Aras size kendi hikayesini anlatır .
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Azerbaycan’da okuduğu Aras şiirinin yankısı devam ederken, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'de Aras şiiri tartışmasına katıldı.
45 yıllık gazetecilik ve belgeselcilik hayatımda Aras Nehri'nde birçok anım var. Aras Nehri'ni ilk kez 1990 yılı başlarında uçakla Erzurum’a gitmiş, Aras'ın doğduğu Erzurum Dağları ve Pasinler Ovası'nı havadan ve karadan gezmiş, Aras'a ruh veren Çoban Dede Köprüsü'nden geçip, Hasan Kale'den Aras Nehri ve Pasinler Ovası'nı doya doya seyretmiştim.
2002 yılında Ağrı Dağları'ndan Iğdır'a gelip Nahcivan'a geçmeye çalışmış, Iğdır’ı gezerek Aras Nehri'ni takip ederek Kağızman ve Tuzluca'dan geçerek, Iğdır kayısısı yiyerek Sarıkamış'a gelmiştik.
Azerbaycan’da 2004 yılında, Aras Nehri boylarında belgesel çekmiş, Kura ve Aras Nehrinin birleştiği bölge ve Hazar Denizi'ne döküldüğü Karaağaç bölgesini uçağın penceresinden görüp belgeselini çekmiştim.
Aras Nehri, kültür ve medeniyet tarihimiz açısından çok önemli. Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi'nde Aras Nehri ile ilgili yer alan tarihi bilgilerin özetini sizlerle paylaşıyorum.
Kültür Tarihimizde Aras
Aras boyları ilk defa Hz. Osman zamanında Habîb b. Mesleme kumandasındaki kuvvetler tarafından müslüman topraklarına katıldıktan sonra, Arap idaresindeki Azerbaycan'ın kuzey sınırı olarak çok zaman Aras kabul edilmiştir. Fakat bu kuzey sınır bazan Derbent'e (Bâbülebvâb) kadar uzanmıştır. Aras'ın sağ tarafında bulunan Varasan şehri daima Azerbaycan'dan sayıldığı halde bu nehrin sol kıyısındaki Beylekān ve Nahcıvan şehirleri ancak zaman zaman bu ülkeye dahil olmuştur.
Aras'ın devletler arasında sınır çizgisi olması, yakın devirlerde olduğu gibi bugün de devam etmektedir. 1921'de imzalanan Moskova ve Kars muahedelerinin kabul etmiş olduğu Türkiye-Sovyetler Birliği sınırı Aras nehrinin orta çizgisini esas aldığı gibi, ondan aşağı yukarı bir asır kadar önce 1828'de yapılan Türkmençay Muahedesi de Rusya ile İran arasındaki sınır çizgisini gene bu nehrin belli bir kesiminden geçirmiştir.
Aras bu şekilde tarih boyunca sınır rolü oynadığı gibi bazı kolları da bu fonksiyonu yerine getirmiştir. Meselâ Aras'ın önemli kollarından Arpaçayı'nın günümüzde Türkiye ile Sovyetler Birliği arasında sınır oluşturduğunu ve Kars yöresinin kırk yıl anavatandan ayrı kaldığı dönemlerde de bu iki devlet arasındaki sınırın gene Aras'ın kollarından olan Zivin Çayını boyladığını kaydetmek gerekir.
Aras Nehri'nin tarihteki bir başka önemi de, çok dar boğazlar içinde aktığı kesimlerinin dışında, mühim yollara güzergâh teşkil etmesi ve bunun sonucunda da istilâ ordularının bu nehir boyunu izlemeleri ve birçok önemli savaşların bu nehrin havzasında yapılmış olmasıdır.
