İlçeler bazında, en fazla şehit veren, -şimdiye dek hiç dillendirilmedi ama- ilçemiz Biga. Yalnızca kayıtlara geçen şehidimiz 470.
İkinci sıradaki Kastamonu Araç ilçesi. Araç’ın Güzlük köyü ise 25 şehidi ile en fazla şehit veren köy. Üstelik Dereköy’ü de, tüm erkeklerini şehit verdiği için adı Ersizler’e dönüşmüş. Bu acı, ‘Çanakkale Türküsü’ nü neden Kastamonulu ozanın yaktığını anlatmaya yetiyor zaten...
Alman emperyalizmi ile ABD-İngiliz-Fransız emperyalizminin, yoksul ve yoksun halkların çocuklarını ölüme götürdüğü en kanlı adres Gelibolu Yarımadası, bugünlerde gerçek anlamından çok uzaklara taşınmış durumda. Savaşın galipleri, mağlup Almanya topraklarını bırakmış, nedense Anadolu’yu paylaşmıştı.
Çanakkale Savaşları’nı yadedenleri (hepsi kendine göre bir günde) çok iyi gözlemleyelim.
Avustralyalı ve Yeni Zelandalı, emperyalizm kurbanı olan dedelerini, kendi inanışlarına göre bir sabah ayini ile anıyorlar.
Galip ABD’lisi, İngilizi, Fransızı ve mağlup Almanı; yani emperyalistleri, kitlesel olarak dedelerini anarken gören var mı?
Kendi inancımızda bir mevlid, bir semah töreniyle anmak varken; adeta bayram gibi kutluyoruz. Seçtiğimiz tarih de 18 Mart!...
Kastamonulu ozanın “Gençliğim Eyvah!” haykırışı bile aklımızı başımıza getirmiyor.
Çanakkale Valiliği, milyonlarca liralık bütçeyle siyasal şov düzenliyor. Yeni Osmanlı Ruhu ‘Çanakkale 1915 Ruhu’ diye pazarlanıyor.
‘Pırasa-Bulgur Pilavı’nı şölen kabul eden, Sirke ve Akide Şekeri’ne çocuklar gibi sevinen kınalı kuzuların kemikleri sızlamayacak mı?
Allah akıl fikir versin!
İngiliz donanması boğazı geçemediyse, bir yıl geçmeden İstanbul’da ne arıyormuş o zaman?
Ortada bir zafer yok! Ölüm var, yenilgi var, emperyalizme teslimiyetin verdiği dersler var!
Türkiye ne zaman 18 Mart’ı matem, 9 Eylül’ü bayram yapar, biz o zaman Türk Ulusu oluruz!
Yoksa... Daha çook Kandil’den ışık bekleriz...