Oğlum Ahmet Emirhan ile yollardayız. Doğu Karadeniz Bölgesi, fındığın başkenti, kirazın anavatanı olan ata dede memleketim Giresun’dan Gebze’ye gelip ayağımın tozuyla oğlum Ahmet Emirhan’ın Baltık Denizi sahillerinde, beyaz zambaklar ülkesi Finlandiya’da kazandığı üniversiteye kaydını yaptırmak için Helsinki’ye geldik.
BABALIĞI BABA OLDUĞUMUZDA ANLARIZ
Oğlumla uçakta yolculuk yaparken babamla olan çocukluk hatıralarım gözümün önüne geldi. 1973 yılının Eylül ayında babam, rahmetli halamı da yanına alıp yağmurlu bir gün katıra yatak ve yorganları yükleyip beni yatılı olarak okutmak için Espiye’ye gitmek üzere Dikmen köyünden yola çıkmış. Saatler süren yaya yolculuktan sonra Espiye’ye gelmiştik. O günler çok gerilerde kaldı. Babamı, halamı ve bugün vefatının 6. yılı olan annemi rahmet, minnet ve şükranla anıyorum. Nur içinde yatsınlar, makam ve mekânları cennet olsun.
BİZ OĞLUMLA FİNLANDİYA'DA ÜNİVERSİTE KAYIT İŞLEMLERİNİ YAPARKEN SİZLERİ DAHA ÖNCE FİNLANDİYA, İSVEÇ VE ESTONYA’DA ÇEKTİĞİMİZ "DEVRİ ALEM" BELGESEL TV PROGRAMLARIMIZLA BALTIK VE İSKANDİNAV ÜLKELERİNE GÖTÜRELİM.
FİNLANDİYA'DA TÜRK İSLAM TARİHİ BELGESELİ: https://m.youtube.com/watch?v=0TjAT1fLNyM
ESTONYA’DAN HELSİNKİ’YE BELGESEL TADINDA DEVRİ ALEM: https://www.youtube.com/watch?v=qUfUgiLHOKM
OSMANLI İSVEÇ İLİŞKİLERİ TARİHİ BELGESELİ: https://www.youtube.com/watch?v=YiYYv6X2xys
YARIM ASIRLIK GAZETECİLİK VE BELGESELCİLİK HAYATIMIZDA ÇEKTİĞİMİZ BELGESEL TV PROGRAMLARIMIZI SİZLERLE PAYLAŞIYORUM.
"DEVRİ ALEM TV" WEB SAYFAMIZ: https://www.youtube.com/channel/UCiUmCEGgHYD3KCyVjkYFesA
"BELGESEL YAYINCILIK" WEB SAYFAMIZ: https://www.youtube.com/c/BELGESELYAYINCILIK/videos
YAZDIĞIM KİTAPLARIMIZ: www.ismailkahraman.net
WEB SAYFAMIZDA ORHON-GÖKTÜRK KİTABELERİNİ İLK ARAŞTIRAN FİNLANDİYA VE DANİMARKALI BİLİM ADAMLARI
25 Eylül 2023 tarihinde, belgesel tadında Finlandiya’dan Moğolistan’a Türk tarihinin tapu senedi olan Orhon Kitabeleri ile ilgili yazdığım makalem: https://belgeselciismailkahraman.wordpress.com/2023/09/25/orhon-gokturk-kitabelerini-ilk-arastiran-finlandiya-ve-danimarkali-bilim-adamlari/
İskandinav ülkeleri, son zamanlarda NATO’ya girip girmemesi konusundaki tartışmalarla gündeme geldi. Başta Finlandiya olmak üzere, bölgenin Türk-İslam tarihi, Osmanlı-Finlandiya ilişkileri ve özellikle Finli bilim insanlarının Göktürk-Orhon Kitabeleri ile ilgili araştırmaları çok önemli.
GÖKTÜRK-ORHON KİTABELERİ
Biz Orhon Kitabeleri ile ilgili Finlandiya’ya gitmeye hazırlık yaparken, TGRT Belgesel TV’de 2010 yılında Moğolistan’da Türk tarihinin manevi tapu senedi olan Orhon Irmağı vadisinde, Göktürk Kitabeleri’nin bulunduğu müzede çektiğimiz "Devri Alem" belgesel programımız yayımlanıyordu.
