‘’Hiç hata yapmayan insan , hiçbir şey yapmayan insandır. Ve hayatta en büyük hata , kendini hatasız sanmaktır .’’

                                                    ( Yunus Emre )

    Her yeni gün taze başlangıçlara adımımızı atarken evvela  insan olma bilinciyle , varlığın gayesini idrake erişme ve bu gayeyle beslenme ümidiyle . Benlikten bizliğe açılan çelikten kapıların  anahtarı hiç te uzak sayılmayan gönüllerimizde .

Nasıl , niçin , neden sorularının kılıfından sıyrılıp ta  çıkan  ne  dediğin gerçeği . En ideal felsefenin temeli ; ‘’insan’’ yani biz yani siz yani hepimiz . Vazgeçmeden , yorulmadan sorgulayan , sorguladığı her anın saniyesinde  kendini yeni baştan keşfeden fani .

    Medeniyetin  ilk çağlarından günümüze gelinceye dek sürekli bir metamorfoz geçiren iki ayaklı canlı . Beslenme , barınma ,ısınma ve tabi ki korunma . Doğayla yarışıp savaşan ona uyum sağlamak veyahut onu kendine göre şekillendirmek için çaba gösteren varlık . İcatlar , keşifler , başarı ve başarısızlıklar , ders alınan tekrarlar eşiğinde hayat sermayesinin yavaş yavaş tüketildiği nefsi bir yarış . Ömürden bahsederken öyle dolambaçlı yollara değil kendimize bakıyoruz vesselam .

Bilginin kuru hamallığından sıyrılma vaktinin çoktan tarihe karıştığı bu çağda , bilineni uygulama formülünden yola çıkıyoruz . Bazen doğru bazense eğri basıyor adımlar ne var ki her hata da kalkmasını biliyor düşünen insan . Hatayı kabullenmenin ne büyük bir erdem olduğunun farkına vardığımızda  zenginleşiyor ruh  ve o zaman güçleniyor yürek .

Okumaya ilkin kendinden başlayan insan , mevcudiyetinin de istikbalinin de gidişatına doğru pencereden bakmasını biliyor . Pencere doğru olunca manzarada hakiki renklerini sunmakta gecikmiyor . Gözler sadece seyretmekle kalmayıp onun ardındaki saklı manayı kolaylıkla keşfediyor ve böylece büyüyor insan .

Bu bir yarış ama bazılarının bildiği yarışlardan birazcık farklı . Kazanmak yahut kaybetmekten öte insan olmak veya yerinde saymak yarışı .

Faziletli , edepli , adalet ve merhametli , yazarken basit görünen yaşarken kazanılması zor gelen meziyetler . Bir kısım teslimiyet bayrağını çoktan çekmişken azınlıkta da olsa bir kısım hâlâ bu değerlerin muhafızı .

İnsanız , acımasız dünyanın çarkları arasında dönüp duran ve bu çarkın kolunu bazen kendi acımasızlığıyla  doyuran insan . Zenginliğinden bihaber başkalarının zenginliğine göz dikmiş nefisler . Küçücük çekirdeği yaratmaktan acizken vücudumuzdaki binlerce muhteşem çekirdekten habersiz .

Yanlışlarımız var hatalarımız var ama aynaya baktığımızda karşılaşacağımız önce insanlığımız var .

Açalım mı artık saklanmış defterlerin yapraklarını , okuyalım mı evrendeki varlığı .

Ben elbisesinden sıyrılıp biz olalım mı şu küçücük dünyamızda .

Sıralanmış gökdelenlerin siluetinde nokta gibi kalırken bedenimizle , şaha kaldıralım mı emanet edilmiş şerefli ruhumuzu .

‘’İlk ol

Nur ol

Sıfatına yakışan

Âdemoğlu âdem

Nurlu insan ol !..’’

        

 

 

banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981