Gün yerini aniden kasvetli bir havaya bıraktı. Mübarek dua aylarını bedduaya bulayan kötü ruhlar yine sahnedeler. Ruh özünü ararken yine derinden bir matemi yaşıyor. Hem nasıl yaşamasın bir gonca gül dalında soldurulurken. Nasıl bir gafletteyiz ki Rabbim, en masum goncalarımız solduruluyor. Yeniden bir cahiliye devrini mi yaşıyoruz ki böyle kavruluyor yüreğimiz nisan yağmurlarında.
Düşünüyorum da; sanki birileri her gün bağışıklık kazanalım diye kötülükleriyle adını duyurmak istiyor. Unutulmasın ki iyiler kötüler ile mücadele edebilsin diye 5 vakit aşılıyor kendini. Nasıl böyle kötü olunuyor, nasıl bu hale geliniyor, nasıl insanlıktan çıkılıyor artık anlamak için aklımı zorlamak istemiyorum. Sevinmeyin kötüler sizi hiç bir zaman anlamak için kendimi yormayacağım ve siz amacınıza ulaşamayacak, kahrolup gideceksiniz cehennem çukurlarına.
Kötüler hep var belliki, hepte var olacaklar ve yine biliyoruz ki kötüler hep var olmak için canhıraş mücadele verecekler.
Öyleyse diyorum eksiklik yine mi bizde! Hâlâ ne diye daha fazla çalışmıyoruz? Bilgiye, bilince, farkındalığa, kötüler ile mücadeleye her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var oysa. Uyumayalım düşman içimizde. Her şey bir anlık ihmalin sonucu değil mi? Her ne yaşanıyorsa bir anlık değilmi ki şu hayatta. Bir anlık ihmalin sonucu kurda teslim edilen en güzel kuzu misali değil mi son olay. En ağır cezalar bile caydırıcı olmuyorsa gelin artık kendimizi kandırmayalım ne olur. Üç beş gün konuşup sonra dönmeyelim kendi gafletimize.
Topyekûn bir seferberlik başlatıp sonuna kadar mücadele edelim ki artık canparelerimiz , goncalarımız solmasın. Gelin her şeyi bırakalım da çocukluğumuza sahip çıkalım.
Biz ki çok değil yakın zamana kadar mahalle aralarında, o dar sokaklarda; saklambaç, körebe, mendil kapmaca, topaç, misket, yakartop, birdir bir oynardık ne güzel oyunlarımızdı onlar. Şimdi kötüler en başta sanal alemde bile sahnedeler. Biz ki korkmazdık biri elimize bir pamuk şeker verse, tutar koşardık sevinçle annelerimize. Annelerimiz hiç demezdi alma diye, aksine teşekkür ederdik verene. Niyetleri kirlenmemişti insanların bu denli. Mahalleye bir bisikletli bile girse yavaşlar, ziline basardı. Önceleri bisiklet arkalarında dondurma gezdirirdi amcalar ne kadar eksik olsada elimizdeki bozuk paramız, herkese eşit verirdi kimsenin gönlü kalmasın isterdi. Her evin büyüğü tüm çocuklardan sorumluydu. Yanlış bir şey görse çekinmeden önce o uyarırdı. Kimse söz etmezdi, şimdi ise sokaklar geniş kimse kendini tanımıyor. Mahalledeki bir çocuk o mahalledeki herkesin çocuğuydu, çünkü çocuk dokunulmazdı, çünkü çocuk küçük bir goncaydı, çünkü çocuk umuttu yarın ki güldü. Şimdilerde bunlardan neden eser kalmadı? Neden yitirildi tüm güzel duygular. Niçin kirletildi bu denli tüm duygular? Yoksa görünmeyen bir hortummu alıp götürdü önce çocukluğumuzu, sonra insanlığımızı.! Yapmayın ey insanlar..
Yeter artık ruhumuz daralıyor solmasın bu denli taze goncalar.
Nurten KESKİN
KoşYaz Editörü