Gitgide birbirine benziyor, sönükleşiyor ve birbirimizi anlamaktan uzaklaşıyoruz. Yaşadığımız hayat gayesizce ve boşmuş gibi gecip gidiyor çoğu zaman. Her geçen gün içini dolduramadığımız bir yığın gün biriktiriyoruz heybemizde.
Karıncalar gibi oradan oraya koşturur gibiyiz tek farkımız gayesizce! Şehrin göbeğinde telaşlı yığınları seyrettiğinizde hayret edersiniz ya işte aynen öyle. Bunca koşturma için anlamlı bir sebebi olmalı insanın demeden edemiyorum. Unuttuğumuz, yoksunluğunu ve yoksulluğunu hiç bilmediğimiz hiç tanımadığımız komşulara, akrabalara, dostlara sahibiz artık. Sahibiz aslında bir şeylere ama farkında değiliz. Çok garip değil mi sizce de? Her gün biraz daha eksiliyoruz çoğaldığımızı sanarak.
İnsan gerçekte insan olabilmişse, şuurla bilinçli bir farkındalık arıyor. Böyle değirmenin dişlerine takılıp debelenmek niye diyor kendine. Tüm bunları düşlemek kendini cennete adamak olsa gerek. Derin acılarla sancılı bir kıvranışta bekliyor gününü heba ettiğimiz gecelerimiz. Yol alamıyoruz bir birimizle, suratlarımız asık, oturup duruyoruz buz kesen soğuk duvarlarla birbirine bakan karşı koltuklarda. İnsanlar değil koltuklar oturuyor artık odalarda. Başlar öne eğik ama değil tevazudan son icat küçücük teknolojilerde gözler sosyal bir dünya icat etmişler orda öyle diyorlar. Bir tas çorba verebilseler ya oradan karşı komşularına, ne mümkün?
Hadi canım ne diyorsun sen diyenler olursa varsın desinler kendini dinlesinler.
 Uzun zamandır çoğumuz yürümekten, yol almaktan feveran olduk, kaldı ki kimse koşsun istemiyoruz. Gitmek istemiyor gibi bir hal içinde kalmışız öylece çemberin içinde. Bu döngü genelde ölümle nihayete erer insanlar aleminde. Koca bir yalanı yaşamanın verdiği eziklikten baş kaldıramayan insanlar bir yığın gibi dolduruyor sonunda mezarlıkları. Hey gidi koca çınarlar bu ne derin mücadele böyle! Hiç mi duracak yeriniz yok. Ömür geçtikçe topraktan kaçar gibisiniz lakin toprakta, ateşte, cennette beklemede.
Nereye bu gidiş!
Bak işte! sende çemberin içindesin. Dehşete düşmezsin, sen bu bilinçtesin.  Ne için yaşadın, ne için? Hem artık neleri geri getirebilirsin ki? Düşlüyorum derin penceremin pervazına dayanarak.. Şimdi tenhayım içimde, kalabalıksa çemberin içinde.
 
                                              
                Nurten KESKİN
banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981