Yarım asra yaklaşan gazetecilik ve BELGESELCİLİK hayatımda ilk kez deprem gerçeğini 1992 yılında rahmetli annemden Giresun Espiye ilçesi yalakoba yaylasında dinledim 1924 doğumlu olan annem büyük Erzincan depremi ile ilgili şunları söylemişti
“..Oğlum deprem felaketinde fındık bahçesinde koyun bakıyordum bir taşın üstünde otururken yakalandım taş ve bahçe o kadar çok sallandıki düşmemek için taşa tutundum ..” Sözü halen kulaklarımda
Her yıl yayalara giden yaylada çok güzel anılarımın olduğu yaylada annemden dinlediğim anıları torunlarım İsmail Arvas ve Ahlas aslana da anlatıyorum anamın adına yaylada yaptığımız çeşmenin suyundan içerken ebediyete intikal eden tüm anaları rahmetle anıyorum ruhlarına el Fatiha
DEPREM FELAKETİ GERÇEĞİNİ İLK KEZ 1992 DE ERZİNCANDA GÖRDÜM
Yarım asırlık gazeteci ve belgeselcilik hayatımda deprem gerçeği ve 17 Ağustos 1999 Kocaeli GEBZEDE bizzat yaşadığım merkezi Gölcük olan Marmara depremi çok önemli. Son olarak asrımızın en büyük felaketlerinden olan 6 Şubat Kahraman Maraş depremi bölgesinde depremden hemen sonra arsştırma yapıp belgesel çekerken görüp yaşadım
Deprem gerçeğini ilk kez 1992 yılında annemden öğrendiğimde 1992 yılında Erzincan da deprem olmuştu Erzincanda deprem gerçeğini yerinde görmek için Giresundan Erzincan’a gittim. Erzincan’da gördüğüm çöken binalar ve depremin yıkımı beni oldukça etkilemişti. Dönemin Erzincan valisini merhum Recep yazıcıoğlunu ziyaret edip depremle ilgili valilik tarafından basılan kitabı almıştım
toplantıya katılmak için Mayıs 2025 tarihinde gidip ilk kez merhum annemden yaylada duyup dinlediğim 1939 Erzincan deprem felaketi ile ilgili belgesel çekmiştim
Gazeteci ve belgeselci olarak Afyon Dinar bölgesinde yaşanan depreme Gebze Belediyesi ile yardım götürmüştük. 17 Ağustos Marmara depremini, GEBZEDE 7 katlı bir binanın 7. katında bizzat yaşamış, asrın en büyük felaketi deprem gerçeği ile yüzleşmiş ve yaşadıklarımı hiç unutmamış, belgeselleştirerek tarihe not düşüp zamana noterlik yapmıştım
GİRESUNLU TARŞHÇİ RECEP KANKAL DAN ÇOK ÖNEMLİ DEPREM ARAŞTIRMASI
—-
Deprem Gerçeği ve Gazetecilik Anılarım ile ilgili BELGESELCİNİN not defteri köşesinde yayınlanan makalemiz
Gazetemizin kurucusu ve Devri Alem tv program yapımcısı İsmail Kahraman'ın Marmara depremi ile ilgili paylaşımını sizlere sunuyoruz.
17 Ağustos Marmara depreminin yıl dönümü dolayısı çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Bizde www.iktav.com.www.devrialem.tv, www.gebzegazetesi.com, www.belgesel-yayincilik.com olarak çok önemli çalışmalar yaptık. Arşivler oluşturduk, bilgi, belge, fotoğraf, gazete ve kitap arşivimizi araştırmacıların ilgi ve bilgisine sunduk.
Genel Başkanlığını yaptığım Avrasya Gazeteciler Derneği
www.avrasyagazetecilerdernegi.com olarak da geçmişte çok önemli etkinlikler düzenledik. Gebze Ticaret Odası ile depremin 20. yıl dönümü dolayısı ile konferans, gazete arşivleri ve kitap sergisi düzenleyip sosyal sorumluk görevimizi yapmaya çalıştık.
