Ümitsizliğe kapılmak yok ey yolcu ! haydi bakalım başlayalım içimizden geldiğince .
İstiklal ve vatan denince akla düşen güzide insan , vefalı , gönlü zengin dava adamı : Mehmet Akif Ersoy
İstanbul’un Fatih semtinde gözlerini açtığı hayata yıllar sonra yine bu şehirde veda eden vatan şairimiz . Henüz okul çağındayken babasının ölümü ve evlerinin yanması sebebiyle ailesinin bütün sorumluluğunu sırtına yükleyen , halinden hiçbir vakit şikayet etmeden durmaksızın çalışan azimli , cesur yürek . İnandığı değerlerden asla taviz vermeden ilerlediği hayatta karşılaştığı her zorluğa göğüs germesini bilen güçlü kişilik. Aldığı aile terbiyesi ve ruhundaki vatan aşkı o derece kıymetliydi ki büyük sıkıntılarla mücadele halindeyken bile maddiyatı elinin tersiyle itmiş , varlığını milletine hizmet yoluna adamıştı . Hak ve hukuk prensibiyle haykıran tertemiz kalemi inançla yazmaya devam derken bize en ihtiyaç duyduğumuz anda koskoca İstiklal Marşı’nı hediye etmişti .
Verdiği sözü namus sayan Akif , bugünün yarınlarına tertemiz mirasını yazdıkları ve yaşadıklarıyla bırakırken şimdi bir nefes kadar yanı başımızda . Yıllar önce vatan toprakları her cepheden işgal altındayken O , şehir şehir dolaşıp halkı milli mücadeleye davet etmiş , zorluklar karşısında şikayet değil cesaretle yol almıştır .Önce vatan , önce millet , önce bayrak sevdasıyla , kazanılan Kurtuluş Savaşı O’nun yegane mutluluğu olmuştur .
Korkma ! demiştir ulusuna korkma ! sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak . Senin öyle bir imanın var ki Hak’tan yana , hiç bir kuvvet seni bu bayrak , bu toprak ve bu istiklalden mahrum bırakamaz bırakamayacak . Evet O , milletini öyle yakından tanıyordu ki ayla yıldız bu sevdaya en büyük şahitti . Sarsılırdı yürekler zaman zaman lakin asla vazgeçmezdi Türk milleti bu haklı davadan , şehitlerin kanıyla sulanmış bu aziz vatandan . Akif yoğrulduğu hamuru çok ama çok iyi biliyor ve bizi bize ne güzel anlatıyordu .
Garp’ın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar bizim iman dolu göğsümüz gibi serhaddimiz var . Tek dişi kalmış canavar böyle bir imanı söyle söyle nasıl boğar .
Bu akisle dalgalanıyordu sema bu inançla kükrüyordu toprak . Yıllar sonra evet yıllar sonra takvim yaprakları hüzünlü bir günü işaret ederken , Akif sessiz sedasız ayrılıyordu aramızdan lakin ruhuyla gönüllerimizde parlayan bir kandil , gök kubbede bir hoş seda bir de istiklal sevdası bırakıyordu ardında !..