Değişmeyen şeyler de var dede!
Telefonumun şarjı bitti. Şarja takıp tekrar arasam mı diye düşünürken, yanağımdan süzülen yaşlar telefonumun ekranına düştü. Ağladım, çok ağladım. Ağlamak kesmedi, kendimi yerden yere atıp ağlamaya başladım. Bu da yetmedi, bağırarak ağlamayı denedim.
Sonrasında, ilk insanları düşündüm. Genelde aklıma bir şey gelmediğinde, ilk insanları düşünürüm. İlk insanlar hakkında; ilk olmaları dışında pek bir şey bilmediğimden, o kadar eskiye gitmek yerine dedemi düşünmeye başladım.
Şanssız adammışsın be dedem. Senin zamanında bilgisayar yokmuş, televizyon yeni yeni evlere girmeye başlamış, telefon ise mahallede bir kişinin evinde olurmuş ve birisine telefon geldiğinde, o kişinin evine gidermiş. Şimdi herkesin cebinde 'çakmak büyüklüğünde’ (klasiktir) telefonlar var. Hatta dokunmatikleri falan çıktı. Ama ben pek anlamıyorum o dokunmatik telefonlardan. Bir de internet var ki, sorma. Nasıl anlatsam ki sana interneti: Televizyondaki, gazetedeki haberleri, ansiklopedilerdeki, kitaplardaki tüm bilgileri düşün, hani bunların hepsine bir anda ulaşmak istesek ulaşamayız ya, işte internet sayesinde ‘bir tıkla’ hepsine ulaşabiliyoruz. ‘Bir tık’ da ne diyeceksin şimdi de. Sonrasında ben sana bir tıkın ne olduğunu anlatmaya başlayacağım ve ben anlattıkça sen yeni yeni sorular sormaya devam edeceksin. Ve bu soruların ardı arkası kesilmeyecek. Saygısızlık olarak anlama dedem ama kaçırdığın o kadar çok şey var ki. En iyisi ben sana hiç anlatmayayım bunları. Hem dünya hali, olacak böyle şeyler. Mesela benden 30 yaş küçük birisi de, benim göremediğim bir sürü şeyi görecek ve senin görüp de benim göremediğim şeyler olduğu gibi o da benim gördüğüm bazı şeyleri göremeyecek.
Her şey değişiyor ama değişmeyen tek şey kalp acısı be dede. Biliyorum, kötü bir dizi yapımcısı gibi konunun içine aşk katıp, duygu sömürüsü yapıyorum fakat küçükken o kadar düşüp, kolumu, dizimi parçalamama rağmen hiç birisi bu kadar acıtmamıştı. Değişimler dünyasında yaşamak o kadar zor ki, tam bir şeylere, birilerine alışmışken, sonrasında yine aynı can sıkıcı şarkıları dinlemeye başlıyorsun. Herkeste bir yara var ve en kötüsü de; bazen sebepsiz ve hoşça kalsız oluyor terk edilmeler.
Aradım. Bir kez daha aradım. Sayısını bilmediğim kadar aradım.