Bir zamanlar TRT ekranlarında yayınlanan Şenol Demiröz Yönetmenliğinde çekilen, Çetin Tekindor Sunuculuğunda yayınlanan ve büyük ilgi gören "Dünyada Türk Vakıf Medeniyeti" belgesel serisinin Teknik Yönetmeni Sayın Mesut Günebakanlı ve Görüntü Yönetmeni Sayın Ercüment Atak'lıyı Gebze’de ağırladık. Türk Basın tarihinde büyük önem taşıyan ve Vakıf Medeniyetimizi ekranlara taşıyan bu belgeselin yapımcılarıyla keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Benimde Belgeselci olmam da büyük etken olan ve yayınlandığı tarihlerde büyük ilgi gören Belgeselle ilgili Görüntü Yönetmeni Ercüment Ataklı yaptığı açıklama da “O dönemde teknik olarak çok fazla zorluk vardı. Gittiğimiz mekânlar zorluyordu, rejimler zorluyordu, kameralar büyüktü, batarya bulunmuyordu. Kah ağladık, kah güldük. 33 tane ülke gezdik. Kimi ülkelerde çok sıkıntı yaşıyorduk. Olaya genel anlamda baktığımız zaman önemli çalışmalar yaptık. Kimi eserleri görünce bunu yapanların mekanı cennet olsun diyorduk. 1990 senesinde Mostar köprünü çekmiştik. Mesela Suriye’de güzel günlerimiz oldu. Halep Çarşısı çok güzel bir yerdi.
“dedi. Ataklı genç Belgeselci adaylarına da “Belgeseli önce masa başında çekin, daha sonra sahaya çıkın.”tavsiyesinde bulundu.
BAŞINIZI TELEFONDAN KALDIRIN
Belgeselin Tekin Yönetmeni olan aynı zamanda Gebze damadı Mesut Günebakanlı ise “Yaklaşık 30 yıl önce çektiğimiz coğrafyayı bugün tekrar çekip, karşılaştırma gibi projemiz var. Gençlere o tarih şuurunu yeniden kazandırmayı arzu ediyorum. Bugünde gündeme gelen bazı konularla ilgili önemli anılarımız olmuştu. Mesela Süleyman Şah türbesi. Tarih kitaplarında bir kalenin yanında olduğu yazılıyordu. Ama 1989 da aradığımızda kale yanında değil, Kozak köyü yakınlarında olduğunu tespit etmiştik. Köy köy gezip bulmuştuk ve ilk defa görüntülerini çekmiştik. Bu orijinal görüntüler elimizde bulunuyor. Belgesel çok zahmetli bir iş. Geri dönüşü, getirisi çok parlak olan bir iş değil. Ama kültür misyoneriyseniz yapılacak bir iş. Gençler kafalarını cep telefonlarından kaldırmalı. Bizi kendi kültürümüzden koparan en önemli şeylerin başında geliyor. Bu nedenle önce telefonun içinden çıkmalıyız. “diye konuştu.
Kendilerine bu nazik ziyaretinden dolayı teşekkür ediyorum. Yaptığımız canlı söyleşiyi siz de facebook sayfamızdan izleyebilirsiniz.
----------
Büyük Selçuklu Devleti: 1040-1157
Büyük Selçuklu İmparatorluğu Oğuz Türklerinin kurduğu Türk, İslam ve Fars medeniyetlerini bünyesinde barındıran Türk devleti. İslamî dönem Türk tarihinde, ilk kez, sınırları, aşağı-yukarı Çin sınırlarından Adalar ve Marmara Denizine, Kafkasya’dan Mısır sınırlarına değin uzanan ve dolayısıyla Türkistan, Harezm, Afganistan, Iran, Azerbaycan, Irak, Arap Yarımadası, Suriye ve Anadolu ülkeleri topraklarını içine alan evrensel büyük bir Türk imparatorluğunu kuran Selçuklular olmuştur. Türk devletlerinde olduğu gibi Mikâil’in oğulları Tuğrul bey ve Çağrı Bey kardeşler tarafından kurulan Büyük Selçuklu Devleti, ilk sultan Tuğrul Bey döneminde Merv’de toplanan Kurultay’da tespit edilen fetih planları uyarınca, büyük çapta gerçekleştirilen fetihler sonucunda sınırlarını, doğu, batı, güney ve kuzey yönlerinde süratle genişletmiş ve İslâm dünyasının biricik hâkimi durumuna gelmek suretiyle bir imparatorluğa dönüşmüştür; nitekim devrin Abbasî halifesi Kaaim Bi emrillah, sultan Tuğrul’u Doğu’nun ve Batı’nın (yani dünyanın) hükümdarı olarak ilân etmiştir. Sultan Tuğrul döneminde sağlam temeller üzerine oturtulmuş olan imparatorluk, ikinci hükümdar Büyük Sultan Alp Arslan döneminde yükseliş devrini yaşamış, batı yönünde büyük fetihler gerçekleştirilmiş, özellikle 26 Ağustos 1071’de Malazgirt’te Bizans İmparatorluğuna indirilen büyük tarihî darbe sonucunda, Anadolu’nun kapıları Türk milletine ardına kadar açılmış, dolayısıyla bu ülkenin bir Türk yurdu haline gelmesi yolunda en büyük adım atılmıştır.