45 yıla yakın gazeteci ve belgeselcilik yapan birisi olarak birçok ülke ve bölgeyi gezdim. Deprem gerçeğini ilk kez 1992 yılında Erzincan depreminde yaşadım. Erzincan’da gördüğüm çöken binalar ve depremin yıkımı beni oldukça etkilemişti. Daha sonra Burdur bölgesinde yaşanan depreme Gebze Belediyesi ile yardım götürmüştük. 17 Ağustos Marmara depremini, 7 katlı bir binanın 7. katında bizzat yaşamış, asrın en büyük felaketi deprem gerçeği ile yüzleşmiş ve yaşadıklarımı hiç unutmamış, belgeselleştirerek tarihe not düşüp zamana noterlik yapmıştım.
Deprem Gerçeği Fotoğraf Sergimiz Büyük İlgi Görmüştü
17 Ağustos Marmara depremi yıl dönümü dolayısı ile Gebze Gazetesi ve Gazete Gebze'de, geçtiğimiz yıl Belgeselcinin Not Defteri köşesinde yayınlanan makalemi sizlerle paylaşıyorum.
Depremin Yıl Dönümü
17 Ağustos Marmara depreminin yıl dönümü dolayısı ile Kocaeli Gebze’de kurulu İKTAV Belgesel Yayıncılık Araştırma Merkezi Kütüphanesi’nde, açtığımız Kitap ve Gazete Manşetleri ile Deprem Gerçeği Fotoğraf ve Kitap Sergisi’nde deprem üzerine yazılan kitaplar ve gazete arşivleri sergileniyor.
Sergimizin açık olduğu kütüphanemizi geçen hafta Gez TV ve Sakarya TV’nin sahibi, duayen gazeteci ağabeyimiz Şaban Mergül ziyaret ederek, program çekimi yaptı. Şaban Mergül tarafından çekilen program www.sakarya.tv ve www.devrialem.tv ortak yayınında.
Kütüphanemiz, Kültür Bakanlığı olurları ile kuruldu. Kültür Bakanlığı Kütüphaneler Genel Müdürlüğü ve Kocaeli Valiliği olurları ile kurduğumuz İlim Kültür ve Tarih Araştırmaları Merkezi
www.iktav.com özel kütüphanemizde sosyal sorumluluk görevimizi yapmak için açtığımız sergiye başta, İhlas Haber Ajansı olmak üzere basın ve medya kuruluşları geniş yer vermişti.
İhlas Haber Ajansı’nın haberi
Dünyanın birçok ülkesine giderek tarih ve kültür araştırmaları yapan araştırmacı, gazeteci İsmail Kahraman 17 Ağustos depremi açıklaması;
17 Ağustos depreminin yaşandığı dönemde Kocaeli'nin Gebze ilçesinde gazetecilik yapan ve geceyi yaşayan İsmail Kahraman, o günlere ait fotoğraf ve gazete kupürlerinden oluşan sergiyi ziyarete açtı.
“Geçmişten geleceğe ışık tutmak istedik”
17 Ağustos depreminin yaşandığı günlerde Kocaeli' de gazetecilik yapan İsmail Kahraman, “17 Ağustos 1999 yılında, 20 yıl önce Marmara depreminin merkez üssü Kocaeli'de gazetecilik ve belgeselcilik yapıyorduk. Gece saat 3.00 civarıydı. Sanki kıyamet kopmuştu. Yerden uğultu sesleri geliyordu. Körfez'in suyu çekilmişti. Elektrikler gitmiş, ölüm sessizliği çoğalmıştı. Ne olacak derken kendimizi dışarıya attık. Boş alanlara insanlar toplanmaya başladı. Sabahın ilk ışıklarıyla depremin merkez üssünün Kocaeli'nin Gölcük ilçesi olduğunu öğrendik. Tüpraş yanıyordu. İnsanlar koşturuyordu. Mahalli bir gazete sahibiydik. O tarihte arşiv toplamaya başladık. O gün yayın yapan ulusal ve bölgesel yayınları topladık. Fotoğraflar çektik, görüntüler tespit ettik. Amacımız geleceğe geçmişten ışık tutmak ve Marmara depreminin gerçeklerini gün yüzüne çıkartmak” dedi.
