Modern insan ne acayip. ‘e – posta, e – gazete, e – dergi’ gibi bazı şeylerin başına ‘e -’ koyarak çabucak, hem de hiç yorulmadan halledebiliyor. Hızlı yaşayıp hızlı unutması gerekiyor. O Rus romanlarındaki bu zamanda yaşamayan abiler gibi davranamıyor. Davransa ‘a– sosyal’ diyorlar. Bir de modern insanın ‘a –’ ları var. ‘A – politik, a – seksüel’ gibi bir bakıma damgalama ‘a’ sı.
Modern insanın kahkahaları yutub, cinsellikleri yuporn, çiftleşmeleri ise vebkem usulü.
Sıcak suyu açıp poposunu yıkayan, antibakteriyel takıntısı olan, gün geçtikçe bir yerlere sıkışan, boğulan, bunalan, pes eden ama devam eden (devam etmesi gerektiğini söyleyen yaşam anlayışları içerisinde kaybolan) insan tipi.
Modern insanın hayati kararları da farklıdır. Mesela; ‘Artık em-es-en kullanmayacağım feysbık yeterli’ gibisinden.
Sanki hiç öncesi yokmuşcasına düşünürler. İlk o yaşadı, o ölecek ve dünya bitecek. Onun gittiği yerlerde hayat başlıyor ve bitiyor. Dumanla haberleşen sanki onların ataları değilmiş gibi davranırlar. “Ben sana dedim ayfon’dan başka telefon kullanılmaz diye” aralarında konuşurlar. Em-es-en’dirler.
Tivittırdırlar. Feysbıktırlar. Tuvalete giderler ‘et tuvalet’ diye yazarlar. Arada Bebek, Nişantaşı gibi yerlere giderler, hemen ileti yaparlar.
Kendileri yapmasa bile yanlarındaki arkadaşlarına söylerler, o kaka yapar duvarlarına. Bir de ileti saçmalığı vardır. Bu ileti saçmalığından daha da saçma olan “kişisel neyimiz var ki iletimiz olsun” ileti tipi vardır ki grileşme ‘aç parantez;’ sanallaşma belirtisi ‘Kapa parantez’ belirtisidir. Ürkütücüdür.
Hani ben her şeyin farkındayım, özel hayat alanı daralıyor düşüncesine sahibim gibi durumları belirtmek içindir. Yalandır.
Üzerinde biraz düşünüldüğünde sistemin acımasızlığını gösterir. Şikayetçi olunan unsur üzerinden şikayette bulunma. Ne kötü.
Bir olay olur. Bağcılar’da bir bomba patlar. Birileri ölür, birileri yaralanır, birileri görür. Ölen belki kurtulur. Görende de, yaralananda da etkisi ağır olur. Unutamaz, en olmadık anlarda hatırlar.
Sevinç denen deniltiyi tam olarak yaşayamaz. Oysa modern insan feysbıkına girer ‘Bağcılar katliamını kınayanlar’ grubuna üye olur ve duyarlı, vatanperver bir kişi durumuna gelir. Ardından da bir “ileti” patlatır. Altına arkadaşları yorum yağdırır; “effet bebeeem çok haklısın, uuuv qu$um süfersin” diye tam olur. Süperdir. Hiperdir. Ondan alası yoktur.
Yağmur yağar dışarıda. Bir düş kurar hemen; olan ya da olmayan sevgilisiyle ilgili. Şimdi onunla el ele tutuşup yağmur altında yürümek vardı diye. Güzel bir düşüncedir. Yapılası, masumane. Ama bu da yetmez yağmur altında yürüyüp ıslandıktan sonra eve gidip feysbıka girip “yağmurdan sonra toprak kokusu” beğenilmelidir hemen. Ve gün yine kurtarılmıştır. Hi–men.
Sitemlerini tivitlerinde anlatır. Kolay kolay memnun olmaz. Hep o haklıdır. “Bu insanlar neden böyle” diye sorar. Bu insanlar neden böyle diye düşündükleri insanlar da bu insanlar neden böyle diye bir soru sorarlar.
Bu işlemin sonucunu hesaplamaya yetmedi gücüm.
Köşesinde oturan bir abi vardır. Bir süre karışmaz etliye sütlüye. Biriktirir hep içinde. Gününü bekler. Kan kusup kızılcık şerbeti içer. Yaralı parmağına kendi işer.
Ve dolar dolar bir gün patlar, türkü olup Karadeniz’den üzerimize yağar;
Mısırı kuruttun mi?
Ambarda duruttun mi?
Nenen çarık giyerdi,
Bunları unuttun mi?Ve sonrasında birileri inci sözlüğe girer:
“Adam haklı beyler” der, dağılırız.