kültürdür, tarihtir, medeniyettir. Anadolu’da birçok uygarlık onun gölgesinde doğmuş, onun dalları altında kök salıp büyümüştür. Kahramanlık destanları, Anadolu’yu süsleyen ağaçların altında yazılmıştır. Ormanlar şairlere ilham kaynağı olmuş, ozanlar ağaçların altında türküler söyleyip destanlar okumuştur. Bu topraklarda sadece zamana meydan okuyan ağaçlar ya da Anadolu’ya özgü binlerce endemik bitki türü değil, tarihe adını altın harflerle yazdıran bilginler, devlet adamları ve komutanlar yetişmiş, Anadolu’yu vatan yapıp bize emanet etmiştir.
Gezginlerin Gözünden Anadolu
“...Bilâd-ı Rûm denilen bu ülke, dünyanın en güzel memleketidir. Cenab-ı Hak, dünyanın öteki ülkelerinde ayrı ayrı ihsan ettiği güzel likleri burada topyekün bir araya getirmiştir...”
İbn-i Batuta