Şeytana mı uydum?
Ak ya da karadan birini seçemeyen beceriksizin tekiyim. Astigmat gözlerim grilere müptela.
“Milli ve manevi değerlere bağlı bir nesil yetiştirme” den, “Dindar bir nesil yetiştirme” ye terfi aşamasındayız.
Kendime şöyle bir bakıyorum.
Kahretsin, yandığımın günüdür. Dindar değilim. Ve yine kahretsin ki, inançsız biri de değilim.
“Milliyetçilik” bende ırkçılığı çağrıştırdığından ısınamadığım bir nitelik. “Ulusalcılık” biraz ılık gibi göründü, ama zamane örnekleriyle yakınlaştıkça “I’ıhh! Ben bu da değilmişim” diyorum.
Dünyaya bilinçle “sol” baktığımın farkındayım. Anam da beni zaten solak doğurdu. Yurdumdaki “Solcu” algılamasına neden bu kadar uzağım?
Barışı savunuyorum ama acaip kavgacı görünüyorum?
Gazeteci olduğum için, hangi ortama girsem tırım tırım benden bir şeyler saklamaya çalışıyorlar. Oysa saklanmaya çalışılanların çoğunu, tahmin ettiklerinden daha ayrıntılı öğreniyorum. Beni, gazetemi yok etmeye çalışanlarla ilgili gelen bel altı istihbarata bile yüz vermezken; halkı, okuyucuyu ilgilendirmeyen sayısız çok özel bilgi nehir gibi kucağıma akarken, “meslek ahlakı” diyerek paylaşmazken...
Gariban severim, zengin veya güçlü insanlarla daha çok birlikte oluyorum.
Kadınları daha ciddiye alırım, erkeklerle iletişime zorunluyum.
Çocuklar ve yaşlıları severim. Kaderime hep gençler ve orta yaşlılar düşer.
Siyahi renk bana daha yakın ve sıcak gelir; mahalle komşum siyahi öğretmenle hiç konuşmadım, gazeteden komşum Roman Derneği yöneticisi ise önünden geçerken bana düşman gibi bakıyor.
Alkol sevmem, kulis masalarında ajan gibi görünmemek için çaresiz içtiğim olur.
Sigarayı zararlı bulurum, yasağın şiddeti arttıkça paket sayısını artırıyorum.
Çocukluktan beri dişimle tırnağımla emek ve özveriyle okudum, çalıştım, miras reddettim. Dargelirli gibi yaşarım. Tek kuruş vergi vermeyenler bile bana “besleme” imişim gibi hakaretler ediyor.
Kim bilir kaç nesildir vatanım olan kasabama, 35 yıl sonra isteyerek geri döndüm. Nüfusun yüzde 90'ı göçmen bu yerde sanki tek yabancı benim.
Şeytan’a uydum desem...
Hayır! O da Allah’ın bir meleği.
Ben mi anormalim, yoksa yaşatılanlar mı?
Birileri bana laik gibi anlatabilir mi?