“Bu sergiyi görenler o günleri yeniden yaşıyor”
Gebze ilçesi Tatlıkuyu Mahallesi'nde bulunan İlim, Kültür ve Tarih Araştırmaları Merkezi'nde sergiyi açan İsmail Kahraman yaptığı açıklamada, “Bulunduğumuz bu mekan Kültür Bakanlığı'na tescilli İlim, Kültür ve Tarih Araştırmaları Merkezi. 10 bine yakın kitabımız ve belgesel arşivimiz var. Bunların içerisinde en önemlisi 17 Ağustos depremine ait olan bölüm. Binlerce görüntü, fotoğraf toplamıştık. Bugün depremden 20 yıl sonra arşivlerimizi ilk kez kamuoyu ile paylaşmak istedik. Burada çok sayıda gazetenin manşet görüntüleri var. Şu an Gebze'de bu merkezimiz. Burada bu verileri gördüğümüzde sanki o günleri yeniden yaşıyoruz. Keşke depremden ders ve ibret alınsaydı. Biz özel olarak bunu yaptık. Kamu kuruluşlarımızın ciddi bir deprem müzesi kurup, o dönem ne oldu, artısı, eksisi, hatası ve sevabıyla gelecek kuşaklara aktarsaydık.” şeklinde konuştu.
İhlas Haber Ajansı'nın videolu görsel haber linki;
(Kaynak İhlas Haber Ajansı)
Evet, deprem gerçeğini unutmamak ve unutturmamak için İKTAV Kütüphane ve Arşivi'mizde yer alan bilgi, belge ve dokümanları gelecek kuşaklara aktarmaya kitap, gazete ve fotoğraf sergisi açarak, görevimizi yapmaya devam ediyoruz.
Depremle ilgili araştırma yapmak, akademik ve bilimsel çalışma yapmak isteyenlere İlim, Kültür ve Tarih Araştırmaları Merkezi'miz İKTAV Belgesel Yayıncılık www.iktav.com arşivimiz herkesin hizmetindedir.
——
1939 BÜYÜK ERZİNCAN DEPREMİNİ İLK KEZ 1992 DE ANNEMDEN YAYLADA DUYUP DİNLEMİŞTİM
RAHMETLİ BABAM. ASKERLİK YAPTIĞI ERZİNCAN İLE İLGİLİ YAYLADA BANA ÇOK HATIRALARINII ANLATTI
ERZİNCAN İN BENİM YANIMDA AYRI BİR YERİ VE ÖNEMİ VAR 25 MAYIS 2025 TARİHİNDE GEBZE GAZETESİNDE ERZİNCAN İLE İLGİLİ YAYINLANAN MAKALEMİ PAYLAŞIYORUM
İsmail Kahraman - ERZİNCAN VALİSİ İLE BELGESEL TADINDA SÖYLEŞİ VE EVLİYA ÇELEBİ'NİN İZİNDE ERZİNCAN KALELERİ
Kurucu ve Danışma kurulu üyeleri arasında yer aldığım cumhurbaşkanlığın kararnamesi ile kurulan Türk İnternet. Medya birliğinin Azerbaycan konulu toplantısına katılmak üzere 23 ve 26 Mayıs 2025 tarihleri arasında geldiğim Erzincan’da belgesel çekimlerimiz devam ediyor
TGRT belgesel tv de her gün üç kez yayınlanan devri alem belgesel tv programı ve ilim kültür tarih araştırmaları merkezi www.iktav.com araştırmaları merkezi kütüphanesi olarak Erzincan’da Evliya çelebinin izinde araştırmalar yapıp www.devrialem.tv belgesel çekimlerimize Erzincan ve Kemah kaleleri ile Fırat karasu nehri boylarında devam ediyor.
Evliya ÇELEBİNİN çok güzel anlattığı Erzincan kalesi ve 1939 Depreminin yıktığın Eski Erzincan şehri ve tarihi kalede Vakıf medeniyeti eserleri önünden Devri alem belgesel tv programı canlı yayınlarla deprem gerçeğini belgeledik.
