
YAYLADA ÇOCUK OLMAK VE BABAMLA ÇOCUKLUK ANILARIM İLE İLGİLİ 17 AĞUSTOS 2025 TARİHİNDE ÇEKTİĞİM BELGESEL TADINDA CANLI YAYIN:
60 yıl sonra yaylada çocuklarla çocukluk yıllarımı yaşadım. Çocukluk arkadaşlarımla çocukluk anılarımızı konuştuk. Fadime ablamdan çocukluğumu dinledim. Ata dede emaneti yayla evinin bahçesinde oğlum Emre, torunlarım İsmail, Ahlad, Ahlas, Aslan ve komşu çocuklarının sesleri ile belgesel tadında çocukluk günlerime yolculuğa çıktım. Anılarımda kalan babamla yaşadığım çocukluk yıllarımı bir kez daha yaşadım.
BABAMIN EMANETİ ÇAM AĞACINDAN BELGESEL TADINDA CANLI YAYIN:
2003'te babam ile yaylada çektiğim belgesel söyleşi an itibarıyla Kocaeli TV'de Devriâlem Belgesel Programı'nda. 2020 yılında Giresun'da çektiğimiz fındık belgeselimizde de
Babamla Çocukluk Hatıralarım
Yayla deyince çocukluk anılarım gözümün önüne gelir. Katırın sırtında onunla yaylaya gittiğim günler, birlikte yayla yolundaki hanlarda konakladığımız, çay içerken arkadaşları ile yaptığı sohbet ve yol sapaklarında arkadaşları ile vedalaşırken "Arkadaşlık hak ve hukukunuzu helal edin." dediği günler çok gerilerde kaldı ve tarih oldu.
Hayatı boyunca haksızlık karşısında susmayan, her zaman mazlumun yanında olan, biz evlatlarına devlet ve milletin hizmetinde yararlı işler yapmayı öğütleyip mazlumun yanında zalimin karşısında durmayı, yapıcı olup yıkıcı olmamayı vasiyet ve nasihat eden babam, ilkokula 1924 yılında köyümüzde açılan okulda başlamış, Osmanlıca yazıları öğrenmiş. Harf devriminden sonra 1924'te Latince eğitim gören babam, dini bütün, güzel Kuran okuyan, türkü söyleyen, şiirler yazan, kendisinden çok şey öğrendiğim, dolu dolu çocukluk yıllarımı birlikte yaşadığım biriydi. 13 yaşında "okuyup adam olsun" diye beni yatılı eğitim kurumuna götürdü.
Babamla Bayram Namazı
Bayram deyince çocukluk yıllarımız gözlerimizin önüne gelmekte. Çocukluk yıllarında yaşadığımız ilk bayramlar, silik bir resim gibi hatırladığımız mutlu çocukluk günlerimiz. Heyecandan uyuyamadığımız bayram geceleri... Sabah erkenden büyüklerimizle birlikte bayram namazına gittiğimiz o günler, artık hepsi mazi oldu, çok gerilerde kaldı. O çocukluk yıllarımızdaki bayram hazırlıkları... Daha bir ay önceden kendimizi bayrama hazırladığımız günler. Arife gecesi mısır unundan yapılan helvalar, sabah erkenden merhum babamla birlikte bayram namazına gittiğimiz çocukluk günleri...
Birlikte köyümüzün tarihi ahşap camisinde kıldığım ilk bayram namazı... Namazdan sonra babam elimden tutarak mezarlıkta atalarımızın kabirleri başında okuduğumuz Fatihalar... Babamla geçen güzel çocukluk günleri ve hatıraları üzerinden çok uzun yıllar geçse de sanki dün gibi her şeyi hatırlıyor, babamla yaşadığım çocukluk hatıralarımı tarihe not düşüp zamana noterlik yapma adına sizlerle buradan paylaşmaya devam edeceğim.
Babamdan Gazetecilik Dersi
Gazetecilik etik ve ahlakının konuşulduğu bugünlerde, gazeteciliği tanımlamamız ve öğrenmemiz gerekiyor. Gerçek gazeteci ve gazetecilik mesleği nedir? Ben kendime göre bir tanım yaptım, siz de kendinize göre yapabilirsiniz.
Gazeteci: Haberdir, bilgi ve belgedir. Zamana karşı yarışmaktır. Fedakârlık ve çalışmaktır. Güven, doğruluk, dürüstlüktür. Namus, şeref ve onurdur. Haber ve doğru bilgidir. Yıkmak değil yapmaktır. Cesaret ve korkusuzluktur.
Bugün Babalar Günü. Baba ile ilgili ne söylesek, ne yazsak az. Bugün, 46 yıldan beri severek yaptığım gazetecilik mesleğinde babamın vasiyet ve nasihatinin ne kadar önemli olduğunu, rahmetli babamın gazetecilikle ilgili bana yol gösteren vasiyet ve nasihatini sizlerle paylaşmak istiyorum. Gebze Gazetesi
Gazetecilikte "Yapıcı Ol, Yıkıcı Olma"
Gebze Gazetesi'ni Gebze'de ilk yayınladığım yıllar, rahmetli babam yaz aylarını Giresun'un Espiye Soğukpınar beldesinde geçirir, kışın Gebze'ye gelir, her fırsatta nasihat eder, öğüt verirdi. Bir gün beni karşısına oturtup eline Gebze Gazetesi'ni alarak, "Bak oğlum, gazetecilik çok zor ve sorumluluk isteyen bir meslek. Bir yazın, bir haberin, bir fotoğrafın ev yıkar, cinayet işletir, iş adamını iflas ettirir, karı kocayı düşman eder. Oğlum, çok dikkat et, hep yapıcı ol, yıkıcı olma. Eleştirilerini yol göstererek yap, doğru ve dürüstlükten ayrılma. Sana düşmanlık yapanlara bile haksızlık yapma. Herkesin düşmanı olmaz, iş yapan başarılı insanların düşmanı olur. Yazdığın haberlerle devletin ve milletin yanında ol. Bak oğlum, ben devletsizliğin ne olduğunu çok iyi biliyorum. Ben Birinci Dünya Savaşı'nda 1915 yılında dünyaya geldim. Osmanlı Devleti'nin yıkıldığını, 1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti'nin nasıl kurulduğunu gördüm. Çocukluk yıllarında devlet olmadığı için çok sevdiğimiz yaylalara bile çıkamadık, devletin olmadığı yerde eşkıya olur. Oğlum, doğruluk ve dürüstlükten ayrılma, doğruların yanında, kötülerin karşısında ol. Seni çok zor şartlarda okuttum. Devlete, millete, ailene faydalı ol. Ablalarına, abilerine ve kardeşlerine kol kanat ol. Ata dede memleketini, köyünü unutma, her yıl köyüne gel. Allah seni yapıcı etsin, yıkıcı etmesin. Yapıcı ol, yıkıcı olma..."
Babamın yıllar önce söylediği vasiyet ve nasihat kulaklarımda çınlıyor. Rahmetli babamın gazetecilikle ilgili vasiyet ve nasihati benim ilkem oldu. Sürekli yapıcı olmaya çalıştım, yıkıcı olmaktan kaçındım. En sert eleştirilerde bile öneriler yaptım.
VEFATININ 15. YIL DÖNÜMÜNDE RAHMETLİ BABAMI GEBZE'DEKİ MEZARI BAŞINDA KURAN OKUYARAK RAHMET, MİNNET, ÖZLEM, SEVGİ, SAYGI VE ŞÜKRANLA ANMIŞ, BU MAKALEYİ KALEME ALMIŞTIM: