10 Ocak çalışan gazeteciler gününü geride bıraktık. Çalışan gazeteciler günü dolayısıyla birçok açıklama, demeç ve kutlama telefonları aldık. Çalışan gazeteciler günüyle ilgili bu güne kadar birçok yazı kaleme aldım. Aslında çalışmak, üretmek ve insanlığa faydalı olmak gerekiyor.
Sözde değil özde çalışmak, gerçek anlamda üretmek gerekiyor. Maalesef toplum olarak tüketici toplumu olduk. Artı değer kazandırma yerine değerleri tüketiyoruz. Tam anlamıyla bir tüketim toplumu olarak her şeyi tüketir hale geldik.
Genç yaşta emekli olanlar, iş beğenmeyip kahve köşesinde pinekleyenler ve boş gezenleri görünce içim sızlıyor. Bugüne kadar ne kahvede nede cafe de bir saat lak lak için oturduğumu hatırlamıyorum. İnsanların saatlerce burada boş ve işsiz olarak oturması gerçek anlamda içimi sızlatıyor.
95 yaşında ki annem güçlükle ayağa kalkmasına rağmen yatağının üzerinde oturarak her hafta bir giyim yün ve iplik çorabı örmekte. Ördüğü çorapları ise şehitler ve gaziler yararına hayır kurumlarının açtığı kermeslere bağışlamakta. Anama, “Ne olur örme, yoruluyorsun” dediğinde bana sitem ederek, “Boş oturmak beni çok üzüyor. Boş oturmak istemiyorum” diyor. Anacığazım bu bakımdan bana örnek olmakta. Bende emeklilik nedir kavramını bir kenara bırakarak, günün her saatini artı değerler üreterek değerlendirmeye çalışmaktayım.
ÇALIŞAN GAZETECİLER GÜNÜNDE NE YAPTIM?
10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü geride bıraktık. Pazar olmasına rağmen bugünü doya doya çalışarak geçirdim. Nerede ise Pazar gününün her dakikasını gazetecilik ve kültür adına çalışma yaptım. Sabah erkenden 35 yıl önce Kurucu Başkanlığı’nı yaptığım Fatih Öğrenci Yurdu Derneği’nin seminerine katıldım. Ardından Petrol İş Sendikası’nın 10. Genel Kurulu için Holiday in Otel’e giderek gazetecilik yaptım. Sendikanın kuruluşunun 30. Yılı anısına hazırladığımız Petrol İş Sendikası Belgeseli’nin Gala programını takip ettim. Gebze Espiyeliler Derneği’nin Genel Kurulu’na katılarak Divan Başkanlığı’nı yapıp, kültür tarihi ile ilgili bilgiler vermeye çalıştım. Sonrada 95 yaşındaki annemi ziyaret edip hayır duasını aldım. Bitirmekte olduğu yün çorabının son ilmeklerine şahitlik ettim. Akşamda 12 yaşındaki oğlum Emirhan beyi yanıma alıp Gebze Center’da baba-oğul birlikte vakit geçirdik. Gördüğünüz gibi dolu dolu çalışan gazeteciler gününü değerlendirmiş olduk.
GAZETECİLİĞE NASIL BAŞLADIM?
Vatani görevimi tamamladıktan sonra Gebze’ye gelip yerleşmiş, 1982 Haziran ayından itibaren TRT, Anadolu Ajansı ve diğer gazete ve ajansların Gebze temsilciliğini yaparak gazetecilik hayatımı sürdürmüş, 1983 yılında Gebze’de yayınlanan Uyanış gazetesinde Salı’dan Salıya köşe yazısını yazarak yerel gazeteciliğe başlamıştım. Elinizde ki Gebze Gazetesini ise 1985 yılı 25 Mart’ında Gebze’de matbaa olmadığı için İzmit’te bastırarak her hafta Gebze’ye basın yoluyla hizmet etmeye devam ediyordum.
Gazetecilik en vefasız mesleklerden birisi. Gazeteci ömrünü en önemli kamu hizmeti olan halkı bilgilendirmeye vakfetmiştir. Hayatını stres ve sıkıntı içinde halk adına denetim görevi olan gazeteciliğe harcamıştır.
En stresli meslek gazeteciliktir. Deyim yerindeyse gazetecilik ömür törpüsüdür. Birçok insan bilerek veya bilmeyerek gazetecileri düşman olarak bellemiştir. Gazetecinin yaptığı güzel işler görülmez ama yaptığı hatalar sürekli yüzüne vurulur.
Gazeteci kendi meslektaşlarına da acımasızdır. Nerede olursa olsunlar sürekli birbirleriyle didişirler. Gazeteci hastalandığında veya vefat ettiğinde hemen unutulur ve hiç hatırlanmaz.
BASIN TARİHİNDE GEBZE
Basın tarihinde Gebze ve Kocaeli’ne baktığımızda Atatürk Cumhuriyet’in ilanından 9 ay önce 16 Ocak 1923’de ilk Basın toplantısını İzmit’te düzenleyerek Cumhuriyet’in ilanı ile ilgili önemli bilgiler vermiştir. Bir anlamda bu basın toplantısıyla Cumhuriyet’in temelleri Kocaeli’nde atılmıştı. Basın tarihimizde Gebze’nin ayrı bir yeri vardır. Gebze’de ilk gazete 1953 yılında Gebze’nin Sesi adıyla Emin Polat tarafından çıkartılmıştır. Hayri Macar’dan Ragıp Demirkol’a Şükrü Bülbül’den Ramazan Arslan’a birçok gazeteci Gebze’de hoş sedalar bırakarak gelip geçmiştir.
Önemli olan hoş sedalar bırakmaktır. Genç gazeteci arkadaşlarıma tavsiyem, eforlarını birbirlerine harcamak yerine basın mesleğinin vefasız olmadığını göstermeleri ve basın tarihi ile ilgili araştırma yapmalarıdır. Biz kendi mesleğimize ve kendimize büyük vefasızlık yapıyoruz.
Evet, sonuç olarak 10 Ocak Çalışan Gazeteciler dolayısı ile bir yazı kaleme alarak hem genel hem yerel konuları dilimizin döndüğü kadar, dilimizin tuttuğu kadar dile getirdik. Tüm gazetecilerin gazeteciler gününü kutluyorum.