Öyle tertemiz duruyorsun ki karşımda ey kâğıt! Seni kalemimle kirletirim diye itinayla yazıyorum. Sürçi lisan eder isem şimdiden affola.
Söyleyecek ne çok sözümüz var peki ya yazacak, yazacak da sözümüz çok lakin patikaların arayışındayken hangisinden başlamalı diye zaman zaman düşünmüyor da değiliz.
Boyası dökülmüş duvarlar sıvasını gizlemeden gözler önüne sererken makyajlanmış suratlar nasıl da maskeliyor hüviyetini.
Çocuklar ebeveyn ellerinde gün geçtikçe bozuluyor. Masum yürekler henüz daha filizlenmeden her türlü yanlışın çemberinde yol alıyor yarın denilen geleceğe. Anneler babalar kocaman gövdeleriyle doldururken meydanları kendi yuvasında kurduğu insanlık davasından uzak düzenden bihaber yaşayıp gidiyor öylesine. Tüketim çağının sırtına yükleyerek tüm suçu sıyrılıyoruz ortaya çıkardığımız canlı eserlerin yanlışlığından.
Gülücükler de sahte akıtılan göz yaşları da,  kadın da erkek de alnını secdeye koyarken varlık acziyetinden ırak gurur karanlığında kaybolmuş abide.
Nice insan cemiyete hoş görünmek adına söz denizinde, namus teknesinde sağa sola yalpalamakta . Senelerdir böyle işleyen çark dönüp dururken, aile dediğimiz o köklü ocak ne hakiki ateşler yakmakta ne de güzel işler yapmakta.
Yaşamak istiyorsan üç maymunu oynamalısın bu yüzyılda, görme duyma  konuşma  aman da aman ha!
Neresinden tutsak elimizde kalıyor doğruluk ipinin gittikçe incelmiş tohumları. Kendimize dışarıdan bayramlar icat edip  özel günler kutlama yarışında birinciliği kimseye kaptırmazken, milli ve dini olan asıl bayramlarımıza gereken değeri vermeyi gericilik saydık. Ne acıdır ki başka ülkelerin şahsiyetlerinin yaş günlerini, yortularını kutlarken bu toprağın nadide değerlerini hiç düşünmeden gölgelerde hırpaladık.
Batıl denilen inançlara kucak açtık Hak’kın coğrafyasında tertemiz doğmuşken hayata. Hakiki ilericilik, aydınlık, bilim ve teknolojideyken biz kılık ve kıyafetle, saçla başla uğraşır yarışır hale geldik, Doğu’ya üvey evlat muamelesi yapmayı medenilik zannetti bazılarımız. Gözümüzü kapatmakla kulağımızı tıkamakla yanlışlar silinmiyor bugünkü tabeladan.
Asi nesillerin atası olmak için mi şuursuzca verilen savaşların sebebi. Toplumun temeli denilen aile kurumu  her cepheden sarılmış şiddetle sarsılırken insanoğlu sadece altından kesesini doldurma telaşında.
Nakış nakış örülüyor yanlışlar ocaklarsa usul usul sönüyor.
Kükreyen devken bir zamanlar şimdi sükutun gölgesinde garip devran.
Ya sevgili kâğıt! Halimiz harap, dilimiz bitap nasıl etsek te kirletmesek incitmesek seni.
Kelimeler serilmiş yolumuza bir bir ne yazık ki kalkmayı düşünemeyecek kadar sıcacık oturduğumuz sedir.
Evet dönüyor dünya, şarkılarda şiirlerde söylendiği gibi dönüyor hiç durup dinlenmeden ara vermeden, biz içinde olsak da olmasak da dönüyor evren lakin bugün burada varlığımız adına hüsranla maskelenmiş benlik de dönüyor hem de baş aşağı!...

banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981