12 yıldan beri her gün sabah 07.00, gündüz 12.00 ve gece 03.00’te yayımlanan "Devri Alem" belgesellerimizi www.devrialem.tv web kanalınızdan da izleyebilirsiniz.
Biz "Devri Alem" belgesel programı olarak, Orhon Kitabeleri’nin izlerini, kendilerini Ural-Altay bölgesinden kabul ettikleri için bu bölgelere önem verip Orhon Kitabeleri’ni yıllar önce araştırıp okuyan Finlandiya’da belgesel çekerken sizleri Orhon Kitabeleri ile ilgili yapılan bilimsel araştırma yazısını okumanızı istiyoruz.
GÖKTÜRK-ORHON KİTABELERİ ÜZERİNE YAPILAN BİLİMSEL ÇALIŞMALARIN ÖZETİ
TGRT Belgesel TV’de 2010 yılında Moğolistan’da Türk tarihinin manevi tapu senedi olan Orhon Irmağı vadisinde, Göktürk Kitabeleri’nin bulunduğu müzede çektiğimiz "Devri Alem" belgesel programımız yayımlanıyor. 12 yıldan beri her gün sabah 07.00, gündüz 12.00 ve gece 03.00’te yayımlanan "Devri Alem" belgesellerimizi www.devrialem.tv web kanalından da izleyebilirsiniz.
Orhun Yazıtları, Göktürk Yazıtları ya da Köktürk Yazıtları, Eski Türkçe Türkleri’nin bilinen ilk alfabesi olan Orhun alfabesi ile Göktürkler tarafından yazılmış yapıtlardır. Birçok kişi ilk Türkçe yapıt olarak bilse de ilk Türkçe yapıt Çoyr Yazıtı’dır. Orhun Yazıtları, Türkçenin tarihsel süreçteki gramer yapısı ve bu yapının değişimiyle ilgili bilgiler verdiği gibi Türklerin devlet anlayışı ile yönetimi, kültürel ögeleri, komşularıyla ve soydaşlarıyla olan ilişkileri ve sosyal yaşantısıyla ilgili önemli bilgiler içermektedir.
Orhun Yazıtları’ndan olan Kül Tigin Yazıtı, Moğolistan’da Orhun Yazıtları Müzesi’nde ziyaretçilere sergilenmektedir.
Bilge Kağan ve Kül Tigin yazıtlarını Yollıg Tigin yazmıştır. Yollıg Tigin aynı zamanda Bilge Kağan’ın yeğenidir. Yazıtlarda bu abidelerin sonsuzluğa kadar kalması temennisiyle “Bengü Taşlar” denmiştir.
Yazıtlar, 1889 yılında Moğolistan’da Orhun Vadisi’nde bulunmuşlardır. Bu yazıtlar II. Göktürk Kağanlığı’na aittir. Yazılış tarihleri MS 8. yüzyılın başlarına dayanmaktadır. Yazıtlardan Kül Tigin Yazıtı 732 yılında, Bilge Kağan Yazıtı 735 yılında yazılmıştır.
1893 yılında Danimarkalı dilbilimci Vilhelm Thomsen tarafından, Rus Türkolog Vasili Radlof’un da yardımıyla çözülmüş ve aynı yılın 15 Aralık günü Danimarka Kraliyet Bilimler Akademisi’nde bilim dünyasına açıklanmıştır.
ORHON KİTABELERİNİN BULUNMASI VE ÜZERİNDE YAPILAN İNCELEMELER
Göktürk alfabesiyle Türkçe yazılı olan Bilge Tonyukuk yazıtları Orhun Yazıtları’nın bir parçasıdır.
Orhun harfleriyle yazılan yazıtlardan 13. yüzyıl Moğol tarihçisi Alaaddin Ata Melik Cüveynî, Tarih-i Cihan-güşa adlı yapıtında söz etmiştir. Çin kaynakları da yazıtların dikilişini bildirmekteydi. Yine de bu durum 18. ve 19. yüzyıllara kadar bilim dünyasının bilinmeyeni olarak kalmalarına engel olamadı. İlk olarak Rus Çarı I. Petro’nun emriyle Sibirya’nın bitki örtüsünü incelemek için görevlendirilen bitki bilimci Daniel Gottlieb Messerschmidt ve kendisine rehber olarak verilen İsveçli tutsak subay Johan von Strahlenberg, 1721 yılında Güney Sibirya’da, Yenisey Nehri’nin yukarı mecrasında bu yazı ile yazılmış ve Kırgızlara ait oldukları düşünülen mezar taşlarını içeren Yenisey Yazıtları’ndan bir tanesini keşfetti. Bir yıl sonra tutsaklığı son bulan Strahlenberg, İsveç’e dönünce bu inceleme ile ilgili izlenimlerini kitap hâline getirip 1730 yılında Stockholm’de yayımladı. Böylece Orhun Yazıtları bilim dünyasının dikkatini çekmiş oldu.
