Öğrenmenin yaşı yoktur diyenler ne de güzel söylemişler . Ademoğlu yani biz gözlerimizi açtığımız şu koskoca kâinatta son nefesimize kadar talebe değil miyiz ? Her yeni yaş bize kattığı yeni bilgilerle manidar. Sürüp giden yaşam sınavının peşinde bazen kazanan bazen de kaybeden olmak düşüyor nasibimize . Aslında işin en eğlenceli tarafı da bu . Düşünsenize bir kere hep kaybeden yahut hep kazanansınız , ne sıkıcı olurdu değil mi ?
Yeme içme barınma , sağlık sıhhat , giyim kuşam , eğitim öğretim araştırma , seyahat dinlenme ihtiyaçlarımızın yanında bir de bütün bu gereksinimlerimizi karşılamak için beden gücüyle birlikte akıl ve zihin gücünün verdiği sınavlar var .

Okullar kurslar , konferans ve seminerler neticesinde hak edilen diploma , sertifika , yeterlilik belgeleri v.b.

Hepsi daha müreffeh bir hayat sürme yolunda atılan adımlar . Bu adımların arasındaysa bazen sıkışıp kalan acınası insanlar .

Hayat bize bir yerlerden bakıp dalgasını geçiyordur herhalde . Anladığıyla anlattığı , öğrendiğiyle öğrettiği birbirine tamamen zıt giden , bencillikler denizinde cimrilikle serinleyen fani bedenler .

Bilgi güzel şey doğrusu öğrenci olmak da güzel ne var ki o bilgiyi hayata geçiremedikten sonra duvarda asılan diplomayla ne kadar öğünsek nafile .

İki satır karalamakla yazar , iki fırça oynatmakla ressam , iki söz söylemekle hatip sayılmadığın gibi imtihanlardan yüz puan almakla da başarılı olunmuyor azizim .

Sen kâinatın sınavından haber ver önce ; ahlâk sınavın , temizlik sınavın , dürüstlük doğruluk sınavın kaç ?

İdeallerin hedeflerin sadece kendinle mi sınırlı yoksa üzerinde yaşadığın vatan denilen sevdaya da önceliklerim dediğin listende yer var mı ?

Rengarenk palyaçolar sokaklarda gösterisini sunarken , ağzı bir karış açık seyreden , sandıklara kilitlenmiş kadim değerlere kahkahalar atıp geçenlerden misin sende !..

Okullar inşa ediyoruz koca koca betonlardan sonra onların içini dolduruyoruz öğrenci ve öğretmenlerle sonra da bırakıp gidiyoruz kendi hallerine .

Sıralar çizilmiş kapılar oyulmuş , duvarlar saçma sapan kelimelerle bezenmişken , görmüyoruz yolumuz kazara düşmedikçe .

Hani öğrenmenin yaşı yoktur demiştik ya ! yok tabi , bakın biz neler neler öğrendik bu hafta sonu yolumuzun imtihan sebebiyle düştüğü iki devlet okulunda ; üzerine defter kitap koyulacak sıralar karalama ve çiziklerle süslenmiş(!) , ihtiyaç yerlerinin kapı arkası argo kelimelerle doldurulmuş , abdest alınacak yer var fakat el yıkanacak sabun yok , çöp kutuları derseniz dışı içinden daha berbat durumda .

Eğitim ve öğretim temelde ailede başlar , okuldaysa  öğretmenlerin gözetiminde devam eder bunu biz de biliyoruz pekala .  Bu tazecik fidanları kim yetiştiriyor böyle . Koridorlarından mis gibi öğrenci kokusu gelmesi beklenen okullar sanki karanlık bir mahzen rutubetinde .

İnsan yaşadığı müddetçe nelerle karşılaşacak bilinmez amma velakin sınavlar vesilesiyle tanık olduğumuz  bazı devlet okullarının hali gerçekten içler acısı .

Her ortamda imanın şartı temizlik diye bahseder dururuz ya ! bu okullardaki kirlilik görüntülerine sebep nedir öyleyse ?

Çocuklar gençler bu ülkenin geleceği , ağaç yaşken eğilir misali onlara doğruyu , güzeli , iyiyi verelim hep beraber , öğretmeni müdürü velisiyle koyalım artık şu taşın altına elimizi . Birey olmanın sorumluluk sahibi olmanın , çevremize ve kullanım alanlarımıza önem vermenin bilincini daha yolun başındayken öğretelim yeni nesle .

Ülke sevgisi kuru bir ifade değil gönülden yükselen kocaman bir eyleme dönüşsün ve kirlettiğimiz tüm değerleri vakit kaybetmeden kendi ellerimizle temizleyelim .

Tohumlar fidana fidanlar ağaca ağaçlar ormana dönmeli yurdumda melodisiyle var mısınız öğrenirken öğretmeye var mısınız hayat sınavından küçük büyük demeden tez zamanda hakkıyla geçmeye !..

     Sibel Çakcak 

banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981