Fırat nehri boylarından Kemah. İliç ve Sivas Divriği ilçesine giderek belgesel çekimleri yaptık
ERZİNCAN VALİMİZ DOÇ DR HAMZA AYDOĞDUĞU İLE. ERZİNCANDA VAKIF MEDENİYETİ ÜZERİNE BELGESEL SÖYLEŞİ YAPTIK
TGRT BELGESEL TV DE HER GÜN ÜÇ KEZ YAYINLANAN DEVRİ ALEM BELGESEL TV PROGRAMLARINI İZLEDİĞİNİ SÖYLEYEN SN VALİMİZE TEŞEKKÜR EDER BAŞARILAR DİLERİZ
Biz Sn valimiz ile belgesel söyleşi yaparken sizleri. TIMBİR in Erzincan’daki tarihi toplantısı için özel olarak hazırladığım CAN ERZİNCAN DAN CAN AZERBAYCAN A
Belgesel sunumumuz ile baş başa bırakıyoruz
CAN ERZİNCANDAN. CAN AZERBAYCANA BELGESEL TADINDA SELAM OLSUN
EVLİYA ÇELEBİNİN İZİNDE ERZİNCAN DA 1939 DEPREMİNDE YIKILAN TARİHİ VAKIF ESERLERİNİN BELGESELLERİNİ ÇRKİYORUZ
23 ve 26 Mayıs 2025 tarihleri arasında Erzincan’da Evliya çelebinin izinde belgesel çekimlerimiz devam ediyor. Evliya ÇELEBİNİN çok güzel anlattığı Erzincan kalesi ve 1939 Depreminin yıktığın Eski Erzincan şehrindeki Vakıf eserleri önünden Devri alem belgesel tv programı canlı yayınlarla deprem gerçeğini belgeledik
Evliya çelebinin Seyahatnâmesi’ndeki Erzincan gidelim bakın ünlü gezginimiz 1640 yılın da Erzincan bölgesine nasıl anlatıyor birlikte okuyalım
ERZİNCANDA BELGESEL TADINDA TARİHİ HAMAM DAN CANLI YAYIN
ERZİNCAN MÜZESİN DEN CANLI YAYIN
Erzincan’da Belgesel çekimlerimizin ana başlıklarını sizlerle paylaşmaya devam ediyoruz Erzincan müzesinde çektiğimiz belgesel görüntüler 1939 Erzincan deprem felaketinin tüm boyutlarını gün yüzüne çıkartıyor
ERZİNCAN KÜLTÜR TURİZM MÜDĞRLÜĞÜ ERZİNCAN MÜZESİNDEN DEVRİ ALEM BELGESEL TV PROGRAMI CANLI YAYINDA
ERZİNCAN KÜLTÜR MÜDÜRLÜĞÜ
ERZİNCAN MÜZESİ CANLI YAYINDA
VAKIFLAR ERZURUM BÖLGE MÜDÜRÜ MURAT USLU İLE ERZİNCAN DA BELGESEL TADINDA CANLI YAYIN
Vakıflar Erzurum bölge müdürü ile TGRT belgesel tv de her gün üç kez yayınlanan devri alem belgesel tv programı olarak Erzincan da terzi baba türbesinde belgesel söyleşi gerçekleştlrdik
EVLİYA ÇELEBİNİN KALEMİNDEN FIRAT NEHRİ BOYLARI KEMAH KALESİNDEN ERZİNCAN KALESİNE DEVRİ ALEM
Evliya Çelebi, Defterdar-zâde Mehmet Paşa ile birlikte Doğu Anadolu Seferine çıktı. İstanbul’a dönüşte yol üzerindeki Tercan Mama Hatun külliyesini inceleme fırsatı buldu. Tercan’dan Kemah’a giden Evliya Çelebi, kısa sürede Kemah Kalesi, Ke-mah’ın Kazaları, Kömür tuzlası, Kemah’ta ticârî ve sınâî faaliyetler ve dokuma tezgâhları hakkında önemli bilgiler vermektedir.
EVLİYA ÇELEBİ KEMAH KALESİ FIRAT NEHRİNİ AMLATIYOR
“… Kemah Kalesi’nin şekilleri: Beşgen şeklinde sağlam taş yapı süslü bir kaledir. Her burç ve kuleleri büyük taşlar ile yalçın kayalar üzerine oturtulmuş bir sağlam, dayanıklı kaledir. Erzurum serhadlerinde benzeri meğer Şebin Karahisarı ola. Benzersiz bir kale demek olmaya, ama Fırat Nehri aşırı biraz havalesi var gibidir. Ama ondan zarar isabet etmez sağlam bir kaledir.
Buradan içeri iki iki kat kapılar daha var, üçü de sanatlı ve sağlam demir kapılardır. İlk baştaki kapının iç yüzünde, sağında ve solunda birer tunç toplar vardır ki ikisi de görülmeye değer toplardır. Her birinde birer eskici girip köşkerlik eylese yerim dar demez. Tâ bu mertebe geniş, büyük ve uzun Süleyman Han toplarıdır. Üç kantar taş gülle atar, boyları yirmi yedişer karış demir küpeli uzun toplardır. Gariplik ondandır ki böyle mefret (iri) topları o yalçın kaya üzerine, öyle çetin mahalle nasıl çıkarıp koydular, acep cerr-i eşkâl (caraskal) sanatı ile çekip öyle yüksek bir yere böyle büyük topları komuşlardır.