Sultan Alp Arslan’ın oğlu ve Selçuklular tarihinin en ulu hükümdarı olan sultan Melikşah döneminde ise Selçuklu imparatorluğu, en azametli dönemini yaşamış, gerek Doğu’da, gerekse Batı’da o kadar çok fetihler yapılmıştır ki, bu nedenle Melikşah’a Fetihler Babası (Ebu’l-feth) lakabı verilmiştir. Sultan Melikşah döneminde Büyük Selçuklu imparatorluğu’na tâbi olarak Kirman ve çevresinde Kirman Selçuklu Devleti, Suriye’de ve Filistin’de Suriye Selçuklu Devleti Selçuklu ve Anadolu’da Anadolu Selçuklu Devleti varlıklarını sürdürmekte idiler. Büyük Sultan Melikşah’ın ölümünden (1092) sonra 30 yıldan fazla bir süre Selçuklu Devleti vezirliği yapmış olan çok değerli devlet adamı Nizamülmülk’ün de Hatmiler tarafından öldürülmesini izleyen yıllarda Selçuklu imparatorluğu, ortaya çıkan taht çatışmaları sonucunda, bir parçalanma ve çöküş dönemine girmiş oldu. Bu nedenle imparatorluk, Büyük Selçuklu Devleti’nin devamı olan Irak ve Horasan Selçukluları, Kirman Selçukluları, Suriye ve Filistin Selçukluları ve Anadolu Selçuklu Devleti olmak üzere, dört bölüme ayrılmıştır.
DEVLETİN KURUCUSU TUĞRUL BEY KİMDİR?
Tuğrul Bey Büyük Selçuklu Devleti'nin kurucusu ve ilk sultanıdır.
Selçuklulara yeni bir yurt arayan Tuğrul Bey komutasındaki Türkler Horasan'a göç ettiler. 1028-1029 yılları arasında kardeşi Çağrı Bey ile birlikte Merv ve Nişabur kentlerini ele geçirdi. Buhara ve Belh kentlerine seferler düzenledi. 1038 yılında Nişabur'da kendini sultan ilan etti. 1040 yılında Gaznelilerle yaptığı Dandanakan Savaşı'nı kazanarak Gazne Devleti'ne karşı Selçukluların üstünlüğünü sağladı. Kardeşi Çağrı Bey'i Horasan valisi tayin eden Tuğrul Bey İran'ın büyük bir bölümünü ele geçirdi ve Selçuklu topraklarını Anadolu'ya kadar uzandırdı.
Tuğrul Bey Abbası halifesini Şii'lerden kurtarmak için 1055'te Bağdat'a yaptığı seferde Büveyhoğulları ile savaştı ve onları ağır bir yenilgiye uğrattı. Irak'da son Büveyhoğulları hükümdarı olan El-Meliku’r-Rahim'i esir alan Tuğrul Bey bu devlete son verdi. Tuğrul Bey Bağdad'a girip Abbası halifeliğinin koruyuculuğunu üzerine aldı.
1060 yılında Tugrul Bey Ibrahim Yinal isyanini bastirdi ve Fatimilerin eline geçmiş olan Bağdat'ı ele geçirdi. Tuğrul Bey 4 Eylül 1063 tarihinde 73 yaşındayken çocuksuz olarak İran'ın Rey kentinde vefat etmiş ve yerine yeğeni Alp Arslan geçmiştir.