ORHON KİTABELERİNİ ARAŞTIRMAYA İLK BİLİM HEYETİNİ FİNLANDİYA GÖNDERDİ
Bu gelişmeye rağmen Sibirya’ya araştırma amacı ile ilk bilimsel heyetler ancak 19. yüzyılın sonlarına doğru gönderilebilmiştir. Bu ilk heyetler 1887 ile 1888’de Finlandiya’dan Sibirya’ya gönderilen Fin araştırma heyetleriydi. Fin heyetlerinin bu bilimsel gezileri sonucu Yenisey mezar yazıtlarının kopyaları ilk kez olarak yayımlandı.
Aynı yıl Rus arkeologlarından Nikolay Mihailoviç Yadrintsev, Moğolistan’da, Orhun Irmağı kıyılarında aynı yazı ile yazılmış çok daha büyük iki yazıt buldu. Yadrintsev’in Orhun Yazıtları adı verilen bu iki büyük yazıt ile ilgili eseri 1890 yılında yayımlandı. Moğolistan’daki bu yeni keşif üzerine Axel Olai Heikel başkanlığında bir Fin araştırma heyeti Orhun Irmağı kıyılarına gitti. Fin heyetinin yaptığı bu bilimsel gezi sonunda Orhun Yazıtları’nın mükemmel kopyaları yayımlandı.
Orhun Yazıtları aynı yıl Rusya’da da yayımlandı. Bu ikinci yayın Vasili Radlof’un başkanlığında yapılan Rus bilim heyetinin gezisi sonucu ortaya çıkmıştı.
Orhun Yazıtları’nın Finlandiya’da yayımlanan atlası, bu taşlardan birinin üzerinde bulunan Çince yazıtın okunabilen kısımlarının bir çevirisini de içeriyordu. Bu kısa Çince metin, hiç şüphesiz, bilinmeyen bir yazı ve dille yazılmış olan asıl metnin çevirisi olamazdı; fakat bu Çince metin, bu iki yazıttan birinin 732 yılında ölen bir Türk prensinin anısına dikilmiş olduğunu haber veriyordu. Böylece, bu yazıtların kimlere ait olduğu ve hangi dilde yazıldığı sorusu cevaplanmış oluyordu. Bu iki yazıt Türklerin atalarından kalmaydı; bunlarda kullanılan dil de eski bir Türk lehçesinden başka bir şey olamazdı.
Bu husus, ünlü Danimarkalı dilbilimci Vilhelm Thomsen’in 15 Aralık 1893’te Kopenhag Bilimler Akademisi’nin bir toplantısında Orhun ve Yenisey yazıtlarında kullanılan “runik” yazıyı çözümlediğini bilim dünyasına duyurduğu zaman hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak bir şekilde aydınlanmıştı. Thomsen’in eski Türk “runik” yazısının çözümü ile ilgili raporu çok geçmeden Danimarka Bilim ve Edebiyat Akademisi bülteninde yayımlandı.
Thomsen’in eski Türk “runik” yazısını çözümü, bilim dünyasında, özellikle Türkologlar arasında büyük bir heyecan yaratmıştı. Vasili Radlof, daha 1894 Mart’ında Orhun Yazıtları üzerine hazırlayacağı yapıtının ilk kısmı olan Erste Lieferung’u yayımladı. Bu yapıtın ikinci kısmı aynı yılın Mayıs ayında, üçüncü kısmı da 1895’te yayımlanmıştır. Orhun ve Yenisey yazıtlarının bu yayını, aceleyle hazırlanmış bir yapıt olduğundan okuma ve açıklama yanlışlarıyla doludur.
Orhun alfabesini çözen Danimarkalı dilbilimci Vilhelm Thomsen. Radlof gibi aceleci davranmayan Thomsen ise iki büyük yapıtının yayınını 1896’da gerçekleştirmiştir.
