Cihanın bütün hazinelerini toplayıp ayağının altına serseler yine de doymazsın ey nefis !
İçinde koskocaman bir âlem gizliyken aç gözlülüğünden farkına bile varmazsın !
Okursun adam olmak için , diploma diye verilen süslü kâğıt parçasıyla böbürlenir durur edindiğin bilgiyle büyüdüm sanırsın .
Bu kadar yeter mi yetmez ama lafı uzatmadan başlayalım haddimiz olmayarak .
Adam olmak kadın olmak genç yaşlı birey olmak hepsinden öte insan olmak , erdemlerin en çetini belki de kendin olmak .
Ağızdan çıkan her kelime her söz alamet-i farikası değil midir benliğimizin . Ah şu benlik bir adım ötemizde biz denilenle kucaklaşamadıktan sonra ne işe yarar ki dersiniz !
Soran sorgulayan beşer böyle engebesiz düz yollarda bile şaşar mı şaşar . Dağların taşların sahiplenmeye korktuğu varlık esvabını hiç düşünmeden kucaklayan ve bunun bilinciyle namı âleme taşan insan nasıl olur da böyle kolayca şaşar .
Evet bir yerlerde yanlışlıklar mevcut yanı başındaysa ufacık farkındalıklar . Düşünüyoruz mu gerçekten hani yaşam denilen mefhumu sorguya çekerken şu kısacık satırların kocaman aralığında . Akrep zehrini yelkovana değil de bize zerk ederken fasılasında bitecek mi tek başınalığımız , tabi bu evrende tek başınaysak sahiden . Gözler bakışların kontrolü altında görme zorluğu çekiyor perdenin gerisinde gizlenmiş yaşanmışlıkları . Peki ya kulaklar ! bunca zamandır aşinayken sahipsiz sessizliğe gürültünün dilinden anlar mı dakikalar .
Düşünüyorum ha düşünüyoruz öyle mi ?
Âlemin sokakları kandillerden mahrum bırakılmışken , ummanlar damlasında masumlar kayboluyorken , mağara ağzından teneffüs edilen kör alevleri ne renge boyuyor bizim tuvallerimiz .
Hocam katrana bulanmış yazıların beşiğinde sallıyorken körpe zihinleri atiye gidecek katarlara ne yüklüyor semadaki hilâl .
Pes etmek ve düşünmemek yormamak gündüzleri , ağrıyan sözleri , kuruyan dizleri .
Demet demet hüznü koparıp atmak bakışlardan , ıslakken biçare yürekler adamsendecilik rüzgârıyla hafiflemek .
Lisan elden gidiyorsa umurunda mı insan dediğin mahluk sokaklardan çekilmişken .
Handaki yolcunun misafirliği gece bekçisinin düdük sesiyle bitecek çok yakında . Tahterevalliden el sallayan masum yükseldiği duvardan dizlerini kanatarak düşecek toprağa .
Hatırla dediğinde kalmayacak gizemli yorgun bulutlar o nazlı asumanda , koskocaman balonu tek dokunuşla indirecek fırtına dalgalı semadan .
Ne anlatıyorsun sen dostum diye öyle alık alık bakma şimdiki zaman vurgunu yemiş kelimelerin noktasına virgülüne . Otur da iki kelam edelim henüz ufukta görünmeyen taze güne .
Kahve kıvamında erbabına ısmarlansın suretiyle hayat , ilâna çıksın basamak basamak edebiyat ve aydın sofralarından kalkan değerler kurulsun neticesinde sevdadan bihaber !.. İtiraflar yazılsın bir bir pamuk eller cebe bu oyunda olsun artık tüm ahali ebe .
Sibel Çakcak