Ta içerideki üçüncü kapının kemeri üzerine bir pehivan (savaşçı) gürzü ve bir Hazret-i Ali oku yayı asılmıştır ki büyük alâmettir.
Bu kalenin içinde hepsi toprak örtülü küçük ve büyük 600 güzel evler vardır. Ancak dar mahalde bulunduğundan bağsız, bahçesiz ve susuz evlerdir. Kara Yakuboğlu’nun ve İbrahim Çelebi’nin hanelerinden başka bahçeli ev yoktur.
Ve bu kale içinde bakımsız boş yerler çoktur. Hattâ hali olan yerlerde beş adet buğday anbarları vardır. Selim Han’dan beri ağzına kadar pirinç çeltiği ve darı dolu olarak durur. Sanasın bugün harmandan gelip anbara doldurulmuş hububattır. Kuşatma sırasında onlar ile yiyecek ihtiyaçlarını giderirler.
Bu iç kalede hepsi 11 mihraptır, üçü camidir. Kale kapısından içeri Bey Camii, gayet büyük camidir ve eski tarzdır. Ve bir kârgir minaresi var. Bundan başkası tahta minareler ve minaresiz mescitlerdir.
Bu kale gerçi yalçın kaya üzerine yapılmıştır, ama evleri bir düz geniş ve satıhlı taşlı yerlerdir.
Bu kalenin kuzeyinde Şehitler Kulesi üzerinde küçük ve büyük 32 adet topları vardır. Adı geçen Şehit kapısından aşağı kayadan kesme su yolu ile ta aşağı nehre iner su yolu vardır. Kuşatma sırasında oradan su alınıp su ihtiyaçları karşılanır. Bu aşağıda üç adet su sarnıcı vardır, biri birbirine yakındır. Kayalardan âb-ı hayat sular sızıp, sarnıçlara dolar. Tanrı’nın hikmeti bir âbıhayattır, biri güherçileli sudur ve biri gayet tuzludur.
Bu şehrin suyu ve havasının tatlılığından sevimli gençleri ve güzelleri herkesçe beğenilir. Gerçi Erzurum toprağında Türkistan şehridir, ama garip dostu, dindar, yumuşak huylu adamları vardır.
Ve beğenilerinden, yukarıda yazıldığı üzere çadır bezi, beyaz ve lezzetli tuzu ve katık peyniri dedikleri katmer peyniri, Arap ve Acem’de öyle peynir görülmemiştir. Midilli’nin lor peyniri ve Şam’ın karişe peynirinden taze, lezzetli ve hazmı kolay peynirdir.
Beğenilerinden biri de Tanrı’nın hikmeti İlkbahar mevsiminde bu şehrin dağlarına düşer, “Menn ve Selvâ” adında bir İsa kuşu gelip yüksek dağlarına ve bazı bostanlarına gelip konar. Kemah halkı onun mevsimini bilip bütün kuşları avlarlar, tüylerini yolarlar ve tuz ile turşu edip kış mevsiminde yerler. Gayet lezzetli kuştur ve gayet besleyici eti vardır. Kemah halkının tuzağından kurtulan kuşların tamamı diğer kuşlar gibi ılıman bölgelere göçüp giderler. Kemah halkına Cenab-ı Bâri böyle bir değişik sofra ihsan etmiştir.
Kemah şehrinin ziyaret yerleri: Evvelâ anbarlar yakınında Baba Kend Efendi ziyareti ve köprü başında Melik Gazi Sultan, Allah sırlarını aziz etsin.