Birinci kısımda, eski Türk “runik” yazısı ile yazının sistemi “runik” harfli örneklerle ayrıntılı şekilde incelenmektedir. Bu kısımda ayrıca eski Türk yazısının kökeni sorunu da ele alınmıştır. Eserin ikinci kısmı eski Türk tarihi ile ilgili bir inceleme yazısı ile başlamakta, bundan sonra da iki yazıtın yazı çevrimli metinleri ve Fransızca çevirileri verilmektedir.
Metin ve çevirileri, açıklama ve yazıtlarda geçen kelimelerin alfabetik dizini izler.
Thomsen’in yayını ayrıca Kül Tigin Yazıtı’ndaki Çince yazıtın Edward Harper Parker tarafından yapılmış İngilizce bir çevirisini de içermektedir. Thomsen’in bu başarılı yayını kendisinden sonra Orhun Yazıtları üzerine çalışan bilginler tarafından da örnek alınmıştır.
Radlof, 1897’de yazıtları incelediği eserinin ikinci basımını yayımlamıştır. Kül Tigin Yazıtı’nın Rusça bir yayını da 1899’da Platon Mihayloviç Melioranski tarafından yapılmıştır.
Aynı yıl, Radlof yazıtların yeni basımının ikinci cildini yayımlamıştır. Radlof’un bu eseri, F. Klementz tarafından Bain-Tsokto mevkiinde bulunan Tonyukuk Yazıtı’nın “runik” harfli metni ile yazı çevrimi ve Almanca çevirisini içerir.
Bunları açıklamalar ve sözlük bölümleri izler. Bu eserin devamına ayrıca çok önemli iki inceleme yazısı da eklenmiştir. Bunlar Friedrich Hirth ve Wilhelm Barthold’un deneyimlerinden oluşan incelemeleridir.
Türkiye’de Orhun Yazıtları ile ilgili ilk kitap 1924 yılında Türkolog Necip Asım tarafından Osmanlı Türkçesi ile yazılmış ve "Orhun Abideleri" adıyla yayımlanmıştır.
Necip Asım bu kitabını Radlof ile Thomsen’in eserlerinden yararlanarak hazırlamıştır. Harf Devrimi’nden önce Osmanlı alfabesi ile yayımlanmış olan bu yapıtın bugün ise ancak tarihî değeri vardır.
Orhun Yazıtları ile ilgili bir kitap Türkiye’de ikinci kez Hüseyin Namık Orkun tarafından yayımlanmıştır. Dört cilt olarak yayımlanan bu eserin birinci cildi Kül Tigin ve Bilge Kağan yazıtlarına ayrılmıştır. Orkun, Thomsen’in yayınını örnek almış, onun daha sonradan yaptığı düzeltmeler ve Kâşgarlı Mahmud’un sözlüğünden yararlanmıştır. Orkun, Thomsen’in bazı okuyuşlarını düzeltmek istemiş ise de bu pek başarılı olamamış, Thomsen’in doğru okuduğu bazı kelimeleri de düzeltmek isterken yeni yanlışlar yapmıştır.
Orhun Yazıtları üzerinde Annemarie von Gabain de incelemelerde bulunmuş, 1941’de yayımlanan ünlü Eski Türkçe dilbilgisi antolojisi kısmında Kül Tigin Yazıtı’nın metnini yayımlamıştır.
Gabain, Kül Tigin Yazıtı’nın metnini hazırlarken Thomsen’in 1896’da yayımlanan ilk eserini esas almakla birlikte onun daha sonra yapmış olduğu düzeltmeleri de göz önünde bulundurmuştur.
Orhun Yazıtları Gabain’den sonra Rus Türkolog Sergey Yefimoviç Malov tarafından yayımlanmıştır. Malov, 1951’de yayımlanan eserinde Kül Tigin ve Tonyukuk Yazıtları’nın “runik” harfli orijinal metinleri ile Kiril harfli yazı çevrimlerini ve Rusça çevirilerini vermiştir.
Malov, 1959 yılında yayımlanan ikinci eserinde de Küli Çor ve Ongin yazıtları ile birlikte Bilge Kağan Yazıtı’nın Kül Tigin Yazıtı ile ortak olmayan kısımlarının “runik” harfli metnini, yazı çevrimini ve Rusça çevirisini vermiştir. Malov, Orhun Yazıtları’nın yayınında Thomsen’in ve Radlof’un yayınlarından yararlanmış ve bazı düzeltmeler yapmıştır.
