Yıllar sonra ilk kez bir sivil toplum girişiminde yeniden bir sorumluluk almayı kabul ettim. Emekliliğimi ilan edişime kadar geçen süreçte “Bir gün neden 24 saat ki, 26-30 falan olsa” derdim. Bu nedenle uykuya ayırdığım süre 4-5 saat ile sınırlıydı.

Emeklilik ile bireysel özgürlüğümü kazanmıştım. İster çalışırdım, istersem yatardım. Karabiga’da denizde eğer kalsaydı, balık tutardım. Meslek örgütüymüş, demokratik kitle örgütüymüş, siyasal partiymiş hepsinden kurtulmuştum.

Ne yönetime girmem için ısrar var, ne başkanlık, ne divan başanlığı... Hepsinden arınmış, Hürgeneral olmuştum.

Üstelik doğduğum topraklara döner dönmez, “Elimi uzattım. Tutarsanız bir 5 yılımı da siz kendi insanlarım için feda ederim” demiştim. Sağolsunlar, bana acıdılar, özgürlüğüme dokunmadılar. Art niyetli dokunanlar ise durduk yerde yeniden beni mesleğimi yapmak zorunda bıraktılar ve şimdilerde onlar da birer siyasi mevta!

Bende, artık hiç tevazu kalmadı. Ben haddimi bildikçe ve hatta olduğumdan daha alçakgönüllü davrandıkça, çapsız birileri hadlerini çok aştılar. Arada bir kulak çekmeye kalktığımda ise çirkefleştiler, çamurlaştılar, saldırganlaştılar.

Oysa alacağı bir şey kalmamış ve yalnızca verme mevsiminde olan biriydim ve gerçeği görenler istediklerini de alıyorlardı.

Pazar günü geleneksel çocuk spor oyunları için kendini adamış bir grup eğitimci ile yollarımız kesişti. İdealist bir grup eğitimcinin benden istediklerinin ne olduğunu anlayınca, görev almayı kabul ettim.

Mendil Kapmaca Federasyonu adıyla kurulmuş bu çocuk oyun-spor kulüpleri federasyonunda artık bir görevim var.  Bigazete’de gazetecilik yapmamı engellemeyeceği sözünü alarak bu görevi kabul ettim. Gazeteciliğin federasyon yöneticilerinden biri olmama engel olduğunu söyledikleri gün de, hemen görevi bırakırım. Yaşamım boyu, hiç bir seçilmiş görevde bir dönemden fazla kalmadım, kalmayı da en azından kendi adıma doğru bulmam.

Bu proje eğitimcilerin, benim değil. Onların vizyonuna, heyecanına güveniyorum ve istendiği için elimden gelen katkıyı da vereceğim. Biliyorum ki; başarılı olacak bir proje ve başarıldıkça da yeni sinerjiler katacak yönetici kadroları olacak.

Türk çocukları, bu mükemmel proje ile adeta bir devrimi yaşayacak. Teknolojinin, değişim bekleyen eğitimin, sporun, insan yetiştirme düzenimizin; yalnızlaştıran baskı ve kalıplarını kırma ihtiyacı var. Belki 3 belki 10 yılda ama doğru projelerden biri de bu!

Gerçek muhafazakarlar, biliyorum ki mutlaka destekleyecekler.

Federasyonların uğraşı; geleneksel çocuk oyunlarımız. Kentleşmeyle tam unutuluyorken, köklü bir gelenek yaşam buluyor.

Gerçek liberaller, biliyorum ki mutlaka destekleyecekler.

Çocuklarımız bilgisayar karşısında edilgen sürünün bir parçası olmaktan kurtulup, yaşayan gerçek bireyler olmaya başlıyorlar.

Sosyal demokratlar, sosyalistler de biliyorum, mutlaka destekleyecekler.

Çocuklarımız takım olmayı, kaynaşmayı, paylaşmayı, yeteneklerini mutluluk içinde geliştirmeyi öğreniyorlar, oyun teknikleri ile yaşamı daha sağlıklı kavrıyorlar.

Peki, kimler karşı çıkacak?

Çobanlar!

Gelecek nesilleri sürü yapmak isteyenler. Kısırlaşan dünyalarına, “öteki çocuklar” ın girmesini istemeyenler.

Geleneksel çocuk oyunlarının yapısı, doğası gereği başlangıçta Şehitlik Mahallesi çocukları şampiyon olacak, Yolindi Köyü çocukları şampiyon olacak...

Ne zaman ki, tüm çocuklar birlikte kardeşçe birbirine yakın koşullara sahip olacak; işte o zaman makam otomobilleri ile okullarına giden talihsiz çocuklarımız da bu oyunlarda mutlu olmanın ötesinde, başarılı olmayı da becerebilecek. Hala koşabilen, köpek kovalayabilen; bağa, bahçeye, dükkana gidebilen çocukların avantajlı olduğu sporlar; mendil kapmaca da, seksek de, birdirbir de...

Projeyi hazırlayanlar ve bugün yaşatmaya başlayanlar başaracaklar, görüyorum.

Sonra dünya çocukları ile tanışacaklar. Dünya geleneksel Türk çocuk oyunları ile tanışacak... Gün gelecek, belki bir İrlanda çocuk oyunu, belki bir Orta Afrika çocuk oyunu ile peş peşe oynanacak...

Dünya Çocuk Spor Oyunları, bu topraklardan kaçırılmış ve yüzlerce yıldır bir daha geri gelmemiş olimpiyatların yaralarını saracak.

Örneğin çelik çomak oyunu, koskoca sahil arazilerimizi peşkeş çektiğimiz sırtı kalın parababalarının golf sahalarının üzerinde, dünya çocuklarınca oynanacak.

Ama denecek ki...

Çocuk spor oyunlarını dünyaya kabul ettiren, Biga’daki bir avuç Türk eğitimciydi...

Ama denecek ki...

Çocuk spor oyunları tarihi, Biga’da yapılan ilk Çocuk Spor Oyunları Ligi ile başladı.

Atatürk’ün ruhu şad olacak!


banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981