Aras ve çevresinin kesin olarak Türkler'le iskânı İlhanlılar döneminde olmuştur. Bu dönemde İlhanlı Veziri Emîr Çoban'ın emriyle Aras üzerinde, inşası 2.5 yıl süren, muazzam köprünün (Çobandede Köprüsü) yaptırılmış olması da İlhanlılar'ın Aras dolaylarına gösterdikleri ilgiyi ve yöreye kesin hâkimiyetlerini belirtir. Bu tarihî köprü daha sonra birçok askerî birliğin savaş sırasında faydalandığı bir yol teşkil etmiştir. Meselâ Timur'a ait kuvvetler bu köprüden geçtiği gibi Akkoyunlu emîrlerinin bu köprü yakınında savaştıkları da bilinmektedir. Evliya Çelebi, zamanındaki doğu seferinde askerin bu köprüden geçişinin üç gün sürdüğünü söyler. Aras'la ilgili bu türlü imar işleri daha sonraki yüzyıllarda Timur'un ilgisinin bu yöreye çevrilmesiyle yeniden görülür. 1403 yılının Temmuz ayında Gürcistan'a gelen Timur burada fetihlerde bulunduktan sonra kışı geçirmek üzere Karabağ'a giderken Aras'ın sol tarafındaki Beylekan şehrine uğramış ve bu şehrin çok harap bir vaziyette olduğunu görerek imarını emretmişti. Ayrıca Aras ırmağından buraya kadar 6 fersah uzunluğunda ve on gez genişliğinde bir kanal kazdırmıştır. Gene Timur döneminde Aras'ın Cenkşi Köşkü denilen mevkiinden başlayıp Sarhe Pil mevkiine kadar devam eden başka bir kanal daha açılmıştı. 10 fersah uzunluğunda olan bu kanal gemilerin bile çalışmasına elverişli idi. Bu kanallar sayesinde Aras çevresinde birçok yerde sulu tarım yapma imkânı da elde edilmişti.
Aras nehri ve havzasının dinler tarihi açısından da önemi vardır. Bu nehrin aşağı kesimleri İslâmiyet'in doğuşundan çok önceleri yahudi bölgesi olarak bilinmektedir. Bu sebeple eski yahudilere ait birçok menkıbeye mekân olarak Aras çevresi toprakları gösterilir. Bu yüzden Âd ve Semûd kavimlerine ait harâbeler bu topraklarda aranmıştır. Eski dinlerin gelişme alanı içinde bulunmasından dolayı da Aras nehri eski kaynaklarda âdeta efsaneleştirilmiş ve sularının birçok hastalığa deva olduğuna inanılmıştır. Bu eski rivayetlerden birine göre de Aras cennetten çıkan dört nehirden biri sayılmaktaydı.(Kaynak: İslam Ansiklopedisi)
***
Türkiye İran Arasında Aras Şiiri Savaşı
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhaninin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Azerbaycan'da okuduğu Aras Nehri şiiri ile ilgili 13 Aralık 2020 tarihinde Tahran'da yaptığı açıklamada Bahtiyar Vahapzade'nin yazdığı şiirle ilgili şunları söyledi;
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin açıklaması
...., "Bu şiiri İran'dan okursanız bir manaya gelir, İran dışında okursanız başka bir anlam taşır. Hakikat şudur ki Türk makamları açık bir şekilde Erdoğan'ın bir kastı olmadığını bildirdi. Erdoğan aynı konuşmada bölgesel meselelerle ilgili Türkiye, İran, Rusya, Azerbaycan ve Ermenistan'ın birlikte çok yönlü çalışma yürütülmesi gerektiğini ifade etti. Konuşmasının öncesi ve sonrasına da dikkat etmeliyiz."
Hasan Ruhani Aras Şiiri İle İlgili sözlerine şöyle devam etti
"Erdoğan'ın İran'ın toprak bütünlüğüne ya da halkına hakaret kastı taşımasını uzak bir ihtimal olarak görüyorum. Türkiye makamları bize resmi olarak kesinlikle böyle bir kastı olmadığını bildirdi. Türkiye makamları Erdoğan'ın Azerbaycan halkının topraklarının işgalden kurtarılması nedeniyle mutlu olduğunu söylemek istediğini aktardı. Okuduğu şiir de çok yönlüdür."
Erdoğan'ın konuşmalarında Sadi, Hafız ve Mevlana'dan pek çok şiir okuduğuna dikkati çeken Ruhani, "Yapılan açıklamalar ile bu konuyu geride bırakabileceğimizi düşünüyorum. Ama gösterilen hassasiyet de önemlidir. Tüm dünya bilmelidir ki bir milimetrelik toprağımız bile çok önemlidir. Tüm konuşmalarda ve açıklamalarda bu hassasiyete daha fazla özen gösterilmelidir. Bir cümleye karşı gösterilen hassasiyet halkımızın hakkıdır. Toprak bütünlüğü önemli olduğu için bu konuda görüşlerini dile getirmeleri doğaldır. İtiraz edenlerin de vatanseverliklerini ve hassasiyetlerini gösterme hakları vardır." ifadelerini kullandı.
Evet, Aras şiiri Türkiye ile İran arasında karşılıkla açıklamalarla devam ederken, Devlet Bahçeli'nin Gümüşhane Torullu hemşehrim Nihal Atsız’dan okuduğu şiir tartışılıyor.
Türkiye ile İran arasında şiirli tartışmaları devam edecek.