Kül Tigin ve Bilge Kağan yazıtlarının ilk yayınlarından sonra, yazıtların türlü yerlerinde farklı okunan ve anlaşılan veya anlaşılmayıp bırakılan kelime ve ibareler üzerine türlü araştırmacılar tarafından incelemeler yayımlanmıştır. Orhun Yazıtları’nın dili üzerine bir gramer denemesi daha Radlof tarafından yapılmıştı.
Thomsen’in yayını da gramerle ilgili notlarla gramer ve kelime dizinleri içermektedir. Ancak Kül Tigin ve Bilge Kağan yazıtlarının ilk grameri yine Radlof tarafından hazırlanmıştır.
Orhun Yazıtları’nın belirli bazı kısımları ile ilgili düzeltme denemeleri de Wilhelm Bang tarafından yapılmıştır.
20.yüzyıl başında Karl Foy, Orhun Türkçesi’nde kelimenin kök hecesindeki ä, e ve ı ünlüleri ve bunların ayırımı ile ilgili önemli bir araştırma yayımlamıştır.1913’te Thomsen, Yenisey Yazıtları’nda geçen ve ses değeri daha önce bilinmeyen bir “runik” harf (kapalı ė ünlüsünü gösteren işaret) üzerine olan makalesini yayımladı. Thomsen’in bu makalesini yazıtların türlü yerlerinde düzeltmeler yaptığı eseri izledi.
1932’de Martti Räsänen, Türkçede ünlü uyumunun tarihsel gelişimi ile ilgili bir makale yayımlamıştır. Räsänen bu makalesinde Orhun Türkçesi’nde 3. kişi iyelik ekinin sadece -i/-si olduğu görüşünü destekleyen kanıtlar göstermiştir. Ancak bu görüş yeni değildi ve otuz yıl önce Radlof tarafından ileri sürülmüştü. Radlof, 3. kişi iyelik ekinden sonra gelen belirli nesne ekinin yazıtlarda daima N2 (ince n) harfi ile yazılmış olduğuna bakarak bu görüşü savunmuştu.
1936’da Türk dilinin gramer yapısı üzerine son derece önemli bir araştırma, Kaare Grønbech’in doktora tezi yayımlandı. Bu eserde Orhun Türkçesi ile ilgili pek çok sorun tartışılmış ve açıklığa kavuşturulmuştur.
1939’da Macar Türkolog Julius Nèmeth, Türk dilinde kapalı e (ė) sorunu üzerine önemli bir araştırma yayımladı.
İki yıl sonra Eski Türkçenin ilk grameri Annamarie von Gabain tarafından yayımlandı.
1941’de Hüseyin Namık Orkun, Orhun ve Yenisey yazıtlarının sözlüğünü yayımlamıştır. Aynı yıl Nèmeth, Orhun Yazıtları’nda geçen ve pek iyi anlaşılmayan iki cümleyi açıklayan bir makale yayımlamıştır.
1947’de Martti Räsänen, Bilge Kağan Yazıtı’nın batı yüzündeki son parçayı yeniden incelemiş ve yorumlamıştır. İki yıl sonra, Orhun Türkçesi’nin kısa fakat ilginç bir fonolojisini Ahmet Cevat Emre yayımlamıştır.
1950’de Gabain Eski Türkçedeki bazı yer zarfları ile ilgili bir araştırma yayımlamıştır. Bundan iki yıl sonra, Eski Türkçede ünlü uyumu sorununu ele alan iki araştırma daha Gabain ve Alessio Bombaci tarafından yayımlandı.
Gabain, 1955’te Eski Türkçede tarihlendirme sistemi üzerine bir araştırma yayımladı. Ertesi yıl Ahmet Temir’in Eski Türkçedeki bağlama edatları ile ilgili bir makalesi yayımlandı.
1957’de Osman Nedim Tuna, Orhun Yazıtları’nda uygulanan bazı yazım kuralları ile ilgili bir araştırma yayımlamıştır. Aynı araştırmacının 1960’ta iki makalesi daha yayımlandı.
