Açın gözlerinizi açın bakmak için değil görmek için ! Gözlerin ardında gizlenen sessiz çığlıklara dokunabilmek için. Aile, arkadaş, okul, sosyal ortam, ekonomi, iş, güç, çevre, sebebi ne olursa olsun sönen binlerce ocak, genç yaşta yitirilen körpecik hayatlar. Sadece birkaç dakikalığına her şeyi unutup kendinden geçmek isteyen, yakınında göremediği sevgiyi, ilgiyi, hayatına mal olacak zehirde arayan kaybolmuş bir nesil var köşe başlarında.

Gazetelerin üçüncü sayfa haberlerinde yalnızca göz ucuyla bakıp geçtiğimiz, metro istasyonlarında yaralı bir kedi yavrusu gibi inlerken yolcuların cep telefonuyla görüntüleme yarışına girdiği, uyuşturucu batağına sürüklenmiş insanlar.

Yoklukta da varlıkta da aradığı hakiki sevgiyi bulamayıp kolayca hainlerin tuzağına düşen, bir kerecik denemelerle girdiği bu yoldan bir daha dönemeyen çaresiz çocuklarımız.

      Ne vakit bu denli duyarsız bir millet olup çıktık biz, kendinden başkasını düşünmeyen, günü birlik telaşların günü birlik oyuncaklarıyla eğlenirken asıl üzerimizde oynanan oyunlardan bihaber.

       Gençler birer birer ölüyor sadece gençler mi yarınlarımız ölüyor, faydalı güzel işlerle dolduramadığımız vakitlerini, boşluktan istifade eden zehir tacirleri dolduruyor . ‘’Al sana küçücük bir hap ne çıkar bir defalık kullanmaktan’’  deyip, usul usul alıştırıyorlar zehire . Uyuşan zihin bedenle birlikte yavaş yavaş iflas ediyor, sonuç; acılar eşliğinde kıvranarak gelen ölüm.

Aileler perişan evlat çaresiz, yapılacak bir şeyler olmalı değil mi ya?

Sadece kuru nasihat ne işe yarar, biz toplum olarak millet olarak devlet olarak eğilmedikçe bu sorunun üzerine.

Sevgiyi yavan bir söz kalıbından çıkarıp içini samimiyetle doldurmadıkça, paylaşmadıkça acı tatlı her duyguyu yakınımızdakiyle, yaşı kaç olursa olsun önüne doğru seçenekler, örnekler koymadıkça.

 Adam sendecilikten bir an evvel kurtulup kucak açmalı yarınlarımıza. Ailelerle birlikte bütün toplum bu konuda tek yürek hareket etmeli, üzerine düşeni severek yapmalı herkes, kazanmalı pırıl pırıl gençleri. Yazıp çizmeli, konuşup anlatmalı en kıymetlisi de sevgiyle yaklaşmalı insanımıza. Bataklığa saplanan gençlerimize elimizi uzatırken yeni gelen kuşağı da öyle düzgün yetiştirmeli ki, küçücük şeylerden mutlu olmayı öğretmeli onlara, zorluklar karşısında mücadeleden kaçmaması gerektiğini, hayallerine  ulaşmak için çabalarken insanlığından ödün vermemesini , lisanını , inancını , toprağını koşulsuz şartsız her ortamda müdafaaya hazır olmasını ve hepsinden önce insan kelimesini şerefiyle hakkıyla taşımasını .

       Bugün uyanık olma günü uyuşturulma değil , bugün mücadele ve cesaret günü korkaklık değil !..

                                          

banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981