Bu şehrin arz-ı beledi (…) ve uzun günü (…) dır. Dördüncü iklimden olduğundan havası ılımandır. Ancak ana yol üzerinde kurulmamış olduğundan kervan yolu değildir. Bir sapa dağlık taşlık içindedir. Fırat Nehri bu şehrin doğu tarafında Erzurum dağlarında Dumlu Sultan Dağı’ndan gelir, bu şehri sulayıp bu kale kayasın dolaşıp batı tarafına akarak İzoli kürtleri içinden geçer, Bingöl’den Murat Nehri de bu Fırat Nehri’ne (…) (…) mahallinde karışır. Fırat Nehri, Malatya yakınında Kömür Hanı geçidinde akar. Malatya’dan Harput’a, Eğin’e, Palu’ya ve Diyarbakır’a giden, bu Fırat Nehri’ni gemiyle geçmeyince geçemez…” (Kaynak. https://www.erzincannostalji.com/2017/09/24/evliya-celebi-seyahatnamesinde-kemah-kalesi/)
Kemah’taki görevini tamamlayan Evliya Çelebi, Fırat kıyısını takip ederek Erzin-can’a gelmiştir. Erzincan kalesinden, büyük dış varoşundan, zaviyelerinden, ha-mamlarından, eğitim öğretim (mektep ve medreseler)’den, sosyal yapısından, kılık kıyafetinden, çarşı ve pazarından, hava ve iklim şartlarından, bağ ve bahçelerinden ayrıntılı biçimde bahseden Evliya Çelebi, Kayalık Kale, yani Eğin (Kemaliye) şehri hakkında özlü bilgiler vermektedir.
EVLİYA ÇELEBİNİN KALEMİNDEN ERZİNCAN KALESİ
“…Fatih Gazi bütün ilini vilâyetini fethedip Erzincan Kalesi’ne savaşsız uğraşsız sahip oldu. Sultan Zahireddin’in yaptığı kaleyi tamir edip yetecek kadar kul koydu. Osmanoğullarının ikinci Erzincanfatihi Sultan Mehmed Han’dır.
Daha sonra Sultan Bayezid Han zamanında I. Selim Han’ Trabzon hâkimiyken, yolunu şaşırmış Şah İsmail bir hile ile Erzincan’a malik oldu. O da Osmanlı topraklarına el koymaya başladı.
Sonra I. Selim Han’a Cenab-ı Bâri yardım edip müstakil padişah olduğunda ilk savaşı Şah İsmailüzerine gelirken 921 (1514) tarihinde cenksiz Erzincan Kalesi’ni aman ile Selim Şah’a kaleyi teslim ettiler. Üçüncü fatih Selim Şah’tır.
Sonra Süleyman Han yazımında Erzurum eyelati hükmünde paşanın hâss-ı hümâyûndan ayrılmadır, hakimi subaşıdır.
150 akçe şerif kazadır. Ve toptan (…) nahiye kurâları vardır. Senelik kadıya altı kese ve subaşıya on kese hâsıl olur hükümettir.
Müftüsü, nakibüleşrafı, sipah kethüdayeri, yeniçeri serdarı, kale dizdarı, 150 adet timar erbâbı kale neferleri, bir muhtesip ağası ve şehir naibi hâkimleri vardır.
Kalesi bağ ve bahçeli ormanlık ferahlık verici düz ovanın ortasında dörtgen şekilli bir taş yapı bir güzel küçücük kaledir. Ama duvarları gayet alçaktır. Ve dört tarafında kuleleri sağlam değil, eski yapı harap bir kaledir. Hendeği de fırdolayı alçaktır. Abaza, Erzurum’da isyan ettiğinde hendeğini temizletip burçlarını ve kulelerini tamir edip muhafaza ettiler, ama çâre olmayıp zorunlu olarak kaleyi Abaza Paşa’ya teslim eylediler.
Bu kalenin fırdolayı çevresinin büyüklüğü (…) adımdır. Ve (…) tarafına bakar bir demir kapısı vardır. Taşra varoş şehre oradan hendek üzere köprü ile geçilir. Kale içinde toplam 300 adet bağsız ve bahçesiz temiz toprak ile örtülü derli toplu küçük evler vardır. Bir camii var. Çarşı pazarı, han ve hamamları ve başka yapıları yoktur. Zira kale içi dar mahaldir.
Taşra büyük varoşun anlatılması: Hepsi bin sekiz yüz adet bağlı bahçeli, âb-ı hayat suları akar, temiz toprak ile örtülü evleri vardır. Ancak iki katlı haneleri nadirdir. Genellikle tek katlı yapılmış büyük hanelerdir ki her birinin kapıları açık, nimetleri bol velinimet sarayları ve belde halkının diğer evleridir. Hepsi küçük ve büyük 76 mihraptır. 7 mihrabı camidir. Evvelâ çarşı içinde,
Lakin kârgir kubbeler ile yapılmış süslü camileri yoktur. Bunlardan başkası mescitlerdir.