1959’da Gabain Eski Türkçenin bir gramer özetini yayımlamıştı. Ertesi yıl Vladimir Mihailoviç Nasilov’un Orhun ve Yenisey kitabelerinin grameri yayımlandı. Nasilov, SSCB dışında bu konuda yayımlanmış olan eserleri dikkate almamış, bu nedenle daha sonra düzeltilmiş olan bazı eski okuma yanlışları bu gramere yanlış hâliyle girmiştir.
1963’te Omeljan Pritsak, Orhun Türkçesi üzerine bir araştırma yayımlamıştır. 1968’de Pritsak’ın bir diğer araştırması olan “Orhun Türkçesi Grameri” yayımlanmıştır. Eser, beş yazıtın yazı çevrimli metinleri ve İngilizce çevirileri ile yazıtlarda geçen kelimelerin analitik bir sözlüğünü içermekteydi.
1970’te Muharrem Ergin’in "Orhun Abideleri" isimli eseri yayımlanmıştır. Bu eser, Kül Tigin, Bilge Kağan ve Tonyukuk yazıtlarının metinleri ve Türkçe çevirileri ile küçük bir sözlüğü içermekteydi.
Joseph Matuz, 1972’de Çek ve Moğol arkeologların 1958 yılında Kül Tigin Yazıtı’nda yaptıkları bilimsel araştırmalarda buldukları Kül Tigin Yazıtı’ndan kopmuş parçalarla yazıta ait mermer kaplumbağa heykeli üzerindeki sekiz kelimelik yazıtı yayımladı.
Matuz’un yayımladığı parçalardan birinin üstünde b(i)t(i)d(i)m(i)z “yazdık” kelimesi okunmaktadır. Bu kelime, Matuz’un tespit ettiği gibi, Kül Tigin Yazıtı’nın güneybatı kenarındaki …t(a)ş bit(i)d(i)m yoll(u)g tig(i)n ibaresinden sonra gelmelidir.
Bunun altındaki lg2n2:b2 harfleri ise aynı yazıtın güney yüzünün sonuna aittir: Bu bit(i)g bit(i)gme (a)tısi yol(lu)g t2[ig(i)n b2]… Sonuncu harf b2 ile başlayan kelimede, b[it(i)d(i)m] “yazdım” kelimesidir.
İkinci parçada üst satırda r2I:b1Ul1çA harfleri okunmaktadır. Bu harf dizisi yazıtın yine güneybatı kenarındaki b(e)g(im) tig(i)n yüg(e)rü t(e)ñ… ibaresinin devamı olacaktır: t(e)ñ[ri bolça]…
1974 yılında Norveçli Türkolog Even Hovdhausen, Kül Tigin ve Bilge Kağan yazıtlarının orta kısımlarındaki ufak fakat önemli farklarla yazım yanlışlarını inceleyen bir araştırma yayımladı. Aynı yıl Fransız Türkolog Louis Bazin’in 12 Hayvanlı Türk Takvimi üzerine 800 sayfalık ünlü araştırması yayımlandı. Bazin, profesörlük tezi olan bu derin araştırmasında Orhun Yazıtları’nın yazılış ve dikiliş tarihleri ile Kül Tigin’in ve Bilge Kağan’ın ölüm ve cenaze törenlerinin tarihlerini de tam olarak saptamayı başarmıştır.
1980 yılında Sovyet Türkolog Andrey Nikolayeviç Kononov’un Orhun Yazıtları ile “runik” harfli bütün eski Türk yazıtlarının grameri yayımlandı. Kononov, bu eserinde Orhun Yazıtları üzerine yalnız SSCB’de değil SSCB dışında yapılmış araştırmaları da dikkate almıştır.
1983’te Osman Fikri Sertkaya, Kül Tigin ve Küli Çor Yazıtları’nda sık sık geçen "oplayu teg-" deyimi üzerine küçük fakat ilginç bir makale yayımlamıştır.
Ayrıca tarihçi Kazım Mirşan da yaptığı araştırmalarla yazıtların okunamayan bazı bölümlerini okumuş ve 1990’lı yıllarda yayımlamıştır. Kendisi yirmiden fazla Türk lehçesini konuşabildiği için birçok uzmanın yaptığı bazı çeviri hatalarını da düzeltebilmiştir.
(Kaynak: https://tr.m.wikipedia.org/wiki/Orhun_Yaz%C4%B1tlar%C4%B1)