Bu ne demek?
1- Avrupa artık para için güvenli liman değil. 2- Herhangi bir ülke iflasa sürüklendiği zaman, özellikle devlet güvencesi kapsamında olmayan mevduata el konulabilir. 3- Yıllardır mülki, ticari, fikri vs. hakların bayraktarlığını yapan Batı'nın bu konudaki samimiyeti iyice zedelendi.
Bu durumda 100 bin Euro’nun üzerindeki mevduat en azından şu ülkelerde güvence altında değil: Yunanistan, Portekiz, İrlanda, Slovenya, İspanya, İtalya ve hatta Fransa.
Örneğin Yunanistan ve İrlanda’da bankalar iflas etti ama mevduatlara el konulmadı. İspanya’da bugüne kadar gerçekleşen banka iflaslarında da mevduat güvence altında kaldı.
Mesela, İspanya'da her ne kadar tasarruf sahiplerinin bankalara hücum edildiğine dair bir işaret olmasa da, yayın organlarında Arjantin’de banka hesaplarının dondurulması için kullanılan İspanyolca terim olan "corralito" yaygın biçimde görülmeye başlandı.
Aslına bakarsanız; Güney Kıbrıs’ta Avrupalıların değil, fakat yabancı yatırımcıların parası gasp ediliyor. Çünkü Güney Kıbrıs'ta büyük mevduatların büyük bölümü Ruslara ve yabancılara ait.
Avrupa’da zaten oy kullanmayan ve kullanamayacak olan Rusların ve Avrupalı olmayanların parasını çalmanın daha kolay olduğu düşünüldü herhalde... Eğer Güney Kıbrıs’ta sadece Avrupalı olanların mevduatları olmuş olsaydı böyle bir uygulamaya başvurmazlardı. Avrupalı olmayanların parasını çalmak Avrupalıların parasını çalmaktan her zaman daha kolay.
Şimdiye kadar; Euro Bölgesi’nin zengin ülkeleri, para toplayıp iflas eden ülkelere aktardılar ve vergi ödeyenlerin cebinden çıkan bu yardımların önemli bir kısmı bankaların sermayelendirilmesi için kullanıldı.
Güney Kıbrıs'tan sonra sorular şöyle:
Bu bir mikro deney mi?
Acaba işler kontrolden çıktığında AB yönetiminin benzer kararlar almayacağının bir garantisi var mı?
Avrupalı politikacıların Güney Kıbrıs’taki şaşırtıcı uygulamalarından sonra bankalar kurtarılmayacak mı, iflas süreci mi işleyecek?
Bu durumda önce banka hissedarları, daha sonra banka tahvillerini satın almış olanlar ve son olarak da bankaya mevduat yatırmış olanlar bu iflas sürecinden para kaybıyla çıkacak.
Avrupa’nın borç batağındaki ülkelerinin çoğunda işsizlik oranları yüzde 20’lerde, gençler arasındaki işsizlik oranı yüzde 50’nin üzerinde seyrediyor. Örneğin İspanya’nın en dramatik sorunu kemer sıkma önlemleriyle yüzde 26.2’ye tırmanan işsizlik. Ülkede işsiz sayısı 5 milyonu aştı.
Kemer sıkma önlemleri hiçbir işe yaramıyor: Hem ekonomiler daralıyor, işsizlik artıyor hem de borç stokları büyüyor. Bu işin sonunda iflasların, el koymaların gelmesi kaçınılmaz.