Parlamenter demokrasi deneyimi, iktidar olan siyasi partinin görev süresi uzadıkça doğal yıpranma yaşadığını gösterir. İktidarın seçmeni mutlu etmesi; yalnızca parti kadrolarının, liderinin becerilerine bağlı değildir. Aynı yüzleri görmek insanlara bıkkınlık verir. Üstelik böylesi bir değişim arayışı siyasetle de sınırlı değildir. Yaşamın her alanında değişim var.
Oysa, AKP 3 Kasım 2002'den bu yana iktidarda. Üç dönemden fazla milletvekilliği yapılamaması, sık sık bakan değişiklikleri gibi revizyonlara başvursa bile, AKP’den seçmen neden bıkmıyor?
Seçmen AKP iktidarından olağanüstü şekilde memnun olabilir. Gazeteci olarak yaşadığımız pratik, kamuoyu yoklamaları, sivil toplum örgütlerinin gerek açık gerekse örtülü mesaj ve davranışları pek de böyle bir tablo ortaya koymuyor. Kaldı ki, Türkiye kürsülerde söylendiği gibi ileri demokrasiye geçmiş, güllük gülistanlık bir ülke sayılsa bile, bunun seçmen çoğunluğa yansıdığı bilimsel, ispatlanabilir bir olgu değil. Resmi gelir dağılımı rakamları ortada...
Müşteri talebine göre yapılan ve ancak seçmeni yönlendirmek için, istendiği kadarı ve istendiği biçimde kamuoyuna duyurulan anketlerden söz etmeden tabloya bakalım.
2013 yılı başı için, kararsız oylar dağıtılmadan AKP’nin oy oranı yüzde 35-45 aralığında. CHP’nin oyu yüzde 18-27 ve MHP’nin de 11-18 aralığında. Kararsızlar normal olarak kazanacak olana yönelir ve olağanüstü bir durum yaşanmazsa AKP ilk seçimde yine zorlanmadan iktidar olur.
Her şey bir yana, yalnızca böylesi bir siyasal aritmetik nedeniyle bile “Bu CHP ile olmuyor!” değerlendirmesi ciddiye alınmalı.
İktidar olma ihtimali, bir siyasal partinin varlık sebebidir. CHP ise ‘müzmin anamuhalefet’ olarak bu baskıyı en fazla hissetmesi gereken siyasal partidir.
Liderin tek adam olduğu bir partiyi seçmen iktidar yapıyorsa, anamuhalefetin doğal tavrı, liderin yalnız bırakılmamasıdır.
CHP örgütleri, akıl almaz biçimde muhalefet etmeyi Kılıçdaroğlu’ndan bekliyor. Hatta, örgütler derin bir uykuda...
İktidar partisi halkın önüne bir program koyar ve uygularken; muhalefetin bu programa yasalar ve uygulama zemininde söyleyeceği, göstereceği geniş alternatifler manzumesi üretip paylaşması beklenir.
CHP örgütleri, kazara yerel bir sorunla ilgili bile alternatif ürettiklerini söylemekten kaçınır suskunlukta...
İktidar partisi, egemen olmanın pozisyon ve etiketlerini kullanırken; muhalefetin etiket ve güç kullanmaya karşı alternatif öneri ve uygulamaları olmalıdır.
CHP örgütleri etiket ve iktidar gücü kullanmaya tavır almak bir yana, kendileri koltuklarını etiket diye dolduruyorlar.
İktidar partisi, oy almış ve karşılığını vermekle yükümlüyken; muhalefet oy vermemiş mahcup seçmenle karşı karşıyadır ve bu nitelikli siyasetçiler için yararlanılır büyük bir avantajdır.
CHP örgütleri bırakın “ben demedim mi?” demeyi, seçmenin yanına gidip “nasılsın?” diyecek siyasal çalışma yapmıyorlar.
‘CHP ile neden olmuyor?” u, CHP örgütleri zemininde kısaca değerlendirmeye çalıştım. Ortada her ne kadar hala “Cumhuriyeti kuran partiyim” diyen bir CHP varsa da; ‘sosyaldemokrat’ ya, paylaşımcı ya...
Örgüt varsa, lideriyle neden işim olsun?
Örgütsüz sosyaldemokrat olunmaz ki...